Araştırmacılar, antibiyotik tedavisinden sonra bozulan bağırsak mikrobiyotasının yenilenme hızının beslenmeye ve çevresel etkilere bağlı olduğunu ortaya koydu. Buna göre, iyileşmenin hızlanması için lif tüketilmesi gerekiyor.
California’daki Stanford Üniversitesi’nden Kerwyn Casey Huang ve arkadaşları, bağırsaklarında insanlardan alınan mikroorganizmaların çoğaltıldığı fareler üzerinde bir deney yaptı. İnsan mikrobiyotasına sahip fareler 5 gün boyunca streptomisin ve siprofloksasin gibi sık kullanılan antibiyotiklere maruz bırakıldı.
Cell dergisinde yayınlanan çalışmaya göre, antibiyotik verilmeye başlanan farelerde yarım gün içerisinde bağırsak mikrop yoğunluğunun 100 bin kat düştüğü görüldü. Bazı mikrop türleri antibiyotik kullanımının üçüncü gününde yeniden artmaya başlasa da; bu düzelme, lif yönünden zayıf beslenen farelerde gecikti.
Araştırmacılar normal fare mikrobiyotasına sahip farelere de streptomisin verdi. Tek başlarına kafeste tutulan farelerde mikrobiyotanın iyileşmesi, grup halinde tutulan farelere göre daha yavaş oldu. Streptomisin farklı hayvanlarda farklı bakterileri etkileyebildiği için, topluca yaşayan farelerin birbirleri ile teması sayesinde bağırsak mikroplarının yenilenmesi daha hızlı oldu.
Sonuçlara göre, Batı dünyasında sıklıkla karşılaşılan düşük lif tüketimi ve yüksek oranda steril çevrelerde yaşama durumu nedeniyle, antibiyotik alan bireylerde bağırsak mikrobiyotasının yenilenmesi daha fazla zaman alıyor.
Lif ile beslenen mikrobiyota bağışıklık sistemini güçlendiriyor
Bağırsaktaki bakteri, virüs ve mantar gibi mikroorganizmaların tamamını kapsayan mikrobiyota sağlıklı olduğunda konakladığı canlının bağışıklık sistemini iyileştirir, enflamasyonu giderir. Ancak vücuttaki patojenlere karşı yürütülen antibiyotik tedavisi, bağırsaktaki faydalı mikroorganizma topluluğunun da azalmasına ve dengesinin değişmesine neden olur.
Mikrobiyota bizim tüketip sindiremediğimiz gıdalardan faydalanır, ancak sindirilemeyen gıda miktarı, beslenme alışkanlığına göre değişiklik gösterir. Sindirilemeyen besin ögeleri arasında lif, mikrobiyota için hayati önem taşır. Prebiyotik olarak da adlandırılan lif tüketiminin belirli bir düzeyde tutulması, bağırsaktaki faydalı mikroorganizmaların sağlıklı bir çoğunluğu sağlamaları için gereklidir.
Amerikan Kalp Derneğine göre günlük 2000 kalorilik bir beslenme dahilinde tüketilmesi gereken ortalama lif miktarı 25 gramdır. Bu açıdan zengin gıdalar arasında tahıllar ve kuru bakliyat sayılabilir. 100 gram pişmiş yeşil mercimekte yaklaşık 8 gram, yulaf ezmesinde yaklaşım 10 gram lif bulunmaktadır. Kimilerince süper gıdalar kategorisinde sayılan kuru chia tohumunun 100 gramında ise yaklaşık 35 gram lif vardır.