Gazetecilerin Alternatif Medya ve Yurttaş Haberciliği Algısı Araştırması, 19 Temmuz’da sona eren Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde medyadaki otosansürü ortaya koydu. Gazetecilerin yüzde 82’si, OHAL döneminde sosyal medyada siyasi içerikli paylaşımdan vazgeçtiğini bildirdi.
Medya Araştırmaları Derneği (MEDAR) ile The Guardian Foundation’un ortaklığı ve Norveç Sosyal Bilimler Derneği’nin desteğiyle hayata geçirilen “Gazetecilerin Alternatif Medya ve Yurttaş Haberciliği Algısı Araştırması” tamamlandı.
Üç aşamalı olarak tasarlanan araştırma serisinin ilki “Alternatif Medya ve Yurttaş Haberciliği Aktif Takipçi-İzleyici Algısı” başlığıyla Nisan-Mayıs 2016 arasında tamamlanmış ve sonuçlar 13 Temmuz 2016’da kamuoyu ile paylaşılmıştı. Araştırma serisinin üçüncü ve son ayağı ise “Yurttaş Habercilerinin Profili” başlığıyla 2018’in son aylarında başlatılacak ve bulgular 2019 yılında açıklanacak.
Gazetecilerin Yurttaş Haberciliği algısı
Gazetecilerin Alternatif Medya ve Yurttaş Haberciliği Algısı Araştırması, profesyonel gazetecilerin yurttaş haberciliğine olan bakış açılarını, gazeteciliğin geleceği için teşkil ettiği potansiyeli, ihtiva ettiği riskleri mesleki kriterler çerçevesinde nasıl değerlendirdiğini ve bunu gazetecilik alanına ne denli içkin görüp görmediği sorularına yanıt aramak üzere tasarlandı.
İstanbul, Ankara, İzmir, Diyarbakır, Adana ve Antalya illerinden 306 gazeteciyle bilgisayar destekli telefon (CATI) ve yüz yüze görüşme yöntemleriyle hayata geçirilen ve saha çalışması Şubat-Mayıs 2018 tarihlerinde tamamlanan araştırma, gazetecilerin yurttaş haberciliğine bakış açılarına dair önemli ipuçları sundu.
Hangi gazetecilik?
Türkiye’de gazetecilik yapmaya çalışan kişilerin içinde bulundukları en önemli zorluklardan bir tanesi fiilen yaptıkları gazetecilik ile yapmak istedikleri gazeteciliğin arasında önemli bir fark bulunması. Bunun en önemli göstergesi, “Yaptığınız gazeteciliği nasıl tanımlarsınız” sorusuna, “Bu kurumda yaptığımız gazetecilik mi, yoksa yapmak istediğimiz gazetecilik mi?” sorusu ile yanıt verilmesi oldu. Katılımcılar yaptıkları gazeteciliği ilk sırada objektif gazetecilik (%38,9), ikinci sırada hak odaklı gazetecilik (%38,6), üçüncü sıradaysa tarafsız gazetecilik (%33,3) olarak tanımlıyor. Hak odaklı gazetecilik yanıtının, anaakım medya etiğinin temel kriteri sayılabilecek objektif gazetecilik ile neredeyse aynı orana sahip olması dikkat çekti.
Gazeteciler gelirlerinden mutsuzlar!
Medya çalışanlarının Türkiye’de uzun yıllardır güvencesiz çalıştırılmaları ve maaşların uzun süre ödenmemesi gibi durumlar sıklıkla yaşanabiliyor. Özellikle AK Parti’nin tek başına iktidar olduğu dönemde, medya sahipliğinin iktidar merkezli olarak köklü bir değişime uğraması, kurumlarda çalışma koşullarını çok daha zorlu hale getirmiş durumda.
OHAL döneminde yüzlerce medya kuruluşunun kapatılması dolayısıyla işsiz kalan ve yasal haklarını kaybeden gazeteciler, son dönemin en büyük “güvence” sorununu teşkil ediyor. Böyle bir ortamda mevcut kurumlarında gazetecilik yapmaya çalışanlara “aylık gelirlerinden ne kadar memnun oldukları” sorusu yöneltildi. Araştırmaya katılan gazetecilerin %49’u elde ettikleri kazançtan memnuniyetsiz olduğunu ifade ederken, %22,9’u ise “ne memnunum ne memnuniyetsizim” diyerek belirgin bir tercih dile getirmedi. Aylık kazancından memnun olanların oranı ise %27,8.
Anaakım ve Alternatif Medya Çalışanı farkı
Araştırmaya katılan gazetecilerin sorulara verdikleri yanıtlarda, gazetecilerin Anaakım veya alternatif medya kuruluşlarında çalışmalarına bağlı olarak belirgin farklar ortaya çıkıyor. Alternatif medya kuruluşlarında çalışan gazetecilerin daha genç, kadın ağırlıklı ve örgütlü oldukları görülürken, bu grubun yurttaş haberciliği konusunda da çok daha bilinçli bir grup olduğu dikkat çekiyor. OHAL koşullarından da en olumsuz etkilenenler yine alternatif medya çalışanları oldu. Alternatif medya kuruluşlarında çalışan gazetecilerin gelirlerinden memnuniyetsizlik oranlarının da Anaakım medya çalışanlarına göre daha yüksek.
Sosyal medya kullanımı
Araştırmanın sonuçlarına göre gazeteciler, sosyal medyayı twitter merkezli ve haber/bilgi takibi-paylaşımı amaçlı kullanıyor.
Gazetecilerde sahip olunan sosyal medya hesapları içinde Twitter %90,8 gibi çok yüksek bir oranla ilk sırada gelirken, en çok kullanılan diğer hesaplar Facebook (%87,6) ve Instagram (%73,5).
Gazeteciler sosyal medyayı %93,1 oranı ile en çok haber/bilgi takibi ve paylaşımı amacıyla kullanıyor. Kendi oluşturdukları içerikleri paylaşma amacıyla kullananların oranı %59,5 iken, sosyal çevreyle haberleşme (%17,6) ve araştırma yapmak (%13,4) diğer sosyal medya kullanım nedenleri arasında.
OHAL koşullarında sosyal medya kullanımı
Araştırmanın saha çalışmasının gerçekleştiği Şubat-Mayıs 2018 döneminde halen devam eden OHAL’in gazetecilerin sosyal medya kullanımlarına olan etkileri de soruldu. Soruya yanıt veren gazetecilerin %40,5’i “OHAL’in sosyal medya kullanımlarını etkilediğini”, %59,5’i ise “OHAL’in sosyal medya kullanımını etkilemediğini” ifade etti.
Bu oran kent dağılımlarında da anlamlı değişiklikler gösterirken, OHAL’den en çok Diyarbakır ve İstanbullu gazetecilerin etkilendiği belirlendi.
Sosyal medya kullanımlarında OHAL’den en çok etkilenen kent ortalamanın epey üzerinde bir oranla Diyarbakır olurken, İstanbul’dan araştırmaya katılan gazeteciler de yine ortalamanın üzerinde bir etkilenme yaşadıklarını beyan etmiş. Ankara ve İzmir’de yaşayan gazetecilerin OHAL’den etkilenme oranı ise genel ortalamanın epey altında. Adana ve Antalya kentlerinden araştırmaya katılan gazetecilerin ise sadece %16’sı, OHAL’den sosyal medya kullanımı açısından olumsuz etkilendiklerini ifade ettiler.
Tüm katılımcılar içerisinde “OHAL sosyal medya kullanımımı etkiledi” yanıtını veren %40,5’lik gruba, “Nasıl etkiledi” sorusu da yöneltildi. Buna göre OHAL’den etkilenen gazetecilerin %82,3 gibi yüksek bir oranı, “OHAL’den sonra siyasal açıdan bir risk oluşturan paylaşımlardan kaçınıyorum” yanıtını verdi. Yine gazetecilerin %8,1’i “OHAL’den beri içerik üretmeden sadece başkalarının içeriklerini beğenip paylaşıyorum” derken, “OHAL’den sonra içeriklerinin riskli olabileceğini düşündüğüm eski paylaşımlarımı sildim” diyenlerin oranı ise %15,3 oldu.
OHAL’de gazetecilerin dörtte biri baskı görmüş!
Araştırmaya katılan gazetecilerin %26,1’i “Sosyal medya paylaşımlarınız yüzünden resmi veya gayri resmi baskı gördünüz mü?” sorusuna “Evet gördüm” yanıtını verdi. Baskının türüne ilişkin yanıtlara göre, gazetecilerin %65’i “Sosyal medyadan küfür, hakaret, troll saldırısı” yaşadı. Gazetecilerin %43,8’i “Ailem ve/veya sosyal çevremden uyarı” aldım derken, %30 gibi önemli bir oran da saldırı, hatta ölüm tehditleri aldığını beyan etti.
Yurttaş Haberciliği
Araştırmada görüşülen her 10 gazeteciden 3’ü (%29,7) yurttaş haberciliği kavramını hiç duymadığını dile getirirken, bu kavramı bildiğini ifade eden %70,3’lük kesimin yarısı (%49,3) yurttaş haberciliğinin Türkiye’deki yükseliş evresine tekabül eden Gezi direnişi ve sonrasında kavramı duyduğunu, %17,7 oranındaki bir kesim ise yurttaş haberciliği ile okulda, derslerde veya gazetecilik eğitimlerinde karşılaştıklarını belirtiyor.
Neredeyse her 2 gazeteciden 1’i (%45,6) yurttaş haberciliğini “Yurttaşın haber yapması” olarak tanımlarken, ikinci önemli tanımlama ise (%20) “yurttaşla ilgili, yurttaşı ilgilendiren konularda veya yurttaşın çıkarına” yapılan habercilik oldu. Yurttaş Haberciliğinin “sosyal medya ve teknolojik gelişmeler aracılığıyla yapılan habercilik” olduğunu düşünenlerin oranı ise %18,1.
Her 5 gazeteciden 4’ü yurttaş haberciliğinin toplumsal hareketlerle ilgili veya anaakım medyanın yer vermediği haberlere daha kolay ulaşmayı sağladığını düşünürken, aynı zamanda yurttaş haberciliğinde etik hatalar yapılabildiğini veya mesleki deneyim eksikliğinin hissedilebildiğini de vurguluyor.