Akdeniz Üniversitesi Verem Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Yılmaz Çoban, tüberküloz hastalığının teşhisinde kısa sürede ve doğru sonuç alınabilen bir besiyeri (Tüberküloz basilinin üremesini ve çoğalmasını sağlayan ortam) geliştirdi.
Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Verem Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Prof. Dr. Ahmet Yılmaz Çoban, tüberküloz hastalığının erken tanısında önemli bir buluşa imza attı.
Çoban, “Mikobakterilerin Üretilmesi ve Antibiyotik Duyarlılıklarının Test Edilmesinde Yeni Bir Besiyeri” çalışmasıyla, tüberküloz hastalığında tanının erken konulabilmesi için daha uygun maliyete, kısa sürede ve doğru sonuç alınabilen bir besiyeri (Tüberküloz basilinin üremesini ve çoğalmasını sağlayan ortam) geliştirdi.
Halk arasında verem olarak biliniyor
İnsanlık tarihi kadar eski bir hastalık olan Tüberkülozun hala çözülemeyen önemli bir sağlık sorunu olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Çoban, dünyada en ölümcül 10’uncu hastalık olan ve halk arasında verem olarak da bilinen tüberkülozun günümüzde de sorun olmaya devam ettiğini bildirdi.
Tüberküloz hastalarının öksürmesi ile havaya yaydıkları damlacıkların sağlıklı kişiler tarafından solunum yoluyla alındığını böylece hastalığın toplum içerisinde yayıldığına işaret eden Prof. Dr. Ahmet Yılmaz Çoban, toplum sağlığı açısından en önemli kontrol mekanizmasının, hastalığın tanısının ve ilaç duyarlılıklarının erken tespit edilip buna göre hastaların izole edilerek tedavilerinin yapılması olduğunu belirtti.
Kısa sürede doğru sonuç alınıyor
Mikrobiyal etkenin geç ve güç üremesi sorunundan yola çıktıklarını belirten Çoban, “Tanının erken konabilmesi için hızlı üremesini sağlayacak ortamlara ihtiyaç vardır. Günümüzde mevcut besiyerleri ve otomatize sistemlerin özellikle maliyetler açısından dezavantajları vardır. Tüberküloz hastalığının özellikle gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaygın olarak görülmesi dikkate alındığında tanıda kullanılacak besiyerleri ve otomatize sistemlerin de ucuz olması gerekliliği kaçınılmazdır. Bu buluş ile daha uygun maliyete, kısa sürede ve doğru sonuç alınabilen bir besiyerin geliştirilmesini sağladık” diye konuştu.
Çoban, “Tüberküloz basilinin üremesini ve çoğalmasını sağlayan ortamın (besiyerinin) sıvı (AYC.2.1 broth) ve katı (AYC.2.2 agar) formülasyonları vardır. Yakın zamanda bu besiyerlerini içeren, tüberküloz laboratuvarlarının rutin duyarlılık testleri için kullanıma hazır bir duyarlılık kiti tamamlanmış olacaktır.” ifadelerini kullandı.
Dünyada 1.6 milyon kişi tüberkülozdan hayatını kaybediyor
Tüberküloz hastalığının Türkiye’deki ve dünyadaki istatistiklerine değinen Prof. Dr. Çoban, “Dünya Sağlık Örgütü’nün 2018 verilerine göre dünya nüfusunun yaklaşık dörtte biri (yaklaşık 1.66 milyar kişi) tüberküloz basili ile enfektedir. Tüberküloz insidansı yaklaşık 10 milyon olup, hastalığa bağlı ölüm 1.6 milyondur. Bu ölümlerin de 0.3 milyonu HIV pozitif hastalardır. Ülkemizde ise 2005 yılından (20 bin 535 olgu) 2017 yılına (12 bin 046) olgu sayılarında yarı yarıya bir azalma gözlenmiştir. Ancak yıllar içerisinde mevcut ilaçlara dirençli izolatlarda artış gözlenmesi hastalığın önemini hala koruduğunu göstermektedir.” şeklinde konuştu.
Çoban’ın, “Mikobakterilerin Üretilmesi ve Antibiyotik Duyarlılıklarının Test Edilmesinde Yeni Bir Besiyeri” çalışması 5. İstanbul Uluslararası Buluş Fuarı’nda da ISIF’20 Altın Madalyaya layık görüldü.
İHA