Günümüz dünyasında tüm ülkeler sürdürülebilir kalkınma için yaşamsal gereksinimler ile doğal kaynakların sürdürülebilirliği arasında bir denge kurmak zorunda. Aksi halde yerküreyi zorlu bir gelecek bekliyor.
2050 yılında dünya nüfusunun yaklaşık 9 milyar olacağı öngörülüyor. Nüfus artarken doğal kaynakların sürdürülebilir olmayan kullanımı, ulusal ekonomileri ve küresel ekonomiyi tehdit ediyor. Uzmanlar, “Gelişme ve ekonomik kalkınmanın kesintiye uğramaması için doğal kaynaklarla yaşamsal gereksinimler arasında bir denge kurulması zorunlu” görüşünde birleşiyor.
Kuruluşunun 40. yılında “Sürdürülebilir kalkınma” temasına odaklanan TÜSİAD, Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi’nin “Vision 2050” raporundan ilham alarak, “Vizyon 2050 Türkiye” raporunu hazırlayarak, kamuoyuna açıkladı.
2050 yılında yaklaşık 9 milyar insanın dünyanın sunabildiği ve yenileyebildiği kaynakların sınırları içinde yaşamak durumunda olacağına işaret eden TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, ekonomik büyümenin bugün olduğu gibi yine gelişen piyasa ekonomilerinin öncülüğünde gerçekleşmesi halinde E7 ekonomilerinin (Türkiye, Çin, Hindistan, Rusya, Meksika, Brezilya, Endonezya) en geç 2032’de, G7 ekonomilerini (ABD, Almanya, İtalya, Fransa, Kanada, Japonya, İngiltere) geride bırakacaklarını kaydetti. Türkiye’nin sosyal ve ekonomik refahını arttırmak için yıllık %5-6 büyümesi gerektiğine dikkat çeken Boyner, “Türkiye, zorlu bir denklemle karşı karşıya. Bir yandan büyümek, öte yandan aynı anda kalkınmak için çözüm üretmek zorunda olan Türkiye, enerji kaynaklarını çeşitlendirmeye, sera gazı emisyonlarını azaltmaya ve eşzamanlı olarak ekonomik büyümeye odaklanmak zorundadır” dedi.
“Yarın için şimdi”
Dünyada üretim ve tüketim alışkanlıkları olağan seyrinde gittiği takdirde, 2050 yılında şu anki refah seviyemizi korumak için 2,3 dünyaya ihtiyacımız olacağını vurgulayan Boyner, “Vizyon 2050 Türkiye, Türk iş dünyası için yeni bir gündem çağrısı. Geleceğimizi bugünden tüketmek istemiyorsak, ‘yarın için şimdi’ harekete geçmeliyiz” diye konuştu.
‘Vizyon 2050’nin Proje Eşbaşkanı, Citigroup Kurumsal Müşteriler Başkan Yardımcısı Samuel A. Di Piazza, “Eğer 2050’de de sürdürülebilir olmak istiyorsak, 9 milyar insanın iyi yaşayabileceği bir gezegen planlamalıyız. Daha az kaynakla daha fazla sonuç almak yolunda Türkiye çözümün bir parçası olabilir” dedi.
İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği ve Coca Cola Türkiye Başkanı Galya Frayman Molinas ise, “Ülkemizin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme vizyonuyla ilerlediği dönemde, belki de en çok üzerinde durmamız gereken nokta sürdürülebilir kalkınmadır. Türkiye’yi 2050 hedeflerine taşıyacak olan ana stratejilerden biri, doğal kaynaklar ile ekonomik büyüme arasındaki dengenin gözetildiği sürdürülebilir kalkınma yaklaşımıdır” dedi.
Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi Başkanı Björn Stigson da, sürdürülebilir kalkınma sürecinde şirketler için aslında büyük
fırsatlar bulunduğunu kaydetti. Stigson, “Bu, bir gelişme ve dönüşüm hikayesi. Artık işlerimizi eskiden yaptığımız gibi yapamayız. Yaparsak işlerimiz kalmaz. Günümüzde bir ‘yeşil rekabet’ yaşanıyor. ‘En olumlu gelişme nedir’ diye sorarsanız, ‘sürdürülebilir kalkınmanın bugün artık rekabet edilir bir alan haline gelmiş olması’ derim. Ülkeler ‘artık yeşil yarışı dikkate almalıyız, sadece ahlaki gerekçelerle değil, rekabetçi gerekçelerle hareket etmeliyiz’ yönünde yaklaşım sergiliyorlar” diye konuştu.
Türkiye’nin gelecek 40 yılına ışık tutması hedeflenen ve Prof. Haluk Gerçek, Prof. Nuran Zeren Gülersoy ve Doç. Nilgün Cılız, Hale Altan Ocakverdi tarafından kaleme alınan “Vizyon 2050 Türkiye Raporu”nda, Türkiye’de istihdamı teşvik edici ve kayıt dışı çalışmayı caydırıcı önlemler alınmaması halinde demografik fırsat penceresinin demografik tehdit penceresine dönüşeceği vurgulandı. Rapora göre, olası bazı gelişmeler şöyle:
Çalışma çağındaki nüfus olan 15-64 yaş oranı, 2020’de %68,6 ile en yüksek değerine ulaştıktan sonra yavaşça azalarak 2050 yılında %64,5’le 2000 yılı seviyesine gerileyecek. Türkiye nüfusu 2025 yılında 89,4 milyon, 2050’de ise 99,7 milyon olacak. Kentsel nüfus, BM projeksiyonlarına göre 2050’de %80’lere ulaşacak. 2025’te milli gelir 2,1 milyar lira, 2050’de ise 7,7 milyar liraya çıkacak.