Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi, FAO ve Tarım ve Orman Bakanlığı işbirliğiyle tıbbi sülük sektörü konulu uluslararası bir seminer düzenledi. FAO Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu, etkinliğin bölgesel ve küresel ölçekte sülük sektöründeki ortaklıkların gelişmesine katkıda bulunduğunu kaydetti.
Tıbbi sülükler, binlerce yıldır halk arasında çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde kullanılıyor.
Tıp, veterinerlik, kozmetik ve eczacılık sektörlerinde kullanılıyor
Günümüzde tıbbi sülükler, tıpta tamamlayıcı rollerinin yanı sıra bazı hayvan hastalıklarının tedavisinde veterinerlik biliminde etkin bir şekilde kullanılırken, sülüklerden salgılanan enzimler ise kozmetik ve eczacılık sektörlerinde hammadde olarak kullanılıyor.
Bu kadar yüksek talep, tıbbi sülüklerin popülasyonları üzerindeki baskıyı artırdı. Özellikle, iklim değişikliğinden dolayı su habitatlarının bozulması, hem Avrupa hem de Türkiye’deki sülük popülasyonlarını tehdit ediyor.
Tıbbi sülük konusu konuşuldu
Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi tarafından, BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Tarım ve Orman Bakanlığı işbirliğiyle 24-25 Şubat 2021 tarihlerinde düzenlenen, uluslararası çevrimiçi seminer, günümüzde nesli tükenmekte olduğu düşünülen tıbbi sülük türleriyle ilgili konuları masaya yatırdı.
Seminerde, tıbbi sülük popülasyonları Güney Avrupa, Azerbaycan, Romanya ve İber Yarımadası’ndan örnekler eşliğinde ele alındı. Uluslararası sülük ticaretindeki son eğilimler hakkında ayrıntılı bilgi sağlayan seminerde, sülüklerin ekonomik boyutu hakkında sorulara yanıt arandı.
Türkiye, sülük ticaretinde %80 paya sahip!
Türkiye, sülük ticaretindeki %80 payla önemli bir role sahip. Etkinlikte Hindistan, İran ve Türkiye’den örneklerine dayanarak tıbbi sülük yetiştiriciliği incelenirken, başka bir oturumda ise tıbbi sülüklerin tıptaki uygulamalarına ışık tutuldu.
Çevrimiçi seminerin açılış konuşmalarını Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Rektörü İbrahim Diler, Tarım ve Orman Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Mustafa Altuğ Atalay ve FAO Orta Asya Alt Bölge Koordinatörü ve Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu yaptı. Diler, Türkiye’de sülük sektöründe az sayıdaki akademisyen bulunmasının bu konudaki araştırmalarda gecikmelere yol açtığına vurgu yaparken, Atalay, Türkiye’de tıbbi sülük yetiştiriciliğinde önemli gelişmelerin yaşandığını belirterek, öncelikli hedeflerin doğal popülasyonu korumak ve yetiştiricilik yoluyla üretimi artırmak olduğunu kaydetti.
“Küresel ölçekte ortaklıkların gelişmesine katkıda bulunacak”
FAO-Türkiye Gıda ve Tarım Ortaklık Programının (FTPP II) çevrimiçi seminere katkılarını vurgulayan Gutu ise, etkinliğin bölgesel ve küresel ölçekte sülük sektöründeki ortaklıkların gelişmesine katkıda bulunduğunu kaydetti. Gutu ayrıca, FAO Orta Asya Alta Bölge Ofisinin balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliği de dahil olmak üzere gıda ve tarımla ilgili konularda bilgi ve deneyimi genişletmek amacıyla akademi ve araştırma kurumları ile işbirliğine açık olduğunu belirtti.
İki gün devam eden ve soru cevap bölümü ile sona eren Seminerin katılımcıları, etkinliğin tıbbi sülüklerin tüm boyutlarını tartışmak için bir platform sağladığını ve gelecekteki araştırma ve ortaklıkların önünü açacağı konusunda hemfikir oldular.
FAO-Türkiye Ortaklık Programları
FAO-Türkiye Ortaklık Programları, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan, Türkiye, Türkmenistan ve diğer ilgili ülkelerde gıda güvenliğinin sağlanması, kırsal yoksulluğun azaltılması, sürdürülebilir orman yönetimi, çölleşmeyle mücadele ve ekosistemlerin korunmasına destek olmayı amaçlar.
2007’de kurulan FAO-Türkiye Gıda ve Tarım Ortaklık Programı’nın (FTPP) ilk fazı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini temsilen Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından sağlanan 10 milyon ABD Doları tutarındaki güven fonundan finanse edildi. Programın ilk fazı olan 2009-2015 yılları arasında 16 ülkede 28 proje uygulandı. 2014 yılında, Türkiye Cumhuriyeti’nin 20 milyon ABD Doları tutarındaki ek finansmanı ile FTPP’nin ikinci fazı ve aynı zamanda FAO-Türkiye Ormancılık Ortaklık Programı (FTFP) başlatıldı. Böylece Türkiye’nin bu Programlar çerçevesindeki toplam katkısı 30 milyon ABD Doları’na ulaştı.
