TGDF 4. Olağan Kongresi Şemsi Kopuz’la 3 yıl daha

Şemsi Kopuz, Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Başkanlığına yeniden seçildi. TGDF’yi 2015’e taşıyacak olan Yönetim Kurulu’nda 3 yeni isim yer aldı.

Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu’nun (TGDF) 4. Genel Kurulu, 20 Ekim Cumartesi günü İstanbul’da gerçekleştirildi. Adile Sultan Sarayı’nda yapılan Genel Kurul’da, kuruluşundan bu yana tam 12 yıldır TGDF Başkanlığı görevini yürüten Şemsi Kopuz, yeniden bu göreve seçildi.

Federasyonun 2009-2012 yılı faaliyetlerinin tüm detaylarıyla ele alınmasının ardından yapılan seçimlerde TGDF’yi 2015 yılına taşıyacak yeni yönetim kurulu da belli oldu. Yönetim Kurulu’na 3 yeni isim girdi. Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) Başkanı Harun Çallı, Şarap Üreticileri Derneği (ŞARAPDER) Başkanı Ozan Diren ile Organik Ürün Üreticileri ve Sanayicileri Derneği (ORGÜDER) Başkanı Ayhan Sümerli, TGDF’nin yönetiminde yer alan yeni isimler oldu.

Genel Kurulun açılışında bir konuşma yapan Başkan Şemsi Kopuz; Türk gıda ve içecek sektörünü “dünyada hak ettiği saygın konumuna ulaştırmak” hedefiyle yola çıktıkları ilk günden bu güne tam 14 yıl geçtiğini ve bu sürede inanılmaz mesafeler kaydettiklerini vurguladı. “1999 yılında Gıda Platformu olarak ilk kez bir araya geldiğimizde önümüzde bu büyük hedef vardı. Ama çabalarımız biraz dağınık ve iletişimimiz bugünkü kadar mükemmel değildi” diyen Kopuz, 2003 yılında 10 derneğin bir araya gelerek, TGDF’nin temellerini attıklarını belirtti.

İlk işlerinin, bir arama toplantısı düzenlemek olduğunu ifade eden Kopuz, “Bu arama toplantısının sonucunda; bugün, faaliyetlerimizin odak noktasını oluşturan Gıda güvenliği, Tüketici, Çevre, Ticaret ve Rekabet olarak belirlediğimiz dört temel unsuru belirledik” dedi.

“Dünyanın 15. büyük gıda ihracatçısı olduk”

TGDF olarak, Türk gıda ve içecek sanayinin vatandaşa kaliteli, lezzetli, ekonomik ve sürdürülebilir gıda ürünleri sunmasında öncü çalışmalar yaptıklarını belirten Kopuz, aynı zamanda ülke ekonomisine de en büyük katkıyı sağladıklarını ifade etti. Son 10 yılda Türkiye dünyanın 17. büyük ekonomisi olurken, sektörü dünyanın 15. büyük gıda ve içecek ihracatçısı konumuna yükselttiklerini vurgulayan Kopuz, “Bunu üyelerimizin inancı ve becerisi sayesinde başardık. Hem biz kazandık, hem Türkiye kazandı” dedi.

Kopuz, dünya ekonomisinden, Türk gıda sanayindeki gelişmelere kadar geniş bir değerlendirme yaptığı konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Başarılarımıza karşın zaman, rehavete kapılma zamanı değildir. İçerde cari açık sorunu, dışarıdaysa Avrupa’daki finansal kriz büyüyor. Bugün Avrupa’nın borç sorunu ve içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar, dünya ekonomisinin başında Demokles’in kılıcı gibi sallanmaktadır. ABD ekonomisi nispeten daha iyi durumda. Ancak ABD’de, seçim sonrası ne olacağı tüm dünyanın merak konusu. Öte yandan Japon ekonomisi küçülüyor ve geçen yıl yaşanan büyük deprem bu süreci hızlandırdı. Çin ve Brezilya ekonomileri beklenenden daha düşük büyüme hızı sergiliyorlar. Yani, artık gelişmekte olan ülkeler de gelişmiş ülkelerle aynı yönlü hareket ediyorlar. Dünya genelinde bir ekonomik daralma söz konusu. Açıkçası Avrupa’daki kriz nedeniyle de Türkiye; yabancı sermaye girişinin azalması, dolayısıyla cari açığın finansmanı açısından riskli bir döneme giriyor. Bu noktada bir başka risk ise, dış talepte yaşanacak daralmadır.”

“Rekabetin için mevzuat”

“AB müzakere sürecinde Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı Faslının açılmasındaki çabalarımızın altını çizmek isterim. Bu Faslın müzakereye açılmasını, insanımızın güvenilir gıdaya erişimi konusundaki gayretlerimizin en önemli göstergesi olarak görüyorum. Yine, 5996 Sayılı Gıda Yasası’nın ve Bakanlığımız tarafından Gıda Güvenliği’ne yönelik hazırlanan 105 adet Yönetmeliğin hayata geçirilmesi konusunda da her safhada etkin olduk. Mevzuat çalışmalarımız aynı zamanda sektörümüzün dünya ile rekabet edebilmesinin de anahtarı konumundadır. Bu sayededir ki Türk malları, dünya pazarına engelsiz sunulabilecektir.

Mevzuat çalışmalarımızın yanı sıra rekabet gücümüzü arttıracak yegane faktörlerden biri ARGE ve yenilikçilik faaliyetleridir. Bu noktada da yeni bir girişim başlatarak, Ulusal Gıda Teknoloji Platformu’nun kuruluşuna önderlik ettik.”

“AB süreci önemli”

“Üstün gayretlerimiz sonucunda, geçtiğimiz yıl ülkemiz en hızlı büyüyen ülkelerden biri olurken, sektörümüz de büyüyen ve ihracatını en fazla arttıran sektör oldu. Ama “büyüyelim de, nasıl olursa olsun” anlayışının bize göre olmadığını hepimiz biliyoruz. Büyüme kadar tüketici odaklı sosyal sorumluluğa ve çevreye de özen göstermeliyiz. İşte Avrupa Birliği süreci bu yüzden önemlidir.

İnanıyorum ki; AB reformları ile keyfiliğin yerini kurallar alacak ve Türkiye her alanda olduğu gibi sektörümüz için de cazibe merkezi olacaktır. Bu nedenle AB, bizim için önemini koruyan bir hedeftir.

Ben, 2013 yılı ile birlikte AB müzakerelerinin hız kazanacağını ümit ediyorum. 24 üye derneğimiz ve bunlara üye 2 bine yakın şirketimizle, AB üyeliği için gerekli olan kriterleri yakalamak, hepimizin ortak amacı olmalıdır. Bu sayede dünyanın 15. büyük gıda ihracatçısı değil; ilk 10’a ve hatta 2023’de daha yukarılara çıkma imkanı yakalayacağız. Bu nedenle halihazırda açılmış olan Gıda Güvenliği faslı müzakere sürecinin üye firmalarımız tarafından en iyi şekilde değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.”

Yönetim Kurulu