Bitkisel tıbbi ürünler ile takviye edici gıdaların masaya yatırıldığı Gıda ve Beslenme Bienali’nde, takviye edici gıdaların ilaç olmadığının altı çizildi, televizyonlarda, sosyal medya platformlarında satılan ürünlerin yol açtığı risklere dikkat çekildi.
Gıda Aydınlatma Platformu tarafından düzenlenen Bienalin ilk gün öğleden sonraki “Bilimin Işığında Gıda Takviyeleri ve Yasal Düzenlemeler” oturumunda, İstinye Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Semra Şardaş, “Fitofarmasötik: İyi ve Kötü Yanlarıyla Değerlendirme” başlıklı bir sunum yaptı.
Bitkisel ürünler, ABD’nin ihracat yaptığı kaynaklarda üçüncü sırada!
İnsan sağlığını koruyucu, geleneksel kullanıma sahip bitkisel tıbbi ürünler ve bitkisel preparatların hayatımızda olacağının altını çizen Şardaş, ABD’nin en fazla ihracat yaptığı kaynaklarda bitkisel ürünlerin üçüncü sırada yer aldığını bildirdi.
Doğadaki bitkilerden elde edilen çok güzel ilaçlar olduğunu vurgulayan Semra Şardaş, bunların ilaç olması sürecinin yerleşmiş kurallarla gerçekleştiğini, güvenliği, etkinliğinin bilinmesi gerektiğini kaydetti. Preklinik aşamanın ortalama 6 yıl sürdüğünü belirten Şardaş, hayvan çalışmalarının da yapılması gerektiğin, bunların çok zahmetli ve maliyetli olduğunu dile getirdi.
“Her madde zehirdir, yeter ki dozunu bilelim”
ABD’de ölüm sebepleri arasında dördüncü sırada ilaçların olduğunu belirten Şardaş, “O halde olay hep soru işareti. Kullanıyoruz ama hep gözümüzün açık olması gerekiyor. Yan etkileri neler? Nelere yol açar? İlaçlara karşı uyanık olalım. Bunu ortaya çıkarmanın en önemli kaynağı spontan geri bildirimlerdir. Bunu Sağlık Bakanlığı halka da açtı” dedi.
Sağlık Bakanlığının geleneksel, bitkisel ürünler için yönetmelik çıkarttığını anımsatan Şardaş, izin için gerekli, istenen bilgi ve belgelerle Bakanlığa başvurulması gerektiğini bildirdi. Şardaş, “Dozunu, iddia edilen yararları, yan etkileri belirlenmeli. Unutmayalım ki yan etkiler ölüm nedenleri arasında dördüncü sırada” dedi.
“Aklın yolu bir!”
“Takviye Edici Gıdalar Güvenli mi, Gerekli mi?” başlıklı sunumuna “Aklın yolu bir” diyerek başlayan İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Uzmanı Prof. Dr. Ömer Demir, takviye edici gıdalara ilişkin gıda takviyesi, gıda desteği, bitkisel drop gibi toplumdaki kullanımlarına dikkat çekti, bunların hepsinin farklı olduğunu söyledi.
Normal beslenmeyi desteklemek amacıyla kullanılan ürünlerin takviye edici gıda olarak tanımlandığını dile getiren Demir, bunların kaynaklarının bitkiler, mikroorganizmalar, hayvanlar olabildiğini kaydetti.
Farmakoloji uzmanı uyardı: “Tünelin ucundaki ışık, üzerimize gelen trenin ışığı”
“Takviye edici gıdalar gerekli mi, güvenli mi sorusunu, genel olarak yanıtlamak mümkün değil. Her birini ayrı ayrı değerlendirerek yanıtlamak gerekiyor” diyen Demir, bu ürünlerdeki temel sorunları; klinik çalışmaları az ya da hiç olmaması, üretim yerleri, içine katılan hileli maddeler (sildenafil, sibutramin vb.) ile bitki türleri arasındaki farklılık olarak sıraladı.
Demir, “Bir tüneldeyiz, bir ışık var. Bu üzerimize gelen trenin ışığı mı, yoksa tünelin ucundaki ışık mı? Ben bunun üzerimize gelen trenin ışığı olduğunu düşünüyorum” ifadesini kullandı.
Sağlık Bakanlığının tıbbi bitki listesinde 115 bitki var
Geleneksel bitkisel tıbbi ürünler hakkında yasal düzenlemelere ilişkin bilgiler veren Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) Bitkisel ve Destek Ürünler Daire Başkanı F. Handan Öztunca, bu ürünlere izin verilmesi için ürünlerin uzun süreli kullanımının ispatlanması (15 yıl AB ülkelerinde/Türkiye’de olmak üzere 30 yıl) gerektiğini söyledi. Öztunca, hali hazırda yayımlanan tıbbi bitki listesinde 115 bitki olduğunu bildirdi.
“Takviye edici gıdalar ilaç değildir”
Oturumda Gıdalarda Beslenme Beyanları ve Yasal Çerçeve başlıklı bir sunum yapan Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda İşletmeleri ve Kodeks Daire Başkanı Selman Ayaz ise, takviye edici gıdalar için 5996 sayılı Kanun kapsamında onay süreci başlatıldığını söyledi. Bilim insanlarının yer aldığı 15 kişiden oluşan Takviye Edici Gıda Komisyonu tarafından onay verildiğinin altını çizen Ayaz, “Bütün dünyada takviye edici gıdalar ilaç mı gıda mı tartışması vardı. Sonunda gıdadır kararı verilmiş. O nedenle takviye edici gıda deniliyor. Yerli ve yabancı olmak üzere 7321 adet takviye edici gıdaya onay verildi. Ne yazık ki bunlarla ilgili en çok sağlık beyanı yapan yerler eczaneler. Bunlara dikkat etmek lazım. Doktorlar yazmıyor. Televizyona birisi çıkıyor, şu bu hastalığa iyi geliyor diyor. Bunu ülke olarak çözmemiz lazım. Bakanlık olarak takviye edici gıdalara ilişkin üzerimize düşeni yapıyoruz, etkin denetim yapıyoruz” dedi.