• Hakkımızda
  • Site İçi Arama
  • Bize Yazın!
Gıda Hattı
  • ANASAYFA
  • GIDA
  • TARIM
  • SAĞLIK
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • EĞİTİM
  • DEĞER KATANLAR
  • DİĞER
    • MUTFAK
    • BİLİM
    • ÇEVRE
    • YAŞAM
    • HAVA DURUMU
    • GÜNCEL
    • ASTROLOJİ
    • KİTAPLIK
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • ANASAYFA
  • GIDA
  • TARIM
  • SAĞLIK
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • EĞİTİM
  • DEĞER KATANLAR
  • DİĞER
    • MUTFAK
    • BİLİM
    • ÇEVRE
    • YAŞAM
    • HAVA DURUMU
    • GÜNCEL
    • ASTROLOJİ
    • KİTAPLIK
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Gıda Hattı
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Anasayfa Güncel

Sorun GDO değil kelime eksikliği ve kavram kargaşası

14 Ekim 2013
Süre:8dk Okuma
Dünya 2011’de neler konuşacak?
FacebookTwitterLinkedinPinterestWhatsappEposta

 

GDO’ya taraftar veya karşı olmanız beni ilgilendirmiyor. İlgilendiren kısmı işin iletişimini yönetmede, başarısızlık ve pespayeliktir

Medeniyet kelimeler üzerine bina edilir. Gelişmekte olan ülkeler için en gerekli kitap sözlükler ve ansiklopediler olmalıdır. Kelime dağarcığın kadar fikir üretebilir, kavramlar ölçüsünde sağlıklı düşünebilirsin.

GDO diye konuştuğumuz Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar veya diğer tartışmalarda ilk karşımıza çıkan da aynı malzeme eksikliği oluyor. İnsan egosu basite kaçıyor. Kara paranın iyi parayı pazardan kovduğu gibi, basit ve anlamsız laflar da doğru fikirlerin ortaya çıkmasına mani olabiliyor.

GDO’ya taraftar veya karşı olmanız beni ilgilendirmiyor. İlgilendiren kısmı işin iletişimini yönetmede, tartışmadaki başarısızlık ve pespayelik.

Bir de olayın “kriz yönetimi” var yani krizi yönetememe durumu: Bu nasıl bir ülke ki; her zaman dayak yemeye hazır. Kuş Gribi’ni daha unutmadan, Domuz Gribi ile sarsılıyoruz. Onda ne kadar başarısız olduysak, bunda da aynı hataları işledik. Hastalandık, aşılandık, hayıflandık ama sorun aynı kaldı. Ne garip bir ülke ki; kanatlı sektörünü darmadağın eden kişi, bakanlık tarafından tüketici uyarı reklamlarına çıkarıldı. Buradan ders aldığımızı sandığımız bir anda Kuş Gribi geldi, yerle bir etti kanatlı sektörünü.

 Gıda sektörü hassas, herkesi ilgilendiriyor ve geleceğimizle, neslimizle ilgili. Duyarlı olmamız gayet normal. Aslında benzer tartışmalar başka sektörlerde de oluyor. 60 yıldır nükleer santral ihalesini de yapamayan bu ülkedir. Kavram kargaşası ve kelime eksikliği sadece sokaktaki insanda değildir.

Dünyanın en fazla fındığını üretiriz ama 70 yıldır bir fiyatını da belirleyemedik. Tarım desteğinden mi, seçim kaygısından mı, koruma tedbirlerinden mi, sivil örgütler çekincesinden mi bilinmez ama sonuçta bir kargaşa her fındık hasadında yaşanır. Dünyanın en büyük fındık alıcısı olan Nutella’nın kurucusu Pietro Ferrero, İkinci Dünya Savaşı sırasında ürününü çıkarmaya başladı. İhtiyaç duyduğu fındığı ve kakaoyu tedarikte zorlanıyordu. Ama yine de yaptı. Şimdi dünyanın en tutkulu ürününü yapıyor ve bizim fındığımızı alıyor. O sistemini kurdu ama biz fındığın fiyatını hala belirleyemedik. Sorun kesinlikle kavramlarla ilgili.

 Çelişkilerle ilgili birkaç örnek vereyim:Üniversite seçme sınavlarında en yüksek puanı alan öğrencilerimiz “Gen Mühendisliği” veya benzeri bölümleri seçince niye gururlanırız? O bölümler, genetik çalışmalarını engellemek için mi kuruldu? Tıpla ilgili bir genetik uzmanlığından veya sadece biyolojik bir uzmanlık olacaksa sonunda; on yıllık vakit kaybını niye göze alıyoruz? Hepsi saygın insanlardır ve hüküm verirken biraz daha düşünmek gerekiyor. Onlarca yıldır dünyanın değişik yerlerinde bu konuda çalışmalar yapan beyinlerimiz, nasıl sonuçlara ulaştılar? Hangi başarılara imza attılar ve ortaya nasıl sonuçlar çıkardılar. Türkiye’de ne gibi genetik çalışmalar yapılıyor?

İsrail’in veya Hollanda’nın tarımdaki üstünlükleri her zaman hayranlığımızı çekmiştir. Hele tohumdaki çalışmaları olağanüstüdür. Ve Türkiye’deki tohum pazarına hâkimdirler (Her ne kadar aslı olmasa da). Bu şehir efsanesinin aksini anlatabileceğiniz o kadar az kişi vardır ki. Tohum sektörüyle ilgili detaylı bilgi farklı yollarla kamuya açıklanmalıdır. Aynı şekilde yem sanayindeki başarılarımız da yansıtılmalıdır. Modern tarım uygulamalarındaki başarılarımız ne acıdır ki kamuoyunca pek bilinmiyor.

Bir de geleceğin bilim dalı Nano Teknoloji konusu var. Gelecek onun üzerine bina edilecektir. Doğrudur da. Peki, Nano Teknolojinin uygulama alanları nedir? Bu hayranlığınız, diğer kaygılarınızla çakışıyor veya çelişiyor olabilir mi?

Geçen gün Amerika’da nükleer araştırmalar yapan bir mühendisle tanıştım. Türk olmasına rağmen yaşadığı şehirde o kadar saygı duyuluyor ki yedi ombudsmandan biri olarak seçilmiş. Şehrin bütçesini ve projelerini ona sormadan yürürlüğe koymuyorlar. Aynı saygınlığı biz gösterebilir miyiz? Sonuçta nükleer uzmanı demek, nükleer tehlikenin bir parçası demektir. Acaba yanılıyor muyum? Tehlikeden emin olmak için, tehlikenin boyutları hakkında bilginiz tam olmalıdır.

Konuya kelime ve kavramlarla girdik, o bağlamda devam edelim. En büyük karışıklık Hormonla GDO arasında yaşanıyor. Ürün ıslahı, coğrafi işaret, hibrit tohum, sertifikalı tarım birbiriyle ilişkili tanımlamalardır. Her biri ayrıdır ama bunu anlatmada bir türlü başarılı olamadık. Serada doğal domates üretildiğine ve her bir fidanın GDO’suz 14 metre uzayabildiğini kaç kişiye anlatabilirsiniz? Organik, ekolojik, fonksiyonel gibi kavramları da işin içine sokarsak tam bir kelime bulamacı yaparız.

 Türkiye’de en çok izlenen gündüz programlarında meyve suyuna karşı çıkan, sokak sütünü tavsiye eden, doktor reçetesini reddeden bilim adamları olduğunu da hatırlatmak istiyorum. Demek ki pek çok şeyi yaşayarak öğreneceğiz.

Bu ortamlarda hangi doğruyu nasıl savunursunuz?Bugün GDO’yu tartışıyoruz ama yarın neyi tartışacağız biliyor musunuz?

Dünyada en çok konuşulan konulardan biri gıda güvenliği ve kaynaklarının korunmasıdır. Anadolu’nun en önemli özelliği florası ve faunasının zenginliğidir. Buradan şöyle bir çıkarım yapmayın: Türkiye, kendi kendine yeten yedi ülkeden biridir. Mümkün değil. İnsanların küresel ihtiyaçları vardır ve kendi kendine yetme değil, potansiyelleri verimli değerlendirmek hedeftir.

Japonya’da bazı marketlerde ilginç bir uygulama başladı. Son yılların en büyük gişe hâsılatı yapmış olan Örümcek Adam ürün etiketlerine girdi. Örümcek Adam, etikette uzun uzadıya bir nevi şeceresini anlatıyor. “Evet, ben bunun tohumunun şuradan geldiğini gördüm…. Tohum şu şartlarda bu tarlada, tamamen doğal şartlarda ekildi, bakımı yapıldı, korundu… Mevsiminde toplanıp falan fabrikada el değmeden korunarak işlendi ve hijyenik şartlarda ambalajlandı. Ambalajımız geri dönüşümlüdür… Dahası ürünün kârından şu kadar da Afrika’daki AIDS’li çocuklara yardım yapılmaktadır… Bu ürünün içinde şunlar, şunlar, şunlar var… Beslenmede böyle, böyle katkılar sağlıyor.. Ben bu ürünü tüketiyorum size de tavsiye ederim…”.

Şaka değil bu anlamda ifadeler. Bazılarında sevimli kuş Twetty var. Bazılarında Heman, bazılarında da Miki Fare…. Bir çizgi film kahramanı ne kadar inandırıcı olabilir? Bazı etiketler neredeyse bir mini kitapçık formatında. Ve insanlar bu ürünleri tercih ediyor. Fonksiyonel, organik, gıda izlenirliği özellikleri olan ürünler için bir farkındalık oluşturulmaya çalışılıyor.

Hayali bir kahramanla, hayati bir olguyu, itibarı yönetmeye çalışıyorlar.Buna hazır mıyız? Sanmıyorum…

Bu yüzden fonksiyonel gıda pazarı Türkiye’de gelişmedi. Birkaç uygulama geri çekildi, bazıları da prestij için devam ettiriliyor. Gerekli mi, diye sormuyorum. Hayati bir sıçramaydı ama sahip çıkılamadı.

 Yarın başka konuları işin içine katarak tartışacağız. Güney Afrika’dan veya Sibirya’dan gelen kömürlerle, Şahdeniz’den gelen doğal gazla veya Körfez’den gelen petrolle üretilen enerjiyi nasıl doğal, organik veya ekolojik bir gıdada kullanabilirsiniz? GDO’yu soran bunu sorgulamaz mı? Yahut nükleer enerji olmadan, yeşil enerji de denilen yenilenebilir enerji kaynaklarıyla sağlıklı, sürdürülebilir bir yapı oluşturmak mümkün mü? Maalesef mümkün değil.

Bir konuya karşı çıkarken veya savunurken defans noktalarının zayıflığını, güçlülüğünü hesap etmeliyiz. Medeni bir insanın yaklaşımı bu olmalıdır.Ben GDO’yu savunamam, karşı da çıkamam. Bu bilimsel ve teknik bir konudur bunu uzmanlarına bırakıyorum. Geldiğimiz noktada şimdiye kadar tarafların argümanları bana zayıf geldi.

Bakanlığın GDO’lu ürün getirilmesi veya getirilmemesi konusundaki yaklaşımını inandırıcı bulmadım. Dahası sektörle uyum içinde bir tavır ortaya konulamadı. Ya uluslararası konjonktürün zorlaması ya da böyle bir tepki hesap edilemedi. Çevreciler bütün dünyada agresif bir politika izliyorlar. Ellerindeki çok güzel konuları ve verileri bu tavırları yüzünden kabul ettiremiyorlar. Geleneksel metotlarla tarım yapıldığında mı çevre daha çok bozulacak, ileri tarım uygulamaları yapıldığında mı? Bu konuda onlar da net değil.

 Türkiye’de her konuda ahkâm kesen siyasilerin hiç biri sağlıklı bir politika çizmedi. Mayınlı araziler konusunda yapılan spekülasyonun benzeri ne yazık ki GDO’da yapıldı ve siyasi rant hedeflendi. Gündeme biyogüvenlik yasasıyla ilgili bir tasarı getiren oldu mu? İşin temeli bu olması gerekiyordu.

Aynı şekilde, iş dünyası da sınıfta kaldı. TOBB, TÜSİAD ve diğer Anadolu’daki binlerce dernek konuyu araştırmak için ne gayret sarf ettiler ne de kendi yaklaşımlarını ortaya koydular.

Kelimeler harflerden oluşur. Her bir harf anlamsızdır. Onlara hayat veren yan yana gelmeleri değildir. Kelimelere insanların yüklediği anlamlar harflere hayat verdiği gibi, insanlar arasındaki iletişimi de daha sağlıklı kılar.

Toplumsal hayatın özü iletişimdir. Bu yüzden kelimeler hepimiz için önemlidir. GDO için de öyle…

PaylaşTweetPaylaşPinGönderGönder

İlgiliYazılar

hamsi-avi-gidahatti
Güncel

Hamsi avı yasağı 10 gün daha uzatıldı

16 Ocak 2021
tum-burclar-gunluk-burc-yorumlari-16-ocak
Astroloji

Günlük Burç Yorumları | Aşk – Sağlık – İş | 16 Ocak 2021

16 Ocak 2021
Çocuklar dişlerini ne sıklıkta fırçalamalı?
Sağlık

Çocuklar dişlerini ne sıklıkta fırçalamalı?

16 Ocak 2021

Bağlantıda Kalalım

Sıcak Haberler

hamsi-avi-gidahatti

Hamsi avı yasağı 10 gün daha uzatıldı

16 Ocak 2021
tum-burclar-gunluk-burc-yorumlari-16-ocak

Günlük Burç Yorumları | Aşk – Sağlık – İş | 16 Ocak 2021

16 Ocak 2021
Çocuklar dişlerini ne sıklıkta fırçalamalı?

Çocuklar dişlerini ne sıklıkta fırçalamalı?

16 Ocak 2021
cumhurbaşkanı erdoğan koronavirüs aşısı

Toplumun aşıya güveni artıyor!

16 Ocak 2021
Gidahatti Logo

Gıdahattı.com, başta gıda olmak üzere hayatın her alanına ilişkin okuyucuların merak edebilecekleri, istedikleri konularda mümkün olduğunca yalın ve net bilgi alabilecekleri yeni nesil dijital medya platformudur.

Gıdahattı.com‘un insana ve hayata dair her konuda söyleyecek bir sözü, araştıracağı bir konu mutlaka vardır. Ayrıca sitemiz, eli kalem tutan ve hayata dair söyleyecek sözü olan herkese açık bir yayın platformdur.

Bizi Takip Edin

  • Hakkımızda
  • Site İçi Arama
  • Bize Yazın!

Copyright © 2019 - Tüm hakları saklıdır.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • ANASAYFA
  • GIDA
  • TARIM
  • SAĞLIK
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • EĞİTİM
  • DEĞER KATANLAR
  • DİĞER
    • MUTFAK
    • BİLİM
    • ÇEVRE
    • YAŞAM
    • HAVA DURUMU
    • GÜNCEL
    • ASTROLOJİ
    • KİTAPLIK

Copyright © 2019 - Tüm hakları saklıdır.