2020 yılsonu enflasyon tahmininin yüzde 8,2’den yüzde 7,4’e, gıda enflasyonu tahmininin yüzde 11’den yüzde 9,5’e çekildiği II. Enflasyon Raporu’nu açıklayan Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal, koronavirüs salgınındaki gelişmelere bağlı olarak yılın ikinci yarısından itibaren kademeli bir toparlanma süreci öngördüklerini bildirdi. IMF ile kaynak ve swap girişimleri olmadığını kaydeden Uysal, bankacılık sektörü için kredi ve likidite bakımından bir risk olmadığının da altını çizdi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 2020 Yılının II. Enflasyon Raporu, Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal tarafından, koronavirüs tedbirleri kapsamında video konferans yoluyla açıklandı.
Merkez Bankası enflasyon tahminini aşağıya çekti
2020 yılsonu enflasyon tahminini yüzde 8,2’den yüzde 7,4’e güncelleyen Merkez Bankası, gıda enflasyon tahminini de yüzde 11’den yüzde 9,5’e çekti. Başkan Uysal’ın açıklamaları, satır başlarıyla şöyle:
“Salgının hızla yayılması küresel iktisadi faaliyetin sert biçimde daralmasına neden oldu.
Sosyal yalıtım tedbirleri hizmetler sektörünün zayıflamasına neden olurken, imalat sanayinin de bu yavaşlamaya eşlik etmesi muhtemel görünüyor.
Salgının küresel finansal krizden daha derin etkileri olduğu görülüyor.
Veriler, 2. çeyrek için belirgin yavaşlamaya işaret ediyor.
“Enflasyonda belirsizlik arttı”
Enflasyonda tahmin belirsizliği bir miktar arttı.
Enflasyonun 2020 yılsonunda yüzde 7,4 olarak gerçekleşeceği, 2021 yıl sonunda yüzde 5,4’e geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağı tahmin edilmektedir.
Yıllık enflasyondaki düşüş, Temmuz ayından itibaren hızlanacak.
Gıda enflasyonu tahmini yüzde 9,5’e çekildi
2020 yılı için Ocak Enflasyon Raporu’nda yüzde 11 olarak belirlediğimiz gıda enflasyonu tahminini ise, işlenmemiş gıdadaki son dönem eğilimlerini ve turizmde öngörülen yavaşlamayı dikkate alarak yüzde 9,5 olarak güncelledik.
Salgına bağlı olumsuz etkiler geçici olacak.
Kısa çalışma ödeneği gibi tedbirler, işsizliğin çok hızlı düzeyde artmasını önleyici katkılar yapacak.
Ekonomi yılın ikinci yarısında toparlanacak.
Halihazırda swap anlaşmamız olan merkez bankaları ile limit güçlendirme görüşmelerimiz sürüyor.
Kur seviyesi ile ilgili bir savunma mekanizmamız yok. Tabii ki kurdaki seviyeyi önemsiyoruz. Kurlar üzerindeki baskı giderek azalacak.
“IMF’den kaynak girişimimiz yok”
IMF ile ilgili kaynak ya da swap noktasında herhangi bir girişimimiz yok. Ama üyesi olduğumuz bir kurum. Etkin olmaya çalışıyor son dönemde. Burada teknik yönden katkı verme noktasında adımlarımız var ama onun dışında bir girişimimiz yok.
Yabancı yatırımcıların iç borçlanma piyasasındaki yatırımları son dönemlerin en düşük düzeylerinde. Zaman içerisinde enflasyon dinamikleri ve olumlu beklentilerle birlikte yabancı yatırımcıların piyasada ağırlığı olmasını isteriz.
Koronavirüs salgını öncesinde kredilerde belirgin bir iyileşme vardı. Ancak salgın sonrasında risk algısının artmasıyla bankacılık tarafında likit kalma tercihi ortaya çıktı. Biz kredi kanallarının açık kalmasını çok önemli buluyoruz. Kamu bankalarının kredi tarafındaki adımları etkili olmuştur. Çok hızlı ve kapsamlı hareket edilmiştir. Risklilik açısından bakınca büyük kısmının KGF destekli olduğunu söylemek lazım.
Biz aldığımız tedbirlerde likidite bakımından erişimi kolaylaştırmayı amaçladık. Bunlar birlikte değerlendirildiğinde kamu bankaları ve diğer bankalar açısından likidite konusunda sıkıntı gözükmüyor.
“Olumsuzluklara göre de senaryolarımız hazır!”
Biz senaryolarımızı yılın ikinci yarısından itibaren özellikle genele yaygın bir toparlanma öngörüyoruz. Salgın daha uzun sürerse, gerektiği sürece tüm tedbirleri almaya devam edebiliriz. Gerektiğinde, gerektiği kadar finansal sektöre destek sağlanacak.
Rezervler açısından herhangi bir sıkıntı olacağını düşünmüyoruz.
Beklenen enflasyonun referans alınmasını istiyoruz. Yılsonu enflasyon tahminimiz yüzde 7,4, buna paralel olarak makul bir reel faiz noktasında olduğumuzu söylemek istiyorum. Dünyada reel faizler aşağı gelmiş bulunuyor. Uygun bir seviyede olduğumuzu düşünüyoruz. Enflasyondaki düşüşün kalıcı olması için para politikasındaki duruşumuzu sürdüreceğiz.
Son dönemdeki gelişmeler fonlanma ihtiyacını ciddi şekilde artırdı. Likidite ihtiyacını daha kalıcı azaltmak amacıyla tahvil alımı öne çıkıyor. Onu değerlendirmek daha uygun olarak görünüyor.
Parasal genişlemenin enflasyonist etkisi olur mu? Bizim attığımız adımlar ölçülü, öngörülebilir adımlar. Enflasyon açısından kayda değer negatif bir etki yaratmasını beklemiyoruz.
“Yılın ikinci yarısından itibaren kademeli bir toparlanma süreci öngörüyoruz”
İkinci çeyrekte çıktı açığının genişlediğini görüyoruz.
Biz yılın ikinci yarısından itibaren özellikle iç talepten başlayarak bir kademeli toparlanma sürecine gireceğimizi öngörüyoruz. Ancak Türkiye’deki normalleşme ve toparlanma dışında, ticaret ortağımız olan ülkelerdeki toparlanma da önemli. Yıl genelinde güvenin nasıl seyredeceğinde, petrol üreticisi ülkeler ve ticaret ortağımız olan diğer ülkelerin nasıl gelişeceği önemli olacak.”