Yaza hazırlanan sektör, yüksek vergilerden şikayetçi
Gazozuna oynadığımız maçlardan, bugün dev bir sektör doğdu. 2007 yılında 3 milyar litre üretim yapan gazlı içecek sektörü, 2 milyar YTL’lik dev bir pazar oldu.
Yaklaşık 20.000 kişiye doğrudan istihdam sağlayan meşrubat sektörü, pazara yeni girenler ve irili-ufaklı üretim yapan birçok işletme olmasına rağmen Coca Cola, Cola Turka, Pepsi ve Uludağ markalarının öncülüğünde yoluna devam ediyor. Pazarı sürükleyen bu dört firmanın oluşturduğu MEDER (Meşrubatçılar Derneği) ise sektörün çatı kuruluşu. 1994 yılında kurulan MEDER, üye firmalarının pazar payları dikkate alındığında gazlı içecekler sektörünün neredeyse %95’ini temsil ediyor. MEDER, sektörün gelişmesi için yoğun bir tempoyla çalışıyor. Sektöre yönelik çalışmalarında ve özellikle yasal mevzuatlar konusunda, kurucu üye oldukları Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) ile birlikte çalışan MEDER, Avrupa Alkolsüz İçecek Üretici Dernekleri Birliği (UNESDA) ve Uluslararası Alkolsüz İçecek Üretici Dernekleri Konfederasyonu’nun da (CISDA) üyesi aynı zamanda.
6 Mart’ta gerçekleştirilen MEDER Olağan Genel Kurulu’nda, başkanlığa Della Gıda’dan (Cola Turka) Haldun Erkli seçildi. Yeni başkan, ayağının tozuyla Gıdahattı’na yaptığı ilk açıklamada, sektörün sağlıklı bir büyüme trendinde olmasına rağmen, gelişiminin önünde, ÖTV gibi bir engelin olduğunu belirtti.
TGDF ve üye derneklerinin özverili çalışmaları sonucunda gazlı içeceklerde de KDV’nin %8’e düşmesi, sektörü bir nebze olsun rahatlattı. Ancak, halen sektörden %25 gibi yüksek bir oranda ÖTV alınması maliyetlere, dolayısıyla da satış fiyatlarına yansıyan en büyük problem olarak ortada duruyor. Maliyetlere %35 oranında bir yük getiren bu durum, daha az yatırım, daha az istihdam ve daha az vergi olarak devlete dönerken, pahalı bir keyif seçeneği olarak tüketiciye dönüyor.
İstikrarlı bir şekilde büyüyor
Meşrubat sektörü her yıl istikrarlı bir şekilde büyümesine devam ediyor. 2007 yılında, 2006 ile karşılaştırıldığında %10 büyüme yakalayan sektör, üretimini de 3 milyar litreye çıkardı. 2007 yılında alkolsüz içecek sektörü, 12.8 milyar YTL’lik bir büyüklüğe ulaştı. Tüm alkolsüz içecek sektöründeki satışların, yaklaşık %22’sini oluşturan gazlı içecekler sektöründe ise hakim olan kolalı içecekler. Kolalı içecekler %64 Pazar payıyla bu alandaki en önemli oyuncu durumunda. Kolalı içecekleri %22 ile meyveli gazozlar, %12 ile sade gazoz ve %2 ile diyet kola içecekler takip ediyor. Diyet kola segmenti, 2007 yılı kolalı içecekler kategorisinde %21 oranında büyüme gösterdi.
Türkiye’de kişi başına yıllık gazlı içecek tüketimi 170 şişeyi buluyor. Meşrubat sektöründe pazarın toplam ciro büyüklüğü 2 milyar YTL’yi aştı. Bunun 1.35 milyar YTL’lik kısmını ise kolalı içecekler oluşturuyor. AC Nielsen verilerine göre, Türkiye’de yıllık kişi başına gazlı içecek tüketimi 41 litreye ulaştı. Bu miktarın içerisinde kolalı içecekler tüketimi ise yıllık 30 litreyi buldu.
İhracat potansiyeli yüksek
Türk içecek sektörünün geldiği nokta itibariyle, Türkiye’den dünyaya gazlı ve kolalı içecekler, maden suyu ve meyve suyu ihracatı yapılıyor. Türk içecek sanayi adını tüm dünyada duyurmaya başlıyor. Yurtdışına yatırım yapan olduğu gibi, bölgemizde yer alan ülkelerdeki operasyonlarını Türkiye merkezli yürüten şirketler de var. Yeni yatırımlar ve fabrikalar için planlar yapılırken, yeni ürünler de piyasadaki yerini alıyor.
Altyapı ve teknoloji açısından bölge ülkelerinden çok ilerde olan Türk meşrubat sektörünün, bu özelliğiyle komşu ülkelere ihracat potansiyeli çok yüksek. Ancak sektörün şeker, enerji gibi ana maliyetleri yüksek. İhracata dönük nakliye masrafları da toplam maliyet unsurları içerisinde önemli yer tutuyor.
Sektörün en büyük girdisi ve ana hammaddesi ise şeker. İster gazoz isterse kolalı içecekler olsun, üretimlerinde temel hammaddelerden biri olarak şeker kullanıyor. Sektör, üretiminde hem sakkaroz kökenli şeker (pancar şekeri), hem de fruktoz (Nişasta Bazlı Şeker) kullanabiliyor. Ancak her ikisi de sorunlarla dolu.
Sakkaroz kökenli şeker, pancardan elde ediliyor. Kamunun elinde olan şeker üretimi, dünya fiyatlarından daha pahalıya maloluyor. Durum böyle olunca da sanayiciye dünya fiyatlarının çok üzerinde sunuluyor. İhracatçıya verilen C kotası dahilindeki indirimli şeker ise ihracat döneminin sonuna bırakıldığı için, ister istemez finansman maliyeti doğuruyor. Yine, şekerin üründe kullanılabilecek hale gelene kadar geçirdiği tüm aşamalar da ek bir maliyet unsuru olmaya devam ediyor. Nişasta bazlı şekere gelince; üretilen fruktozun neredeyse tamamına yakınını tüketen gazlı içecekler sektörü, burada da kota problemi ile karşı karşıya kalmakta. Son yapılan %35’lik artırımın da yeterli olmadığı görüşündeler.
Tüm bu sıkıntılar, sektörün ihracat ayağını iyice sekteye uğratıyor. Pahalı olan bu iki maliyet unsuruna nakliye de eklendi mi, ihracatta söz sahibi olmamız gereken bölgemizde istediğimiz potansiyeli yakalayamıyoruz.
Gazozhanelerden günümüze meşrubat
Bugün milyonlarca insanın tükettiği meşrubatın ve kolalı içeceklerin bu topraklardaki öyküsü, Sultan 2. Abdülhamit döneminde başlıyor. Meşrubatın ilk üretim tarihi ile ilgili kesin bir bilgi olmamakla beraber, 1890’lı yıllara kadar giden bir geçmişi var ülkemizde. O dönemde bazı gayrimüslimlerin İstanbul’da gazozhane, yani meşrubat imalathanesi işlettikleri biliniyor. Daha sonraları İstanbul’da Kocataş Memba Suyu tesisinde Cool Kola Koka ismiyle ilk Türk meşrubatının üretildiği ve o sıralarda Türkiye’de karamel üretim teknolojisi bilinmediğinden içenlerin dudaklarında iz bıraktığı biliniyor. Gazlı içecek üretiminde batı teknolojisinin bu dönemde kullanılmaya başlandığı da yazılanlar arasında.
Genç Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk gazoz üretimi ise 1930’lu yıllara rastlıyor. 1930 yılında Uludağ Gazozları’nın kurucusu Mehmet Hakkı Bey, Nilüfer Gazoz Fabrikasını kuruyor. Esans, limon tuzu, ithal şişe ve karbonik asit ve meşrubat makineleri satan bir işyerinden, karpuz kazan tabir edilen saturatör ile iki adet el trajı (şişe doldurma kapama makinası) alınarak üretime başlanıyor. O yıllarda gazoz üretimi ilkel yöntemlerle yapılıyor. Öyle ki, şeker şurubu, filtre olarak kullanılan bir keçe torbaya maşrapa ile dökülmekte, sonrada bir cezve ile şişelere tek tek konulmaktadır. Şurubun eritildiği kazan ise eski bir İngiliz küvetidir. İçine şurup konmuş şişeler de el trajlarında doldurulmakta ve kapatılmaktadır. Uludağ, sonraları Nur Kola ve Fruti markalarıyla kolalı ve portakal aromalı gazlı içecek de üretir. Yine o yıllarda dağıtım, at arabalarıyla yapılmaktadır.
Uludağ, bugün 78 yıllık bir marka olarak, pazarın önemli bir oyuncusu olmaya devam ediyor. Yıllık 100 milyon litreye ulaşan üretiminin, önemli bir kısmını 18 ülkeye ihraç ediyor. Sekiz ana ürün grubu bulunan Uludağ, gazozda yüzde 20, meyveli gazozda yüzde 6 pazar payına sahip.
İki dünya oyuncusu pazarda
1964 Ağustos’unda Fruko Tamek’le birlikte piyasaya giren Pepsi Cola’yı, iki ay sonra Coca Cola takip eder ve bu iki dünya markası Türk pazarındaki yerlerini alırlar. 1964 yılında Pepsi’yi Türkiye’ye getiren Tamek Holding’in Fruko Tamek tesisleri, o dönemde Türkiye’nin en modern tesisleridir. Bugün tüm Pepsi operasyonlarını Pepsi Bottling Group (PBG) çatısı altında toplayan şirket, 2002 yılında Sipahioğlu ailesinden Fruko’yu satın alır. Bu satınalma PBG’nin o dönemdeki dünya cirosuna %4 oranında artış getirir. 2007 yılı itibariyle Pepsi’nin dünya çapındaki cirosu, %7 artarak 13,6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Şirketin 2007 yılı net geliri de 532 milyon dolar oldu. PBG’nin bu büyümesinde en büyük katkıyı Rusya pazarı sağladı.
Meşrubat pazarının diğer bir önemli oyuncusu olan Coca Cola ise Türkiye’deki faaliyetlerine, Has Grubu’na ait İMSA’ya şişeleme ve dağıtım için franchise vererek başlar. İlk başlarda İstanbul için verilen franchise, 1968’de Adana, 1971’de Bursa ile devam eder. Bu yıllarda İzmirli Özgörkey grubu ile de çalışmaya başlayan gruba, 1996 yılında Anadolu Grubu ortak olur. 2002 yılında şirket tüm operasyonlarını Coca Cola İçecek A.Ş. (CCIAŞ) adı altında toplar. Bugün Türkiye dahil 9 ülkede 170 milyon kişiye ürün sunan CCİ, hizmet verdiği bu ülkelerde 6 adedi Türkiye’de olmak üzere toplam 12 üretim tesisinde 4.882 kişiye istihdam sağlamaktadır. Yine CCİ, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 9 ülkede 400.000 dağıtım noktasına ulaşmaktadır. 2007 yılında, CCİ’nin, satış gelirleri %15’lik bir büyüme ile 1.600 milyon YTL’ye erişti. AC Nielsen verilerine göre CCİ, 2007 yılında gazlı içecekler sektöründe %66,3’lük payla lider konumunda bulunuyor.
Muhtar Kent dönemi
Dünya pazarında bizim açımızdan sevindirici bir gelişme de, 70 milyar dolarla dünyanın en değerli markası ve en büyük alkolsüz içecek şirketi olan Coca Cola’nın CEO’luk görevine bir Türk’ün gelecek olması. Halen şirketin İcradan Sorumlu Başkanı olarak Coca Cola’nın dünya çapındaki ikinci ismi olan Muhtar Kent, 1 Temmuz 2008’den itibaren şirketin CEO ’su olacak. Muhtar Kent, Coca Cola’nın başkanlık görevini ise 2009’da devralacak. 1999-2005 yılları arasında Anadolu Holding’in Efes İçecek Grubu’nda başkanlık görevini üstlenen Kent, Coca Cola’ya 2005 yılı mayıs ayında Kuzey Asya, Avrasya ve Ortadoğu Grup Başkanı olarak geri döndü. Kent, 2006 yılı Kasım ayından bu yana İcradan Sorumlu Başkan olarak görev yapıyor.
Pazarı büyüttüler
2003 yılında meşrubat pazarına tanıdık bir grup olan Ülker girdi. Yine bildik, tanıdık bir isim olan Çamlıca Gazozlarını satın alan ve Cola Turka markasıyla kolalı içecekler de üretmeye başlayan Ülker, böylece gazlı içecek sektöründeki yerini almış oldu. Cola Turka’nın pazara girmesi, sektörün hem toplam üretim, hem de toplam ciro bakımından büyümesine neden oldu. Rekabetin iyice kızışmasına neden olan Cola Turka’nın pazara girişinden bugüne kadar kola pazarında yaklaşık 600 milyon litrelik bir üretim artışı yaşandı. Cola Turka ve Cola Turka Light ürünlerini Türkiye’de ilk defa 250 ml ince kutu ambalajda piyasaya sunan Ülker, bugün 5 yıl gibi kısa bir süre sonunda, ürünlerini 16 ülkeye ihraç eden ve kolalı içecek pazarından %13 pay alan bir marka oldu.