Küresel Ağız Tadı…
Küresel iddialar küresel stratejilerle oluşuyor. Bu talepler içinde arzımızın ne olduğunu bir kere daha düşünmekte fayda var. Ağzımızın tadından bahsederken, dünyanın ağız tadına bir sunumda bulunmakta fayda var.
Bir gazeteci arkadaşım daha yeni Malezya’daki turizm fuarına katıldı. Gezinin nasıl geçtiğini sordum; “Aç kaldım” dedi. Görmeyi çok istediği bir ülke ile ilgili ilk izlenimi bu.
Benzeri bir durum benim de başıma geldi. Tayvan’a bir haftalık bir program yaptım. İlk üç gün tam bir yemek sınavı yaşadım. Mc Donald’s’a gidip fish burger ile idare etmek zorunda kaldım. Sonunda orada evlenip yerleşmiş bir Türk ile karşılaştık. Bizi Budist Rahiplerinin devam ettiği bir restorana götürdü. İtalyan mutfağını andıran vejetaryen yemeklerle kendimize ziyafet çektik. Aslında Budistler için Anadolu mutfağından yüzlerce listelik mönü hazırlanabilir. Akdeniz mutfağı tam da onlar için.
Bu arkadaşımız bize yaşadığı bir olayı da anlattı. Türkiye’den zeytin, zeytinyağı, fındık, incir, kayısı, kuru yemiş getirmiş. Bir konteynerlik numuneyi bir türlü satamamış. Sonra Budist Rahipler aklına gelmiş. Onlara bir tanıtım gecesi düzenlemiş. Budist rahipler, vejetaryen bir yemek düzenine sahip. Onlara, doğru beslenmede ve vücudun ihtiyaçlarında zeytin, fındık, incir vs. Türkiye’nin geleneksel ürünlerinin ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu anlatmış. Numuneler sunmuş. Rahiplerin vücutlarının dinginliği için bu ürünlerin ne kadar önemli olduğunu görünce, o akşam 5 konteynır sipariş vermişler. Yani hedef kitle, dünyanın öbür tarafında da olsa; doğru bir sunum ile müşteri bulmak pekâlâ başarılı olabilir.
Dünyanın her yerinde ağız tadımıza ait bir yer bulabilmek niye önemli? 1 milyar insan her yıl dünyayı dolaşıyor. Uluslararası uçuşların yüzde 51’i Avrupa üzerinde gerçekleşiyor. Ancak en fazla gelişen uçuş alanları Asya ve Afrika’da gerçekleşiyor. Yine dünyada en fazla büyüyen sektörlerin başında gıda perakendeciliği geliyor.
İşte birkaç önemli sektörel bilgi: Japonlar 10 yılda dünyanın farklı yerlerinde 5 bin Teppanyaki restoranı açılacağını öngörüyorlar. Bizim saç kavurmamız ile ocak başının bir karışımı olan bir tarzdır. Ne yediğini, ustanın nasıl yaptığını görme şansı sunuyor. Yemeğin yanı sıra bir şov izleme imkânınız da oluyor. Suşi restoranlarından sonra Teppanyakiler de Japon tedarik zincirlerinin oluşmasına sebep olacaktır.
Türkiye’nin gıda perakendeciliğindeki en büyüğü Ata Grubu’dur. Tab Gıda, Burger King, Arbys, Sbarro, Popeyes markaları ile 500’ü aşkın mağazayı yönetmektedir. Grup bu yıl, bu markaların Asya master franchaising’ini aldı. Bunun anlamı, gelişen pazarlarda binlerce mağaza kurmak için dev bir potansiyel kazandı. Tab Gıda, önümüzdeki dönemde kendisinden en çok bahsettirecek gıda perakendecilerinden biridir. Sadece onlar mı? Türkiye’de Ferit Şahenk fırtınaları esiyor. Neredeyse yemek yediği her restoranı satın alacak bir hava estiriyor. Etiler’de mütevazı bir et restoranı olan Nusr-et’i almakla başlayan süreç, küresel gıda zinciri olmak için yeni adımlarla sürüyor.
Doors Grubu, Türkiye’nin restoran zinciri oluşturmada en başarılı gruplarından biridir. 1993 yılında Da Mario ile yeme-içme ve eğlence sektörüne kapılarını açtı. Farklı konseptlerde yarattığı Vogue, Anjelique, Kitchenette, Gina, Ajia, Zuma, Mama, Carlotta, Poupon, Ca’d’oro, Gigi, Foodist Catering, Tom Aikens Restaurant, Tom’s Kitchen, Tom’s Deli, Raika, Wanna Pop gibi 20 marka ile Türkiye’de sektörünün lideri olan grup, bugün Türkiye, İngiltere, Rusya ve Azerbaycan’da 40 lokasyonda, yılda 3,5 milyon kişiye hizmet veriyor.
Doğuş Grubu’nun bir iştiraki olarak Mart 2012’de kurulan D.ream ile yeme-içme sektörünün lider firması İstanbul Doors Grubu arasında ortaklık anlaşması imzalandı.
Ortaklık anlaşması ile birlikte D.ream, İstanbul Doors Grubu ortaklarından International Restaurant Group’un hisselerinin tamamı ve kurucu ortakların hisselerinin bir kısmını alarak şirketin yüzde 74,25’lik hissesine sahip oldu.
Doğuş’un bünyesinde Nusr-et Steakhouse, Kiva, Armani Ristorante, Kahve Dünyası ve Go Mongo markaları bulunuyor.
Geçenlerde bir haber, yeme içme alanında yeni bir dalganın oluşmasına sebep oldu. Kendi alanında Türkiye’de en eski zincirlerden olan Pizza Hut ve KFC el değiştiriyordu. Türkiye’ye Mustafa Süzer tarafından getirilen markaları, sektörün dinamik gruplarından Ali Sabancı’nın Esas Holding’i almaya karar verdi. İşin ilginç yanı, her iki markanın Amerika’daki merkezleri Türkiye’ye gelmek istediklerini ve satış anlaşmasına itiraz ettiklerini açıkladılar.
Dünyanın en cazip gelişme bölgesinde, en cazip sektörde bizzat olmak istiyorlar. Bakalım önümüzdeki günler neyi gösterecek? Yukarıdaki haberlere ve markalara baktığımızda bir kere daha küresel ağız tadının veya midenin nasıl bir rekabet alanı oluşturduğunu görüyoruz.
Gıda perakendeciliğinde kendimizi konumlandıracak bir stratejimiz var mı? Küresel mide konusunda bir konsept geliştiremezsek bir iddiamız da olamaz. Yemek tercihlerimizin uyuşmaması sadece Uzakdoğu’ya ait bir durum değil. Avrupa’da, Amerika’da hatta komşu ülkelerde de benzeri durumlar yaşayabiliyoruz.
Londra’da Kahve Dünyası ilk mağazasını açtı. Pelit Pastaneleri ve Zamane Kahvesi de başta Londra olmak üzere yurtdışında atağa geçiyor.
Aslında Türkiye’nin küresel oyuncularının, en önemli Türk markalarının başında THY geliyor. Küresel hamleler yapıyor ve iddialı projelere imza atıyor. Dünyada en fazla ülkeye uçan havayolu şirketi, bu yıl 46 yeni noktaya daha uçmaya hazırlanıyor.
THY’nin en büyük başarıları yemek servisi olarak gösteriliyor. Peki, bu başarının altında ne var? THY, 14 ayrı mutfak hizmeti sunuyor. Eğer küresel bir iddianız varsa, bütün dünya insanların ağız tadına uygun servis vermek zorundasınız.
Bilinmesi gerekenler:
Hint tipi vejetaryen: Hayvansal protein içermeyen baharatlı yemekler.
Diabetik yemek: Kan şekeri düzeyini belli seviyede tutmak zorunda olan yolcular için hazırlanan yemek.
Glutensiz yemek: Tahıl proteinine alerjik olan yolcular için buğday, çavdar, yulaf, arpa kullanılmadan yapılan yemek.
Kosher Yemeği: Musevi kuralları içinde hazırlanan yemek.
Düşük kalorili yemek: Düşük yağlı, yüksek proteinli ve şeker içeriği bakımından düşük seviyede olan yiyeceklerden oluşan yemek çeşididir.
Helal yemek: İslami kurallara göre hazırlanan, alkol kullanılmayan yemek
Az laktozlu yemek: Süt proteinine alarjisi olanlar tarafından tercih edilen özel yemek mönüsüdür.
Çiğ sebze- meyve yemeği: Bu tarz bir mönü de son yıllarda tercih edilmeye başlandı.
Deniz ürünleri yemeği: Sadece deniz ürünleri içeren yemek çeşidi.
Vegan yemek: Tam vejeteryan olan bu mönüde süt, yoğurt, tereyağı da kullanılmamaktadır.
Bebekler için, sindirimi kolay ürünler, hastalar için de ayrı ayrı mönüler olmalıdır.