Türkiye ekonomisinin en önemli sektörünün sanayi olduğunu vurgulayan İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, özel sektörün omuzlarındaki yaklaşık 280 milyar dolarlık borcun dikkate alınması ve finansal istikrarı daha da bozacak siyasal istikrarsızlıktan kaçınılması gerektiğine dikkat çekti.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meslek Komiteleri (MESKOM) Ortak toplantısı, 11 Eylül 2015 günü Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin katılımıyla gerçekleşti. İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay’ın ve İSO Meclis Başkan Yardımcısı İsmail Gülle’nin birlikte yönettiği toplantıda Bakan Zeybekci 10 meslek grubu tarafından aktarılan sanayicinin en güncel ve ivedilikle çözülmesi beklenen sorunlarını dinledi.
Toplantının açılış konuşmasında ülkemizin zor günlerden geçtiğini ve yaşanan terör olaylarının Türkiye’nin enerjisini emdiğini söyleyen İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay, 7 Haziran seçimlerinin ardından Türkiye’nin yeni bir seçime hazırlandığını hatırlatarak; sanayi üretiminin temposunun yavaşladığını buna karşılık 3,8’lik bir büyüme yaşandığını ifade etti. Dolardaki çıkışa dikkat çeken Okyay, “Ülkemizin durumu itibarıyla uzun vadeli plan yapma lüksünü kaybetme riskiyle karşı karşıyayız. Türkiye’nin yeni yatırım hikayesi oluşturması her zamankinden daha elzem bir hale geldi. Türkiye bu yeni yatırım hamlesiyle mutlaka kazanımlarını gerçekleştirmek zorundadır.” şeklinde konuştu.
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan da Türkiye’nin barış ve huzurunu bozmaya yönelik kışkırtıcı hamlelere tanıklık edilen bir dönemden geçildiğine dikkat çekerek, “Tüm şehitlerimizi Allah’tan rahmetle anıyoruz. Yaşadığımız terör saldırıları ve tahriklerin amacına ulaşamayacağına inanıyoruz. Bir tek evladımızın dahi canı söz konusu olduğunda ekonomi dahil her şey tabii ki geri planda kalır. En önemlisi vatandaşlarımızın can güvenliğidir. Kamu düzenini sağlamaya çalışırken toplumsal bağlarımızı zayıflatacak tutum ve davranışlardan kaçınılmalıdır. Bu kritik süreçte, demokrasiye olan inancımızı kaybetmeden, birbirimizi ötekileştirmek yerine anlamaya çalışarak toplumsal barış ve bütünlüğümüzü korumaya her zamankinden daha fazla gayret etmeliyiz” dedi.
Türkiye küresel dalgalanmalarda etkilenen ilk üç ülkeden biri
Türkiye ekonomisinin en önemli sektörünün sanayi olduğunu vurgulayan Bahçıvan, özel sektörün omuzlarındaki yaklaşık 280 milyar dolarlık borcun dikkate alınması ve finansal istikrarı daha da bozacak siyasal istikrarsızlıktan kaçınılması gerektiğine dikkat çekti. Bahçıvan, şunları söyledi:
“Türkiye’de reel sektörün borçlarının yarıya yakını yabancı para cinsindendir. Türkiye, reel sektörün sahip olduğu bu risk nedeniyle Meksika ve Endonezya ile birlikte küresel finans piyasalarındaki dalgalanmalardan en çok etkilenen üç ülkeden birisi. Bu noktada çok önemli bir işbirliğine ihtiyacımız var. Reel sektörü temsil eden bizler ile bankacılık kesimi aynı gemide olduğunu unutmayarak bu zorlu süreci el birliğiyle yönetme başarısını göstermelidir. Bu başarıyı göstermek zorundayız. Zira reel sektörün borç ödemede yaşayacağı zorluklar bankacılık sistemini de doğrudan etkileyecektir.”
Bu yılın başından itibaren ihracatta yaşanan daralmaya da dikkat çeken Bahçıvan, Türkiye’nin 2023 yılı için belirlenen 500 milyar dolarlık ihracat hedefinin böyle giderse yakalanamayacağını vurguladı.
TTIP’den en çok Türkiye etkilenecek
ABD ile AB arasında gerçekleşecek olan ve dünyanın en büyük ve kapsamlı serbest ticaret alanını oluşturacak olan “Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı”ndan (TTIP) Gümrük Birliği nedeniyle en çok Türkiye’nin etkileneceğini vurgulayan Bahçıvan, şunları söyledi:
“TTIP dünya ekonomisinin yüzde 40’ını, dünya ticaretinin ise 3’te 1’ini oluşturan iki ekonomi arasında, mal ve hizmet ticaretinin artırılmasının yanı sıra, standartların uyumlaştırılması, yatırım ve ticaretin önündeki engellerin kaldırılması gibi düzenlemelerin yapılmasını da hedefliyor. Gümrük Birliği’nin, Serbest Ticaret Antlaşmaları’nın olumsuz etkisini bertaraf edecek şekilde modernleştirilerek kapsamının değişen ticari koşullara uygun olarak genişletilmesine odaklanmalıyız.”
“Sadece kura bakarak karar vermek Türkiye’ye haksızlıktır.”
Türkiye’nin geçmişte pek çok fırsatı ıskaladığını ve bunlardan ders çıkarılması gerektiğini ifade eden Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ise Türkiye’nin ihraç ettiği malların kilosunun değerinin ortalama 1.66 dolar olduğunu, buna karşın bu oranın Güney Kore’de 3 dolar, Almanya ve Japonya’da 4 dolar olduğunu anlattı. Türkiye’nin de bu seviyeye ulaşabilmek için AR-GE’ye kaynak ayırmak zorunda olduğunun altını çizen Bakan Zeybekci, 2002’de yüzde yarımın altında olan AR-GE harcamalarının GSYH oranının bugün yüzde 0,95’e geldiğini ancak dünyada bu oranın yüzde 3-4 seviyesinde olduğunu açıkladı.
Türkiye’yi hedeflerine ulaştırabilecek tek kurumun özel sektör olduğunu ifade eden Zeybekci konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İkinci çeyrek büyümesi 3,8 olarak geldi. Bu rakam yerinde saymak bile değil, geri gitmektir. Türkiye en az yüzde 5 büyümek zorundadır. Türkiye cari açığını son 2 yıl içinde yüzde 40 iyileştirme sağladı. Türkiye’de kamu borçlarının GSYH’ye oranı 28 AB üyesinin 25’inden daha iyi, ihracatta yavaşlamaya rağmen ihracatın ithalatı karşılama oranında rekora gidiyoruz. Türkiye’deki bankalara baktığımızda sermaye yeterlilik oranları dünya ortalamasının iki katı. Türkiye’nin kamu bütçesi dünyanın en iyi durumda olanlarından biri. Bu tabloda sadece kura bakarak karar vermek Türkiye’ye haksızlıktır.”
“Et sektörü DİR kapsamına alınmalı”
MESKOM toplantısında 10 Meslek Komitesi temsilcisi de söz alarak komiteleri adına yaşadıkları sorunları dile getirdi ve çözüm beklentilerini aktardılar.
Gıda Ürünleri İmalatı konusunda sunum yapan Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı’nda İSO Meclis Üyesi Hüseyin Bozdağ, “Et fiyatlarında yaşanan artışın önüne geçmek için canlı hayvan ve et ithalatı, yerli üreticileri koruyacak makul fon uygulanması şartıyla süresiz olarak serbest hale getirilmelidir. Halihazırda et ithalatına verilen izinler özel sektör şirketlerine de verilmelidir. İhracatı artırmak adına et sektörü de Dahilde İşleme Rejimi kapsamına alınmalıdır” dedi.
Pirinç fiyatlarında yaşanan artışlarının hazır yemek sektöründeki üretim maliyetlerini yükselttiğini kaydeden Bozdağ, bu kapsamda sektörün durumdan olumsuz etkilenmemesi için pirinç ithalatındaki gümrük vergisi düşürülmesi gerektiğini dile getirdi.