Piyasaları şoka uğratan son haber Çin’den geldi. İki gün art arda gelen devalüasyonlar, Yuan’ın özellikle Euro ve dolar karşısındaki değer kaybı, Avrupalı ihracatçıların olduğu kadar Türk ihracatçıların da gözünü korkuttu. Diğer yanda, son olarak ambargo kapsamına 7 ülkeyi dahil edeceği haberlerine karşın Rusya, gıda ihracatçılarımız için deyim yerindeyse ‘yalan rüzgarı’ olmaya devam ediyor.
Yılın ilk yarısında ihracatta yaşanan kan kaybına ve uluslararası pazarlardaki tüm sıkıntılara rağmen, dış ticaret fazlası veren gıda ve içecek sektörü yine cari açığın ilacı olmaya devam etti. Ancak muhtemelen herkes içinden şu soruyu soruyor: “Nereye kadar?” İşte bu sorunun cevabı belli değil.
İhracat pazarlarındaki sıkıntılara ek olarak, seçimlerin üzerinden iki aydan fazla bir zaman geçmesine karşın, hükümet arayışlarında bir sonuca varılamamış olması da yurt içindeki genel belirsizliği arttırıyor. Biz de bu sayımızda, özellikle sektörümüzün nirengi noktalarına dokunmaya gayret ettik ki tüm belirsizliklerine karşın önümüzdeki yeni döneme sektör adına bir ışık tutmuş olabilelim. Bu noktalardan birini, son ayların tartışma konusu olan ve gündemden bir süre daha düşmeyeceği belli olan kırmızı et konusu oluşturuyor. Zeytinyağı da son dönem gündeminin önemli başlıklarından biri oldu. Haberimizde oldukça geniş bir perspektif çizmeye çalıştık, UZZK Başkanı’nı dinledik; Bitkisel Üretim Genel Müdürü Mevlüt Gümüş ile konuştuk. İlgiyle okuyacağınız bir dosya hazırladık.
Son iki ayda yayınlanan ve birbiri ardına gelen strateji belgeleri ve eylem planları da radarımızdaydı. Bunlardan biyoteknoloji ve coğrafi işaretler konusunu ayrıntılı olarak masaya yatırdık. Bu iki alanda daha fazla, daha etkin, fayda sağlayan neler yapılabileceği konusunda ayrıntılara girdik.
Bu sayı kapağımıza helal gıda sertifikalarını taşıdık. “Yediğimiz, içtiğimiz helal olsun ama kime ve neye göre?” dedik. 10 yıldır hukuki altyapının oluşturulamadığı bu alan, denetim ve düzenleyici mekanizmaların eksikliği yüzünden tam bir rant kapısına dönüşmüş durumda. Gıda üreticilerimiz ve ihracatçılarımız zor durumda; “hangi ülke hangi helal sertifikasını istiyor, hangi ülke hangi sertifikayı kabul etmiyor, vesaire vesaire…” bunun gibi daha pek çok sorunun içerisinde boğulmuş durumdalar. Bu nedenle birçok ürünün ihracatında problem çıkıyor hatta ihraç bile edemiyoruz. Sadece ihracat mı? Yurt içinde de birçok problem yaşanıyor. Herkesin ayrı telden çaldığı helal sertifikasyon işini masaya yatırdık. Umarız bu alandaki çalışmalar hızlanır ve bu iş yasal bir statüye ve TÜRKAK akreditasyonu gibi güvenilir temellere kavuşturulur.
Tüm gelişmeler bunlarla sınırlı değil tabii… Dolu dolu okuyacağınız daha pek çok haberimiz var. Bu sayımızda da yine dopdolu bir içerikle karşınızdayız ve hep öyle olmaya da devam edeceğiz.
Esen kalın…