Deniz Ürünleri Sanayicileri Derneği (DESAD) Yönetim Kurulu Başkanı Niyazi Önen, Türkiye’de su ürünleri üretimin yeterli ancak tüketimin istenen düzeyde olmadığını kaydetti. Deniz ürünlerinin tercih edilmemesinde perakende satıcıların önemli bir rolü olduğunu dile getiren Önen, fiyatların satın alabilir seviyeye inmesi gerektiğini vurguladı.
DESAD tarafından 6 Aralık’ta İstanbul Üniversitesi Baltalimanı Sosyal Tesislerinde düzenlenen “Ülkemizde Neden Az Balık Tüketiliyor?” başlıklı panelde konuşan Niyazi Önen, insanımızın sağlıklı beslenmesinde ve yüksek proteinli ürünlerin tüketiminin arttırılmasında DESAD’ın çok önemli bir işlevinin olduğunu belirterek; ”Merdiven altı ve vergi dışı üretimin” pazarın önemli sorunları olduğunu ifade etti.
Derneğin oluşumunda su ürünleri üretiminin ve tüketiminin arttırılmasına öncelik verdiklerini belirten Önen, bu alanda faaliyet gösteren sanayicilerin daha iyi örgütlenmesi gerektiğini söyledi. Önen, sektörün tüm bileşenleri olarak aynı gemide olduklarını, Türkiye’de su ürünleri üretimin yeterli ancak tüketimin istenen düzeyde olmadığını kaydetti.
Osman Arolat’ın moderatörlüğünü yaptığı Panelde konuşmacı olarak, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Dr. Durali Koçak, İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meriç Albay, Sağlıklı Beslenme ve Diyet Uzmanı Taylan Kümeli, DESAD Yönetim Kurulu üyeleri, Caner Tunaman, Metin Yalçınkaya ve Recep Ordu yer aldı.
Kişi başına su ürünleri tüketimi 5-6 kg
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Durali Koçak da konuşmasında Türkiye’de kişi başına su ürünü tüketiminin yıllık 5-6 kilogram olduğunu belirtti.
Yakın gelecekte dünya nüfusunun artışına bağlı olarak besin ihtiyacının artacağını söyleyen Koçak, kırmızı et üretiminin hızla azalacağına, açığın tavuk ve balıkla giderilmeye çalışılacağına vurgu yaptı. Geçmişte vatandaşların deniz ürünü tüketimi konusunda çok bilinçli olmadığını bildiren Koçak, toplumun beslenme alışkanlığının, deniz ürünleri tüketiminin azlığında temel etken olduğunu, alışkanlıkların değişmesi için kuşakların değişmesi gerektiğini vurguladı. Koçak, toplumda eğitim ve refah seviyesinin artmasına paralel olarak deniz ürünlerinin daha çok tercih edildiğine işaret ederek, ”Saklama ve ulaşım koşullarının yetersizliği, Anadolu’nun iç kesimlerinde balık tüketim alışkanlığının oluşmamasına neden oldu. Ancak günümüzde bu olumsuzluklar giderilerek minimuma indirildi” diye konuştu. Durali Koçak, ”Türkiye’de kişi başı su ürünü tüketimi 5-6 kilogram, ancak moral bozmaya gerek yok. Dünyanın üçte ikisi su. Buralarda üretim yapılabilir. İlk giden bayrağı dikiyor, geç kalırsak üzülürüz” dedi.
Koçak, avcılıkta belli ürünlerin belli zaman dilimlerine ayrılmasının yanlış bir uygulama olduğunu savunarak, özellikle deniz ürünlerinin avlanması ve tüketilmesinin uzun sürelere yayılması gerektiğini ifade etti. Türkiye’de balıkçılığın gelişemediği yönündeki eleştirilere de değinen Koçak, balıkçılığın bilinenin aksine yeni bir alan olduğunu kaydetti. Koçak, ”Türkiye’de balıkçılığın gelişimi bir başarı hikayesidir. Sanayicisinden avcısına kadar herkese müteşekkiriz” dedi. Su Ürünleri Genel Müdürü Koçak, işlenmiş ürünler konusunda da toplumun büyük bir ön yargıya sahip olduğunu, bunların eğitimli kesim tarafından oluşturulmasından üzüntü duyduğunu anlatarak, yanlış reklamların sektörü baltaladığını söyledi. Kamu spotlarının halkın bilinçlendirilmesinde büyük bir fırsat olduğunu belirten Koçak, deniz ürünleri alanında faaliyet gösteren sanayicileri maddi getiri beklemeden kamu spotlarından yararlanmaya çağırdı.
İÜ Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meriç Albay ise Türkiye’nin coğrafi ve fiziki yapısı itibarıyla farklı deniz ürünlerinin yetişmesine imkan sağladığını anlattı.
AB ülkelerinde kişi başı yıllık deniz ürünü tüketiminin 27-28 kilogram, Portekiz’de ise bu rakamın 57 kilogram olduğunu aktaran Albay, bu rakamın Türkiye’de 5-6 kilogram civarında olduğunu dile getirdi. Albay, balık çiftliklerinin doğayı kirlettiği, yetişen balıkların insan sağlığına zararlı olduğu düşüncelerinin yanlış olduğunu, sanayicilerin bu duruma ”karşı duruş” sergilemediğini savundu.
Katma Değerli Ürünler üreten firmalar ayakta kaldı
DESAD Yönetim Kurulu Üyesi Recep Ordu ise katma değerli balık ürünleri ile ilgili şu bilgileri verdi:
“Global ekonomik krizin etkilerinden sonra, gıda sektöründeki birçok küçük ve orta çaplı işletme faaliyetine son vermek zorunda kalmıştır. Bu zorlu piyasa koşullarında varlığını devam ettirebilenler, kurumsal ve ekonomik altyapısı güçlü firmalar olmakla birlikte bu firmalar dahi zorlu rekabet ortamının getirdiği düşük kar marjı ve sıkı maliyet kontrolü gibi zorunluluklarla başa çıkmak zorunda kalmıştır. Bu şartlar altında; Uzun raf ömrüne sahip, katma değerli, kontrol edilebilir maliyetli işlenmiş su ürünü üretebilen firmalar, varlığını sürdürebilmiş ve balık tüketimini daha fazla arttırmışlardır.”
Sürdürülebilir Balıkçılık
Bir diğer Yönetim Kurulu Üyesi Metin Yalçınkaya da balıkçılığın sürdürülebilmesi ve artması için önemli faktörleri sıraladı. Yalçınkaya, “Sahil şehirlerinde arıtma sistemlerinin muhakkak kurulması evsel ve kanalizasyon atıklarının denizlerimize arıtılarak verilmesi, balık yetiştiriciliğinin teşvik edilmesi. balık üreme yerlerinin artması, tekne sayılarımızın önümüzdeki 10 yıl içerisinde % 50 , % 60 oranında azaltılması gerekir.” dedi.
Taylan Kümeli balığın faydalarını anlattı
Toplantıda, Sağlıklı Beslenme ve Diyet Uzmanı Taylan Kümeli, balığın insan sağlığına olan faydalarını anlattı. Kümeli, balık yerine tablet kullanımı düşüncesinin yanlış olduğunu vurgulayarak, kalp, şeker, tansiyon ve kanser hastalarının mutlaka balık tüketmesi gerektiğini söyledi. Balığın kızartılmadan diğer yollarla pişirilmesi gerektiğine dikkati çeken Kümeli, çocukların bilişsel ve görsel zeka gelişiminde deniz ürünlerinin önemli olduğunu, hiperaktif çocukların öğle öğünlerinde balık yemelerinin olumlu etkiler yaptığını kaydetti.
Gıdahattı.com/26.11.2012