Üç ay gibi bir süre içerisinde iyileşmeyen kronik yaralar erken teşhis edildiğinde basit yöntemlerle tedavi edilebiliyor. Ancak tedavi edilmezse uzuv kayıplarına hatta ölüme dahi yol açabiliyor.
Kronik yarası olan hastaların büyük çoğunluğunu şeker hastalığına bağlı ayak yaraları oluşturuyor. Bu yaralar özellikle açlık kan şekeri düzensizliği olan, ayak bakımını yapmayan, şeker hastalığına bağlı damar tıkanıklığı gelişmiş kişilerde meydana geliyor. Kronik yaralar erken dönemde fark edildiğinde basit medikal tedavilerle iyileştirilebiliyor. Ancak geç kalındığında uzuv kayıpları ve ölüm ile sonuçlanabiliyor.
Kronik yaraların tedavisi hakkında bilgi veren Türk Cerrahi Derneği 2. Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin dikkat edilmesi gerekenleri şöyle anlattı.
Kronik yaralar bağışıklık sistemini bozuyor!
Kronik yaralar, belirli bir zaman içinde iyileşmeyen ve genellikle tekrar etme eğiliminde olan yaralar. Bir yara üç ay gibi bir süre içerisinde iyileşmiyorsa kronik yara olarak adlandırılabilir. Kronik yara kapsamında diyabetik ayak yaraları, bası yaraları, venöz ülserler, iskemik ülserler, çeşitli vaskülitlere bağlı yaralar bulunur.
Yumuşak doku alanlarını kapsayan radyoterapi sonrası gelişen yumuşak doku yaraları ile bazı kemoterapi ilaçlarının ekstravazasyonu (sıvının bir damardan doku aralıklarına sızması veya boşalması hali) gibi nedenlerle de kronik yaralar gelişebilir. Kronik yaralar genellikle ileri yaş grubundaki, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, damar yetmezliği, beslenme problemi olan hasta gruplarında gözlenir.
Bu hasta grubunda yaralar, genellikle eşlik eden hastalıkları ile birlikte bağışıklık sisteminin işleyişinde bozukluklara yol açarak enfeksiyonlara ve ölümcül olabilecek tablolara zemin hazırlıyor.
Şeker hastalarının 4’te 1’i ayak ve bacak yaraları ile karşılaşıyor
Kronik yarası olan hastaların büyük çoğunluğunu şeker hastalığına bağlı ayak yaraları oluşturuyor. Özellikle açlık kan şekeri düzensizliği olan, ayak bakımını yapmayan, şeker hastalığına bağlı his kaybı oluşmuş ya da şeker hastalığına bağlı damar tıkanıklığı gelişmiş kişilerde meydana gelir.
Şeker hastalarının 4’te 1’i yaşamları boyu bir defa şeker hastalığına bağlı ayak ve bacak yaraları ile karşılaşıyor. Şeker hastaları için ayak bakımlarını yapmaları, kendi kendilerine ayak muayenelerini yapmaları, tırnaklarını düz şekilde kesmeleri, ayakları ile ilgili karşılaştıkları dermatolojik en ufak belirtide bir hekime başvurmaları, diyabetik ayak yarası oluşumunun önlenmesinde önem arz ediyor.
Şeker hastalarında meydana gelen bu çok küçük yaraların bile kısa sürede, farkedilmeden ilerleyebileceği, ayak veya bacakların kesilmesi hatta ölüm ile sonuçlanabileceği unutulmamalı.
Erken dönemde ilaçla tedavi edilebiliyor
Bacaklarda toplar damar yetmezliği olan hastalarda, toplar damar kanının yerçekiminin etkisi ile bacakların aşağı kısımlarında göllenmesi sonucunda oluşan yaralara “venöz ülser” deniyor. Bu ülserlerin kenarları düzensiz, kalınlaşmış ve iltihaplı olur. Daha çok ayak bileğinin kenarlarında ortaya çıkar. Venöz ülserler erken dönemde ilaçlar ile tedavi edilebilirken, derin ve gecikmiş ülserler kemik iltahabı ve kanserleşmeye neden olabiliyor. İlaç tedavisi şansı olmayan ülserler, lazer, köpük tedavisi, radyo frekans ablasyon yöntemleri ile tedavi edilebiliyor.
Bacaklardaki atar damarlarda ortaya çıkan yetmezliğe bağlı dokuların oksijen ve enerji ihtiyacının bozulması neticesinde dokuların işlevlerini yitirmesi ile oluşan ülserler de kronik yaralara örnek. Atar damar yetmezliğinin şiddeti ile paralel olarak kladikasyo intermitans (yürüyüş esnasında bacaklardaki ağrı nedeniyle durup dinlenme ihtiyacı duyulması), istirahatte oluşan bacak ağrısı ve ülserler meydana gelebilir. İstirahatte oluşan bacak ağrıları bu hastalar için önemli.
Hastaların tedavisinde, görüntüleme yöntemleri veya cerrahi yöntemlerle tıkalı olan damarların açılması işlemleri hayat kurtarıcı. Damarların açılamadığı durumlar ise etkilenmiş olan uzvun kesilmesi ile sonuçlanır.
Erken fark etmek uzuv kayıplarının olmasını önler!
Kronik yaralar erken dönemde fark edilirse basit medikal tedavilerle iyileştirilebiliyor. Ancak geç kalındığında uzuv kayıpları ve ölüme kadar gidebiliyor. Özellikle şeker hastalığı olan kişilerin bu tür yaralardan şüphelenmeleri halinde bile hekime başvurulmaları son derece önemli.