Bilim insanları, intihar etme riski bulunan kişileri tespit edebilecek bir kan testi geliştirmenin mümkün olduğunu açıkladı. Araştırmaya göre, intihara meyilli kişilerde belirli bir enzimin seviyesinin düşmesi beynin korunması için gerekli olan bir molekülün üretiminin de azaltmasına neden oluyor. Ayrıca, daha önce yapılan başka bir araştırmada, depresyonun genetik bağlantısı olduğu belirlendi.
Avustralyalı, ABD’li ve İsveçli bilim insanları tarafından yürütülen araştırma, Translational Psychiatry adlı bilim dergisinde yayınlandı. Çalışmaya göre, intihara meyilli kişilerde belirli bir enzimin seviyesinin düşmesi beynin korunması için gerekli olan bir molekülün üretiminin de azaltmasına neden oluyor.
Avustralya’nın Macquarie Üniversitesi’nden Prof. Gilles Guillemin, “Şu anda intihar eğiliminin arkasındaki biyolojik mekanizmayı çok daha iyi görebiliyoruz. Bir sonraki adım intihar riski taşıyan insanlardaki quinolinik ve pikolinik asitleri tespit edebilecek basit bir kan testi” dedi.
Testin 2 ya da 3 yıl içinde yaygın bir şekilde kullanılabileceği öngörülüyor.
Depresyonun nedeni genetik mi?
Öte yandan, insan genomunda depresyonla ilgili 15 ayrı bölge belirledi. Bilim insanları, bu keşifle depresyonu biyolojik açıdan anlamanın ve yeni tedaviler geliştirmenin mümkün olacağını belirterek, şimdiye kadar duygu-durum bozukluklarından sorumlu olan genleri tanımlamanın çok zor olduğunu ve bu durumdan yüz binlerce genetik değişkenin rol oynadığını bildirdi.
Amerika’nın Sesi’nin haberine göre; araştırmada 500 bine yakın kişiden yararlanıldı. Depresyondan şikayet edenlerle ve bu tür bir sorun yaşamadıklarını söyleyenlerin genetik yapı farklılıkları karşılaştırıldı.
Bilim insanları, genomda keşfedilen bu yeni bölgeler sayesinde, daha önce bulunamayan depresyon genlerini nerede arayacaklarını artık biliyor.
Bilim insanlarının bundan sonraki süreçte, bu genleri bulmaktan öteye geçerek depresyon için yeni tedavi yöntemleri geliştirmeyi amaçlıyor.
Depresyonda kan testine göre tedavi dönemi
Ayrıca, İngiliz bilim insanları, depresyon tedavisinde kullanılacak ilacın belirlenmesinde, doktorlara yardımcı olması amacıyla kan testi geliştirdi. Buna göre, depresyon hastalarından alınacak kan örnekleri incelenerek, hastalığın teşhisi ve tedavisi yapılacak.
Yıllarca süren araştırmanın sonucu “International Journal of Neuropsychopharmacology” dergisinde yayımlandı. Çalışmada, depresyon hastalarından alınan kan örneklerinin incelenmesiyle, hastalığın teşhisi ve doğru tedavi uygulanabilecek.
King College London araştırmacıları, kanında inflamasyona (iltihap) rastlanan hastaların, başlangıçtan itibaren daha yoğun tedaviye ihtiyacı olduğunu bildirdi.
Çalışmayı yürüten Prof. Dr. Carmine Pariente, kan örneklerinde biri makrofaj migratör inhibitör faktörü (MIF) diğeri de interlökin-1beta diye bilinen iki inflamasyon göstergesine baktıklarını ve yapılan deneyler sonrasında söz konusu göstergeleri yüksek hastaların, depresyon tedavisinde yaygın olarak kullanılan SSRI ve trisiklik antidepresanlara yanıt verme ihtimalinin düşük olduğunu belirlediklerini aktardı.
“Gerek olmadıkça ilaçtan yanan değiliz”
Antidepresanların güvenli olduğunu ancak kimi zaman yan etkilere yol açabileceğini söyleyen Pariante açıklamasında,”Gerekli olmadıkça çok fazla ilaç yazılmasından yana değiliz ancak ihtiyacı olan kişilerin de geç kalmadan ilaç kullanmasını istiyoruz. Bazı durumlarda iltihap, vücudun strese karşı gösterdiği bir tepki olarak ortaya çıkıyor. Ayrıca depresyonun ilaçla tedavisine de engel oluyor.” ifadelerini kullandı.
Araştırmacılar, depresyon tedavisinde antidepresanların yanı sıra anti-inflamatuvar ilaçların da kullanılmasının tedavi sürecini nasıl etkileyeceği konusundaki çalışmalarını sürdürüyor.
Bilim insanları, hastaların ilaç tedavisini kendi kendilerine değiştirmemeleri ve doktorlarına danışmadan anti-inflamatuvar ilaçlar kullanmamaları uyarısında bulunuyor.
Çalışmanın bireye göre depresyon tedavisi uygulanmasına yardımcı olacağına dikkat çeken Pariente, “Hastaların yaklaşık üçte biri, bu inflamatuvar göstergelerine sahip olabilir. Bu hastaların tedavisinde daha farklı bir yol izlememiz gerekir.” dedi.