AB üyeliğini 2017’de referanduma götürmeye hazırlanan İngiltere’de AB’den ayrılmayı savunanların oranı ilk kez, birlik içinde kalmayı savunanların önüne geçti. Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Tusk ise belirsizlikten şikayetçi…
ORB International adlı kamuoyu araştırma şirketinin The Independent gazetesi için yaptığı kamuoyu araştırmasına göre, Britanya’da halkın %52’si İngiltere’nin AB’den ayrılması gerektiğini düşünüyor. Ancak konuya ilişkin görüşler, Britanya’da bölgesel farklılıklar da gösteriyor. İskoçya ve Galler’de AB üyeliğine yönelik destek görece daha yüksekken, İngiltere’nin birçok bölgesinde bu destek % 50’nin altına gerilemiş durumda.
İngiltere’de ilk kez halkın çoğunluğu AB’den çıkmak gerektiği yönünde görüş bildirirken, bu durum özellikle son bir ay içinde ayrılık taraftarlarının sayısındaki artışı gözler önüne serdi. AB içinde kalmaktan yana olanların oranı Ekim ayında %53, Eylül ayında ise %55’di.
Araştırma sonuçlarını değerlendiren uzmanlar, İngilizlerin son bir ayda çarpıcı şekilde fikir değiştirmesinin nedeninin mülteci krizi olduğu görüşünde birleştiler.
AB’den ayrılığı savunanların oranının daha yüksek çıkmasını beklediklerini dile getiren uzmanlara göre, 13 Kasım’da Paris’te meydana gelen terör saldırıları İngiliz halkı arasında AB’ye aidiyet hissini yeniden güçlendirmiş olabilir.
AB Konseyi Başkanı Tusk: “Belirsizlik, istikrarı bozan bir faktör”
Öte yandan 17-18 Aralık’ta yapılacak AB Zirvesi öncesinde üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarına gönderdiği mektupta, İngiltere Başbakanı David Cameron’ın istediği reformlarla ilgili değerlendirmelerde bulunan AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, İngiltere’nin AB’deki geleceği konusundaki belirsizliğin istikrarsızlık kaynağı olduğunu söyledi.
Cameron’ın taleplerini sıralayan Tusk, özellikle diğer AB üyelerinden İngiltere’ye giden göçmenlerin sosyal güvenlik sisteminden yararlanabilmeleri konusunun “en hassas” mesele olduğunu ve etraflıca tartışılması gerektiğini belirtti.
Mektubunda “dürüst bir aracı” olarak hareket edeceğini kaydeden Tusk, “Ancak tüm üye devletler ve kurumlar, bu sürecinin başarıya ulaşması için uzlaşmaya hazır olduğunu göstermek zorunda. Hedefimiz, AB’nin dayandığı temelleri güçlendirirken, İngiltere Başbakanı’nın beklentilerini karşılayan bir çözüm bulmak. İngiltere’nin AB’deki geleceği konusundaki belirsizlik, istikrarı bozucu bir faktör. Bu yüzden de mümkün olan en kısa sürede İngiltere’nin endişelerine cevap verecek bir yol bulmamız lazım” ifadelerini kullandı.
İngiltere Başbakanı Cameron, geçen ay Tusk’a gönderdiği mektupta, İngiltere gibi Euro Bölgesi dışında kalan ülkelerin çıkarlarına saygılı olunması, milli parlamentolara daha fazla rol verilmesi, AB’nin yetki ve sorumluluğunu artıracak adımlardan kaçınılması ve İngiltere’ye AB içinden gelen göçmenlerin sosyal güvenlik sisteminden yararlanabilmeleri için ülkede 4 yıl çalışmış olma zorunluluğu getirilmesini talep etmişti.
Referandum 2017’de
İngitere’nin muhafazakar Başbakanı David Cameron, reform talepleri kabul edilmediği takdirde Büyük Britanya’nın AB üyeliğini 2017 sonuna kadar referanduma götüreceğini açıklamıştı. Cameron’ın partisi aslında İngiltere’nin AB’de kalmasından yana, ancak son dönemde Cameron tarafından birlikte kalmak için öne sürülen koşullar birçok üye ülke tarafından “gerçekçi olmadıkları” gerekçesiyle eleştiriliyor.
GIDAHATTI DERGİSİNİ ÜCRETSİZ İNDİRİN
