Deprem bölgesinde yıkılan ya da yıkılması gereken binalarda asbest varlığının olası olduğu varsayımı ile Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından 28 Ağustos-16 Eylül 2023 tarihleri arasında yürütülen çalışmada, Adıyaman merkez, Kahramanmaraş merkez ve Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesi merkezinde çöken tozdan örnekler alınarak asbest analizi yapıldı.

Elektron mikroskobu ile analiz yapıldı
Avrupa Komisyonu tarafından kullanımı tavsiye edilen elektron mikroskobu kullanılan analiz, TÜRKAK tarafından akredite edilmiş bir laboratuvarda gerçekleştirildi. Analiz sonucunda, Adıyaman’dan alınan 30 örneğin ikisinde, Kahramanmaraş’tan alınan 21 örneğin sekizinde, Elbistan’da ise 15 örneğin ikisinde farklı türlerde asbest tespit edildi.
Adıyaman, Kahramanmaraş ve Elbistan’da yapılan asbest analizlerinin sonuçlarının açıklandığı basın toplantısında konuşan TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, depremlerin yarattığı büyük yıkımın insan eliyle ağır bir felakete dönüştürüldüğünü 9 aydır gözlemlediklerini söyledi. Hatay’daki partikül madde yoğunluğunun Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği ortalamanın üç kat üstünde olduğunun altını çizen Korur Fincancı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Cumhuriyetin birinci yüzyılında yüzleşemediğimiz hakikatlere, cumhuriyetin ikinci yüzyılında yüzleşemediğimiz hakikatler eşlik edecek gibi görünüyor. Çünkü asbestin 40-50 yıl sonra akciğer, karın zarı, gırtlak, yumurtalık kanserleri ile akciğer ve kalp zarlarında sertleşme, solunum ve dolaşım yolu hastalıklarına yol açtığını biliyoruz. Bunun yanı sıra enkaz kaldırma çalışmalarının usulüne uygun yapılmaması nedeniyle bu çalışmalarda yer alan ve koruyucu önlemlerden yoksun çalışmaya zorlanan emekçilerin iş cinayetleriyle karşı karşıya kalma riski de var.
Afetleri felaketlere dönüştürenler; afetlerin öncesinde yeterli önlemleri almayan, afetlerin sonrasında ise sağlıklı bir ortamın yaratılmasını sağlamayan siyasi otoritelerdir. Bugünkü siyasi otorite de karşı karşıya kalacağımız yaşam hakkı ihlallerinin sorumlusudur. TTB olarak bu sorumlulukların peşindeyiz. Hakikati her zaman ortaya koyacağımızı vurguluyoruz.”
“Asbestin güvenli limit diye bir değeri yok”
DSÖ ve Türkiye’deki ulusal mevzuata göre asbestin herhangi bir güvenli limit değeri olmadığını, yani kanserojen olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış bu tehlikeli maddenin tek bir lifinden bile tamamen kaçınmak gerektiğini vurgulayan Temiz Hava Hakkı Platformu Koordinatörü Deniz Gümüşel ise şunları söyledi:
“Türkiye’deki mevzuatta sadece kontrollü çalışma ortamlarında asbest için bir sınır değer tanımlanmıştır. Bu sınır değer eğitim almış asbest çalışanlarının kişisel solunum sistemi koruyucusu ve koruyucu giysi ile donatıldığı durumlarda en fazla sekiz saat boyunca maruz kalabileceği sınır değerdir. Bu değer santimetreküpte 0,1 liftir. Bu sınır değer hiçbir koruma ekipmanı, maskesi olmayan sokaktaki yurttaş için geçerli değildir. Yurttaşların ise kesinlikle asbeste mazur kalmaması gerekmektedir. Avrupa Birliği ise Ekim ayı itibariyle bu sınır değeri 10’da birine indirmiştir. Yani AB mevzuatında iş ortamlarında 8 saatlik maruz kalma için izin verilen değer santimetreküpte 0,01 asbest lifine indirilmiştir. Deprem bölgesinde enkaz kaldırma çalışmalarında çok yoğun bir toz kirliliği yaşanıyor. Bu da tozla birlikte asbestin şehir içinde yayılımını arttıracak bir risk unsuru.”

Asbest çalışması ve öneriler
Toplantıda çalışmanın sonuçları, THHP adına çevre mühendisi Dr. Ozan Devrim Yay tarafından sunuldu.
Asbestin dünya genelinde her yıl 255 bin ölüme neden olduğu belirtilen basın açıklamasında, Türkiye’deki ulusal mevzuata da değinildi. Türkiye’deki ulusal mevzuata göre herhangi bir bina yıkılmadan önce, asbestin varlığına dair inceleme yapılması gerektiği, asbest tespiti durumunda, özel eğitimli asbest söküm uzmanı gözetiminde özel eğitimli asbest söküm çalışanları tarafından özel kıyafetler ve solunum maskeleri ile kontamine olmuş yapı malzemelerinin binadan uzaklaştırılması gerektiği belirtildi. Asbestin tehlikeli atık sınıfında olduğuna dikkat çekilen açıklamada, bu atıkların tehlikeli atıklara özel tesislerde nihai bertarafının gerçekleştirilmesi gerektiği vurgulandı.
Panelde söz alan Adıyaman, Kahramanmaraş ve Hatay tabip odaları başkanları da illerde deprem sonrasında yaşanan toz kirliliği ve bağlantılı sağlık sorunları ile ilgili bilgi verdi. Bölge halkının asbest başta olmak üzere deprem sonrası maruz kalınan tehlikeli atıklarla ilgili kaygıları dile getirildi. Basın toplantısında kısa ve uzun dönemli çözüm önerileri de vurgulandı:
● Deprem bölgesinde henüz yıkılmamış ağır hasarlı binalar ile, deprem esnasında veya sonrasında yıkılmış, ancak enkazı henüz kaldırılmamış tüm binalar ivedilikle asbest risk değerlendirilmesinden geçirilmelidir.
● Tehlikeli bir atık olan asbestin güvenli biçimde nihai bertarafına yönelik atık yönetim altyapısı güçlendirilmelidir.
● Ülkedeki, özellikle ilgili kamu kurumlarındaki asbest analiz altyapısı hızla geliştirilmelidir.
● Başta deprem bölgesinde olmak üzere ülke genelinde, Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelikte tanımlandığı şekliyle “asbest söküm çalışanı” ve “Asbest söküm uzmanı” yetiştirmek üzere daha sık, yaygın ve hızlandırılmış eğitim programları düzenlenmeli; sertifikalı çalışan ve uzman sayısı arttırılmalıdır.
“Deprem bölgesinde asbestin varlığı kesinleşti, bakanlıktan çıt yok”
TTB ve Temiz Hava Hakkı Platformu tarafından hazırlanan Asbest Tespit Çalışması Raporuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan CHP Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere, konuyu TBMM gündemine taşıdı.
Yapılan analizler sonucunda Adıyaman kent merkezinde alınan 30 örneğin ikisinde, Kahramanmaraş kente merkezinde alınan 21 örneğin sekizinde, Elbistan kent merkezinde alınan 15 örneğin ikisinde farklı asbest türlerinin varlığının tespit edildiğini vurgulayan Tutdere, buna karşın Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere yetkili hiçbir kurumdan ses çıkmamasının, kurumların ve kurumların başındaki insanların konunun karşısındaki acziyetini ve sorumsuzluğunu gözler önüne serdiğini söyledi. Tutdere, şöyle devam etti:
“Depremzedeler en tehlikeli asbest türünü soluyor”
“Dünya Sağlık Örgütü Tarafından en önemli kanser nedenleri arasında sınıflandırılan amfibol asbest grubu minerallerinden ‘antofilit’ türü asbest Adıyaman, Kahramanmaraş ve Elbistan’da tespit edilmiştir. Hem Adıyaman’da hem Kahramanmaraş’ta hafriyat sahalarının asbest tespit edilen sınırları yerleşim yerlerine ve konteyner kentlere yakınlığı ile dikkat çekmektedir. Bu çerçevede bölgede bina stokunun büyük oranda yıkılmış olması ile ortaya çıkan ciddi bir asbest riski söz konusudur.
Defalarca gündeme getirdiğimiz ve önlem alınması için çağrılar yaptığımız bu konuda yetkililerden herhangi bir açıklama yapılmamış olması, bölgede etkin bir çalışma yürütülmüyor olması vatandaşlarımızın kaderine terk edildiğinin en büyük göstergesidir. Bilimsel olarak asbestin varlığı kanıtlanmış, vatandaşlarımız asbest soluyor ama hükümet yetkilileri bunu görmezden geliyor.
Asbest riskine karşı alınabilecek önlemler, halk sağlığını korumaya yönelik önlemlerdir. Bu bilinçle var olan mevzuatın ve standardın eksiksiz uygulanması şarttır. Bu nedenle öncelikle yapı yaşına bakılmaksızın, her bir bina enkazının asbest olup olmadığına dair incelemeye tabi tutulması, asbestli yapı bileşenlerinin varlığı tespit edilen bina ve enkazlar da ilgili yönetmelik ve Asbest İçeren Malzemelerin Sökümü ve Asbest Bertaraf Yöntemleri Kılavuzuna uygun olarak alınan önlemler çerçevesinde asbestli malzemeler güvenli biçimde uzaklaştırılması gerekmektedir. Bina yıkımı ve enkaz taşıma işlemlerine asbestli malzemelerin uzaklaştırılmasından sonra başlanmalıdır.”

Sağlık Bakanı Koca’ya sorular
CHP’li Tutdere, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına sunduğu önergede, şu soruları yöneltti:
“Anayasanın 56. Maddesiyle güvence altına alınan ‘Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir…’ hükmü gereğince bakanlığınızın vatandaşlarımız için orta vadede büyük sağlık riski oluşturacak asbeste karşı aldığı herhangi bir önlem var mıdır? Bu konuda yaptığınız çalışmalar nelerdir?
Bağımsız kuruluşlar tarafından yapılan bu çalışmalar Bakanlığınızca da yapılmış mıdır? Yapılmadıysa bugüne kadar neden yapılmamıştır?
Bakanlığınızca deprem bölgesinde asbest ölçüm çalışmaları yapıldıysa sonuçlar ne şekildedir? İllere göre ayrı ayrı belirtilmek üzere, tespit edilen asbest miktarları ne kadardır ve türleri nelerdir?
Deprem bölgesindeki varlığı bilimsel çalışmalarla ispatlanan asbest tehlikesinden bölgedeki vatandaşlarımızı nasıl koruyacaksınız?”
Yorum yazarak Gıda Hattı Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gıda Hattı hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gıda Hattı editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gıda Hattı değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gıda Hattı Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gıda Hattı hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gıda Hattı editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gıda Hattı değil haberi geçen ajanstır.