BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından, Türkiye’de kabuklu deniz ürünü yetiştiriciliğinin gelişimine katkıda bulunan FISHCap (Orta Asya, Azerbaycan ve Türkiye’de Sürdürülebilir Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Yönetimi için Kapasite Geliştirme Projesi) kapsamında bir istişare çalıştayı gerçekleştirildi.
Kabuklu deniz ürünleri endüstrisinin potansiyelini geliştirecek yolların masaya yatırıldığı Çalıştay öncesinde, İzmir, Balıkesir ve Yalova illerindeki mevcut midye üretim tesisleri ve olası kabuklu deniz ürünü yetiştirme sahalarına da bir ziyaret gerçekleştirildi.
Kabuklu deniz ürünleri yetiştiriciliği, aşırı avlanma baskısını azaltıyor
Açılışta konuşan FAO Orta Asya Alt Bölge Koordinatörü Viorel Gutu, dünya genelinde sorumlu su ürünleri yetiştiriciliği uygulamalarını güçlendirme konusunda kararlı bir ortak olarak FAO’nun Türkiye’nin kabuklu deniz ürünleri yetiştiriciliği potansiyelini açığa çıkarma girişimi karşısında heyecan duyduğunu dile getirdi. Gutu ayrıca kabuklu deniz ürünleri yetiştiriciliğinin su ürünleri yetiştiriciliği sektörünün çeşitlenmesine katkıda bulunduğuna ve kıyı topluluklarında geçim kaynaklarını güçlendirebileceğine, yabani stoklar üzerindeki aşırı avlanma baskısını azaltabileceğine ve sucul ekosistemlerde biyo-filtre görevi görerek çevre kalitesini iyileştirebileceğine işaret etti.
Tarım ve Orman Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Altuğ Atalay ise konuşmasında küresel su ürünleri yetiştiriciliğinde kabuklu yetiştiriciliğinin öneminin arttığına dikkat çekti. Özel sektör tarafında midye ve istiridye yetiştiriciliğine girişim istekliliğinin arttığını vurgulayan Atalay, söz konusu sektörün geliştirilmesi için sürdürülebilir bir yol haritasının hazırlanmasına öncelik verdiklerini, bu süreçte FAO’nun teknik rehberliği ve desteğinin önemli bir rol oynadığını söyledi.
Deniz kabukluları, en ucuz protein kaynağı
Çalıştay kapsamında, uluslararası kabuklu deniz ürünleri yetiştiriciliği uzmanı F. Vallerie, dünyada kabuklu deniz ürünleri yetiştiriciliğinin mevcut durumuna dair kısa bir genel bakış sunarken, özellikle istiridye yetiştiriciliği üzerinde durdu. 1990 ile 2020 yılları arasında kabuklu deniz ürünleri yetiştiriciliği üretimi 5 milyondan 17,7 milyon tona yükselirken, bu artışta, gerek avlanması gerekse yetiştirilmesi görece kolay olan bu doğal kaynağın kullanımında yaşanan gelişmeler etkili oldu. Kabuklu deniz ürünleri üretiminin maliyetinin Asya’da 1 Euro/kg ile oldukça düşük olması, kabukluları dünyadaki en ucuz protein kaynağı durumuna getiriyor.
Vallerie’nin altını çizdiği diğer başlıklar ise kabuklu deniz ürünleri yetiştiriciliğinde ve istiridye pazarında Türkiye’nin coğrafi konumunun, komşu ülkelerle olan ilişkilerinin, su ürünleri yetiştiriciliği alanındaki teknik bilgi birikiminin yanı sıra kabuklu deniz ürünleri yetiştiriciliği alanına özel sektörün giderek artan ilgisinin ve Türkiye’nin balık kuluçkahanesi yönetimi ve teknikleri konusundaki engin deneyiminin getirdiği avantajlar oldu.
Stratejik çerçeve çizildi
Toplantıda endüstri liderleri ve paydaşlar, kabuklu sektörünün geliştirilmesine yönelik kısa dönemli stratejik çerçeve üzerinde mutabakata ulaştılar. Yetiştiricilik için sanitasyon açısından yüksek bir güvenlik düzeyine sahip alanlar üzerine odaklanarak iç piyasanın ve ihracat pazarının potansiyelinin ayrıntılı analizinin gerçekleştirilmesi bu stratejinin kilit bileşenleri arasında yer alıyor. Buna ek olarak, söz konusu strateji yumurta yetiştiriciliği için steril bir mikro yavru geliştirme merkezinden başlayarak ve gelişmiş teknikleri genetik seleksiyon ve triploid istiridyeler için tetraploid anaç üretimine kademeli şekilde entegre ederek, kuluçkahaneler için teknoloji transferi ortaklıklarının kurulmasını amaçlıyor.
Bu stratejik yaklaşımın önemi, Crassostrea gigas triploid istiridyeleri gibi istilacı türlerin yasaklanmasını ve yüzde 20 et içeriğine sahip istiridye yetiştirmek üzere bir pilot programın hayata geçirilmesi değerlendirmesinden kaynaklanıyor. Ayrıca, strateji, uluslararası standartları karşılamak amacıyla, kabuklu deniz ürünleri saflaştırma protokollerinin güçlendirilmesi ve Türkiye’de kabuklu deniz ürünleri endüstrisine yatırım yapabilmek üzere potansiyel ortaklıkların araştırılması üzerine odaklanıyor.
Gelecekteki olanakları ele alan strateji, çeşitli mesleklere yönelik eğitim programlarının uygulanması ve FAO ile teknik iş birliği programı geliştirilmesinin önemini vurgularken, bu bütüncül yaklaşım, Türkiye’de sürdürülebilir şekilde büyüyen ve küresel rekabetçi gücü olan bir kabuklu deniz ürünü endüstrisine giden yolda önemli bir adım niteliğinde.
Bakanlık yol haritasını oluşturacak
Dünya su ürünleri pazarında büyük bir paya sahip istiridye yetiştiriciliğinin Türkiye'de de başlatılması için harekete geçtiklerini belirten Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü ve FAO iş birliği ile düzenlenen Çift Kabuklu Yetiştiriciliğinin Geliştirilmesi Çalıştayı’nın çıktılarını değerlendirip Bakanlık olarak yol haritasını oluşturacaklarını söyledi.
Tatlı su tüketmeyen, yem verilmeden yapılabilen istiridye yetiştiriciliğinde Fransa başta olmak üzere İspanya, Çin, Avustralya ve Yeni Zelanda'nın önemli bir pazar payına sahip olduğuna işaret eden Yumaklı, şu değerlendirmelerde bulundu:
“En kısa zamanda ülkemizde de istiridye üretiminin başlaması için düğmeye basacağız. Sektörden gelen talebi de değerlendirerek özellikle istiridyenin doğal olarak yaşadığı denizlerimizde yetiştiriciliğini başlatmayı planlıyoruz. Bu sayede Marmara ve Karadeniz'de doğal olarak var olan ancak nesli tehlikeye girmiş istiridye, tekrar kaynaklarımıza kazandırılacak.”
100 milyon dolar gelir hedefleniyor
Dünyada 6 milyon ton üretime sahip istiridye yetiştiriciliğinin yaklaşık 9 milyar dolarlık pazarı bulunuyor.
Başlatılan çalışmalar doğrultusunda, Türkiye'de 5 yıl içinde 10'un üzerinde üretim çiftliği kurulması ve buralarda 5-10 bin tonluk üretim yapılması öngörülüyor.
Türkiye'nin bu üretimden gelirinin ise 100 milyon dolara yaklaşabileceği değerlendiriliyor.
Yorum yazarak Gıda Hattı Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gıda Hattı hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gıda Hattı editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gıda Hattı değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gıda Hattı Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gıda Hattı hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gıda Hattı editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gıda Hattı değil haberi geçen ajanstır.