Avrupa Kardiyoloji Cemiyeti'nin kongresinde sunulan bir araştırmada fiziksel olarak formda olmak ile atriyal fibrilasyon ve inme olasılığının azalması arasında bir bağlantı bulundu. Atriyal fibrilasyon, dünya çapında 40 milyondan fazla insanı etkileyen en yaygın kalp ritmi bozukluğu. Her üç Avrupalıdan birinin yaşamları boyunca atriyal fibrilasyon geliştireceği tahmin ediliyor ve bu da durumla ilişkili risk faktörlerinin anlaşılmasının önemi vurgulanıyor.
Atriyal fibrilasyon inme riskini sağlıklı bireylere göre beş kat yükselten bir sağlık sorunu. Bu nedenle, atriyal fibrilasyonun oluşmasını önleyebilecek veya geciktirebilecek faktörlerin belirlenmesi, inme görülme sıklığını azaltma açısından önem taşıyor. Yapılan son araştırma, kişinin fiziksel durumu ile atriyal fibrilasyon gelişme olasılığı arasındaki ilişkiyi inceliyor.

Formda olmak kalp ritm bozukluğu riskini düşürüyor
Araştırmada, 2003 ile 2012 yılları arasında efor testi için hastaneye başvuran, atriyal fibrilasyonu olmayan toplam 15.450 kişi ele alındı. Yaş ortalaması 55 ve %59'u erkek olan katılımcılara üç dakikalık aşamalar boyunca yürüme hızının ve eğiminin kademeli olarak arttırılmasını içeren Bruce protokolü uygulanarak kondisyon seviyeleri değerlendirildi. Kondisyon, her katılımcının elde ettiği metabolik eşdeğer (MET) cinsinden ifade edilen enerji harcaması oranı hesaplanarak ölçüldü.
Ortalama 137 aylık takip süresi boyunca 515 katılımcıda (%3,3) atriyal fibrilasyon gelişti. Sonuçlar, koşu bandı testindeki her bir MET artışı için atriyal fibrilasyon gelişme riskinin %8 daha düşük olduğunu gösterdi. Ayrıca, daha yüksek kondisyon seviyeleri %12 daha düşük felç riski ile felç, miyokard enfarktüsü ve ölümü içeren majör olumsuz kardiyovasküler olay riskinin %14 daha düşük olmasıyla ilişkilendirildi.

11 yıldan uzun takip süresi ile bu alanda en önemli çalışma
Efor testi sırasında elde edilen MET'lere göre katılımcılar üç kondisyon seviyesine ayrıldı: düşük, orta ve yüksek. Çalışma, beş yıllık bir süre boyunca atriyal fibrilasyondan kurtulma olasılığının düşük, orta ve yüksek kondisyon gruplarında sırasıyla %97,1, %98,4 ve %98,4 olduğunu ortaya koydu.
Tayvan'daki Ulusal Yang Ming Chiao Tung Üniversitesi'nce yürütülen çalışmanın yazarlarından biri olan Dr. Shih-Hsien Sung, bu çalışmanın, geniş örneklem büyüklüğü, form seviyelerinin objektif ölçümü ve hastaların 11 yıldan uzun süren takip süresi göz önüne alındığında özellikle önemli olduğunu vurguladı. Bu bulgular, fiziksel olarak formda olmanın atriyal fibrilasyon ve felce karşı koruyucu bir etkiye sahip olabileceğini gösterdi. Avrupa Kardiyoloji Cemiyeti toplantısında sunulan çalışmanın detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.
Yorum yazarak Gıda Hattı Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gıda Hattı hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gıda Hattı editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gıda Hattı değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gıda Hattı Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gıda Hattı hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gıda Hattı editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gıda Hattı değil haberi geçen ajanstır.