Espresso Alzheimer’a karşı koruyor!

Espressoyu özel yapan ne?

Espresso, tıpkı Türk kahvesi gibi küçük miktarlarda hazırlanan ve yoğun tada sahip bir kahve. Ancak hazırlanış yöntemi oldukça farklı. Türk kahvesi kadar olmasa da, ince öğütülen kavrulmuş kahve çekirdeklerinden basınç yardımıyla sıcak su geçirilerek hazırlanan espresso, birçok kahveli içeceğin de temelini oluşturuyor.

Espressoya süt, krema, buz, kakao gibi birçok farklı bileşen, değişen miktarlarda eklenerek farklı içecekler elde ediliyor.

Alzheimer ve kahve ilişkisi

Konuyla ilgili yapılan birçok çalışma ve önemli bulgular olmasına rağmen, hastalığın tam olarak nasıl başladığı kesin olarak bilinmiyor. Bununla birlikte, normal miktarlarda bir zararı olmayan, tau adı verilen bir proteinin çok fazla miktarda birikmesinin hastalığın gelişiminde önemli yol oynadığı kesin.

Yeni yapılan araştırmada da İtalya’daki Verona Üniversitesi’nden bir ekip, kahve bileşiklerinin protein kümeleri üzerindeki etkilerini inceledi. Araştırmalar bu çalışmaya başlarken, geçmişte yapılan, kafeinin bilişsel düşüşe karşı koruyucu etkisi olduğunu gösteren çalışmaları temel aldı.

Araştırmacıları yayınladıkları makalelerinde, “Elde ettiğimiz sonuçlar, espresso kahvenin potansiyel nöro-koruyucu etkilerine ilişkin önemli bilgiler sağlıyor, öte yandan tau proteininin monomerik veya fibrilize formlarını hedefleyen tedaviler tasarlamak için aday, moleküler çerçeveler ortaya koyuyor” ifadelerini kullandı.

Araştırma nasıl yapıldı?

Çalışmada espressonun kimyasal bileşiminin belirlenmesi için nükleer manyetik rezonans spektroskopisi kullanıldı. İleri deneyler için espressoda bulunan kafein, trigonellin, genistein ve teobromin bileşikleri seçildi.

Bu bileşiklere ait moleküller, Alzheimer ile ilişkili tau proteinleri ile 40 saate kadar inkübe edildi (aynı ortamda tutuldu). Kafein, genistein veya espresso özütünün tamamının konsantrasyonu arttıkça, tau fibrilleri (protein kümeleri) kısaldı ve daha büyük gruplar oluşturma olasılığı azaldı.

Kahve bileşikleri, Alzheimer’la ilişkili proteinleri baskıladı

Dahası, deneyler bu kısaltılmış fibrillerin hücreler için toksik olmadığını ve daha fazla kümelenmenin meydana gelebileceği 'tohumlar' olarak işlev görmediğini ortaya çıkardı. Kafein ve espresso özütünün önceden oluşturulmuş tau fibrillerine bağlandığı da çalışmada belirlendi. Bu da mevcut kümelerle etkileşime girmek ve yenilerini önlemek için kullanılabileceklerini akla getiriyor.

Yapılan çalışmanın bir laboratuvar deneyi olduğunu unutmamak gerekiyor. Kahve bileşiklerinin doğrudan tau proteinleri ile bir arada durması, ortamında yapılan bir deney. Vücudumuzda işler böyle yürümüyor. İçilen bir kahve önce sindirim sistemimizde işlenir. Kafein gibi bazı bileşiklerden bazılarının kan- beyin bariyerini geçtiği bilinse de, vücudumuzdaki diğer birçok karmaşık kimyasal etkileşim, çalışmada belirlenen etkilerin doğrudan gerçekleşmesini engelleyebilir.

Araştırmacılar ileri çalışmalara ihtiyaç duyulduğunu kabul etmekle birlikte, bu sonuçların Alzheimer ve bilişsel yeteneğin etkilendiği diğer beyin hastalıkları için önleyici veya tedavi edici yöntemlerin önünü açabileceği konusunda umutlu.

Araştırmadan elde edilen sonuçlar Journal of Agricultural and Food Chemistry dergisinde yayınlandı.