İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nde Genç İşsizler Platformu Kurucusu ve iktisatçı Dr. M. Murat Kubilay ile Chicago Üniversitesi’nden iktisatçı Prof. Dr. Ufuk Akçiğit Türkiye ekonomisindeki sorunları anlatırken, araştırmacı yazar ve ekoloji aktivisti Prof. Dr. Vandana Shiva “Doğa Ana ve İnsanlığın Geleceği” sunumunu yaptı, Massachusetts Institute of Technology Dijital Ekonomi Girişimi Kurucusu Prof. Dr. Andrew McAfee ise “Demateryalizasyonun Gücü” başlıklı konuşmasında “Daha az doğal kaynak tüketirken ekonomiyi nasıl büyütebiliriz ve dijitalleşmeyi kullanabilir miyiz?” sorularının yanıtını aradı.
Kubilay: “Son 20 yıllık dönemi iyi kullanamadık”
Kongrede, “Neden 2001 Krizi Reçetesiyle 2023 Buhranına Çare Bulunamaz?” başlıklı sunumunda gelişen ve gelişmekte olan ülkeler arasında bir kıyaslama yapan Dr. Murat Kubilay, Türkiye’nin son çeyrek yüzyılını değerlendirdi. Krizler, istihdam ve eğitim konularına değinen Kubilay, “Geçmişe bakıp ders alacağız. 20 yıl önce Türkiye Avrupa’nın kıyısında genç ve dinamik bir ülkeydi. Artık o kadar genç de dinamik de değiliz. Biz son 20 yıllık dönemi iyi kullanamadık. Yaşlandık, genç sayısı azalıyor. Gençler üniversite mezunu, işsiz ve borçlu. Herkes üniversite mezunu olmaya başladı ama yetkinlik sahibi olamadı. Demografik avantajımızı kullanamadık. Eğitimliyiz ama yetkin değiliz. Kadınları eve hapsetmiş durumdayız. Gençler var ama umutsuzlar, yurt dışına göç ediyorlar” dedi.
“Geleceğimizi satmaya başladık”
Cari açığın son 20 yılda büyük oranda arttığını belirten Kubilay, “Ürettiğimizden fazla tüketiyoruz. Geleceğimizi satmaya başladık. Ülkede ne kadar enflasyon olacağını bilmediğimiz için kestiremediğimiz ama 160 milyar dolarlık ana taahhüt içeren hazine döviz geliri garantili projeler var. Geçmişi sattık, bugünkü vergi gelirlerini kaybettik bir de gelecek sorunu var. Ciddi bir mali yıkım içindeyiz. Kaynaklar sarf edildi. Varlıksızlık had safhada. 56 milyar dolar koyuyorsunuz, suyun üzerine ancak çıkabiliyorsunuz” ifadelerini kullandı.
Akçiğit: “Coğrafya kader ama uyguladığınız politikalar kader değil”
Chicago Üniversitesi’nden iktisatçı Prof. Dr. Ufuk Akçiğit ise kongrede, “Geçmişten Geleceğe Türkiye’nin Ekonomisi” başlıklı bir sunum yaptı. Türkiye’nin büyüme karnesine değinen Akçiğit, “Türkiye’nin büyümesi 2013 yılında düşüşe geçerek, şu an 1960’lar seviyesine geriledi. Coğrafya tabii ki bir kader ama uyguladığınız ekonomik politikalar kader değil. Başarılı olabilmek mümkün ama nasıl başarılı olabileceğiniz size bağlı. Bizden fakir olan ülkeler zamanla bizden daha zengin hale gelmiş durumda. Sizin başınız ağrıyabilir ama ağrının nereden kaynaklandığını anlamak için birbirinize bağıramazsınız. Ben daha iyi biliyorum diyemezsiniz. Verileri baz almanız lazım. Enflasyonu kontrol altına almak faiz artırmak sizin ekonominizi büyütmez. Büyümeyi sağlayabilmeniz için teknolojiyi büyütmeniz, geliştirmeniz şart” şeklinde konuştu.
“Beyin göçü meselesini beyin gücüne dönüştürebiliriz”
Türkiye’nin düzenli büyüyememesinde eğitim, yetkin insan, gelir adaletsizliği, kaynakların kullanımı, ayrımcılık, beyin göçü gibi sorunların olduğunu anlatan Akçiğit, “Biz sadece para politikasını konuşursak başarıya ulaşamayız. Eğitim politikalarını düzeltmemiz bugünü düzeltmeyecek ama 10 yıl sonrasını düzeltecektir. Eğitim kurumlarınız eğer iyi çalışmıyorsa başarılı olamazsınız. Üniversiteler toplumda konuşulmayan konuları konuşmak zorunda. Üniversiteler uluslararası kurumlarla rekabet etmek zorunda. Eğer sizin doğru yetişmiş insanınız yoksa başarılı olamazsınız. Bizim beyin göçüyle yurt dışına giden akademisyenlerimiz en verimli akademisyenlerimiz. Yurt dışına giden insanlara vatan haini gözüyle bakarsak onları anlamamız ve faydalanmamız mümkün değil. Biz beyin göçü meselesini beyin gücüne dönüştürebiliriz. Gidenlerin hala ülkelerine fayda sağlayacak şekilde çalışmalarını sağlayabiliriz. Rakamlar yurt dışına çıkan akademisyenlerin verimliliğinin arttığını net bir şekilde gösteriyor” diye konuştu.
Türkiye ekonomisi için çözüm önerileri
Prof. Ufuk Akçiğit, Türkiye ekonomisi için çözüm önerilerini şu sözlerle açıkladı:
“Bu ülkeyi ayağa kaldırmak sadece Sanayi Bakanlığı’nın, Eğitim Bakanlığı’nın görevi değil. Ortak bir koordinasyonu asla unutmamak gerekiyor. Eğer doğru politikalar yürütülmezse 60 yıl sonra hala yüzde 20’de kalırız. Eğitimde gelir adaletsizliğinin etkisini azaltmamız gerekiyor, eğitimde ayrımcılığı azaltmamız gerekiyor. Üniversitelerin kalitesini artırmamız gerekiyor. Özel sektörde rekabeti artırmamız gerekiyor. Teşviklerde niteliğe bakılması gerekiyor. Teşviklerin üniversiteler üzerinden verilmesi gerekiyor. Nitelikli iş gücüne uygun iş olanakları ve yüksek maaş vermemiz gerekiyor. Rekabeti yavaşlatıcı değil, tetikleyici hale getirmemiz gerekiyor. Yurt dışındaki yeteneklerle köprü kurmamız gerekiyor. Bakanlıklar arası koordinasyonun artması gerekiyor. Ekonomi koordinasyon gerektirir. Beklentiler ise güvenli verilerle şekillenir. En önce doğru veriler toplanmalı ve halkla paylaşılmalı. Bu işi yapmanın tek yolu var, verilere bakmak. Biz akademisyenler olarak hazırız. Herkes bir işin ucundan tutmak istiyor. Yeter ki bilim ışığında bir şeyler yapmak isteyelim.”
Vandana Shiva: “Doğanın ve çevrenin korunması zihnin ürünü olmalı”
Araştırmacı, yazar ve ekolojik aktivist Prof. Dr. Vandana Shiva, “Doğa Ana ve İnsanlığın Geleceği” başlıklı konuşmasına, depremde hayatını kaybeden insanlar için rahmet dileyerek başladı. Shiva, “Küçük çocuklara yardım ettiğiniz ve bunu Atatürk döneminden beri devam ettirdiğiniz için teşekkürler. Doğanın ve çevrenin korunması zihnin ürünü olmalı. Dünyayı nasıl algıladığımızla alakalı. Ben Himalaya ormanlarında büyüdüm ve oradaki ağaçların bazıları buradaki meşelere benziyordu. Aylarca ormanda yaşadım ama orman olmayan yerlerde yaşamak çok zor. Yer altındaki ve yer üzerindeki gizli değerlerle ilgili doktoramı yaptım. Sizin tarihinizde de cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllar bağımsızlık mücadelesiyle ilgiliydi. Umutları nasıl tekrar kazanacağız? Umudunu tekrar içinde tut ve büyüt” şeklinde konuştu.
“Ekoloji sürdürülebilir olmazsa ekonomi de kaybolacak”
Doğaya dokunulmaması gerektiğinin altını önemle çizen Shiva, “Ormanların katledilmesi ve kesilmesi çevrede erozyona sebep oluyor. Bizi ayakta tutan şey doğa. Bizler ayaktayız çünkü doğa ayakta. Türkiye’de doğa ana deniliyor, tabiat ana deniliyor. Kültürlerimizin tamamında aslında doğa yaşıyor ve bunu anne olarak görüyoruz. Bizi sarıp sarmalıyor. Doğanın sunduğu nimetlerden insan eliyle ürünler çıkıyor. Bütün bu hayat ve ekonomi doğada başlıyor. Ekonomi yine ekolojiye dayalı. Ekoloji sürdürülebilir olmazsa ekonomi de kaybolacak” dedi.
“Doğa göz önüne alınmıyor”
Aristotales'in ekonomiyi bir yaşam sanatı olarak ifade ettiğini belirten Shiva, “ Yatırım aslında para yaratma alanı olarak görülmüştü. Aslında yatırım geleceğimizi daha iyi hale getirmektir. Günümüzde biz bu dengenin dışına çıktık. Geleneksel bir tarlayı bazıları çirkin olarak görebilir. Aslında dağları bir kanun olarak görüyoruz. Tarlada bir iş yapmak ya da ürün üretmek dünyayı güzelleştirme sanatı. Aslında dünya yaşamaya devam ediyor. Bizim amacımız bunun bir parçası olmak ve sürdürülebilir olmasını sağlamak. Doğa göz önüne alınmıyor. İklim değişikliği de ekolojik gerilemeden başlıyor. Dünya yaşayan bir sistem. Dünya aslında kendi şiirini yazıyor. Dünya bir bütün ve dışarıdan bir müdahale olmaması gerek” diye konuştu.
Sağlıklı bir ülkede yaşamak için dikkat edilmesi gerekenlere işaret eden Prof. Dr. Vandana Shiva, “Yaşayan sistemler bize yediğimiz nimetleri sunuyor. Kendi kaynaklarınızı kullanamadığınız zaman esaret başlar. Geleneksel tarım içerisinde gerçek çiftçiliğin yapılmasına ihtiyaç var. Kimyasalların kullanıldığı sistemlerle hayat devam edemez” dedi.
“Devletin verdiği teşvikler ekolojik olmalı”
Organik maddeler artırıldığında beslenmenin ve verimin de arttığına dikkat çeken Shiva, “Besin azalımı çinko, magnezyum eksikliğine sebebiyet veriyor. Bizim dekar başına doğru beslenmeyi ölçmemiz gerek. Atatürk üretime 'zihniyetin ürünüdür' demiştir. Malzemenin değerine ve değişimine bakacaksınız. Sadece elde ettiğiniz ürüne bakmayacaksınız. Ekolojiyi bir şekilde teşvik etmeliyiz. Devletlerin verdiği teşvikler ekolojik olmalı. Çiftçiler bizim öğretmenimiz olacak. Anneler bizim öğretmenimiz olacak. Tek bir gezegen ve tek bir insanlık var. İnsanlar olarak gezegende belirlenen sınırlarda yaşayacağız. Ekosisteme iyi bakmalıyız. Ekosistem sağlıklı olursa biz de sağlıklı oluruz” ifadelerini kullandı.
Biyoçeşitlilik ve ekosistemle ilgili araştırmaların yapıldığını ifade eden Prof. Dr. Shiva, “Toplumların sağlığı biyoçeşitlilikle sağlanabilir. Bazı türler yok olup gitti ve bazı türler tehdit altında. İnsanlar da tehdit altında. Gıda bizim dünyamız ile ilişkimizi sağlayacak akış. Bizim refahımız toprağın refahı, gelecekteki nesillerin refahı. Esas ölçüt budur. Toprak, doğa, hayat. Gelecekteki nesillerin de hürriyeti ve bölünemez özgürlüğün tanımı bu” şeklinde konuştu.
“Dünya, dijitalleşmeyle birlikte değişiyor”
İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nde “Demateryalizasyonun Gücü-Daha Az Doğal Kaynak Tüketirken Ekonomiyi Nasıl Büyütebiliriz ve Dijitalleşmeyi Kullanabilir Miyiz?” başlığıyla sunum yapan Massachusetts Teknoloji Enstitüsü Dijital Ekonomi Girişimi Kurucusu Prof. Dr. Andrew McAfee, “Daha iyi bir ekonomi ve gelecek oluşturmak için buradayız” diyerek, konuşmasında teknoloji şirketlerine değindi. McAfee, “Daha fazla şirket, yatırımlarının çoğunu her yıl bilgi teknolojilerine ayırıyor. Dünya artık dijitalleşmeyle birlikte değişiyor. Bu yüzyıla baktığımız zaman her yıl dijital ürünlere her şeyden fazla para harcadığımızı görüyoruz. Teknoloji çok hızlı bir şekilde ilerliyor” dedi.
Otomotiv sektöründeki dijitalleşmeden örnekler veren McAfee, yazılım konusunda gelinen son duruma dikkat çekti. Borsa alanından bilgiler sunan, ABD’deki 100 büyük şirketin 20 yıllık süreçte yaşadığı değişimden söz eden McAfee, “Kapitalizmin hiçbir şekilde sonunu getirmeye çalışmadık. Sırtımızı büyümeye dönmedik. Her zaman ekonomide büyümeye çalıştık. Büyümemeyi hiçbir şekilde kucaklamadık” diye konuştu.
Yorum yazarak Gıda Hattı Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gıda Hattı hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gıda Hattı editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gıda Hattı değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gıda Hattı Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gıda Hattı hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gıda Hattı editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gıda Hattı değil haberi geçen ajanstır.