Mars'ta yaşama rastlamak mümkün mü?

Cornell Üniversitesi'nden bir ekip, Mars'taki kayaların içinde yer alması muhtemel yaşam kalıntılarının tespit edilebilmesinin eldeki cihazlar ve tekniklerle çok zor olduğunu açıkladı.

Nature Communications dergisinde yayınlanan bir çalışmada bilim insanları Şili'deki Atacama Çölünde bulunan fosil deltasından elde ettikleri tortul kaya örneklerinde testler yaptılar. Bu çöl dünyanın en eski ve en kuru bölgesi olarak biliniyor, bu nedenle de jeolojik açıdan Mars'ın dünyadaki muadili olarak ele alınıyor.

Mars'a gönderilen ekipmanın hassasiyeti yetersiz

Araştırmada halihazırda Mars'ta bulunan ya da yakında Mars yüzeyine inecek olan dört enstrümanla jeolojik testler yürütüldü. Analizlerde örneklerin herhangi bir klasifikasyona sahip olmayan birçok mikroorganizma kalıntısı içerdiği görüldü. Bunun yanında mevcut ve eski dönem mikroorganizmalarının biyolojik izleriyle de karşılaşıldı. Bu izler günümüzün en modern laboratuvar ekipmanlarıyla bile çok zor tespit edildi.

Bilim insanları Mars'a gönderilen cihazların yeterince hassas olmayabileceğini belirtti. Özellikle hatalı pozitif sonuçlar elde edilmesi riski bu araştırmalarda daha güçlü araçların kullanılması gereğini doğuruyor.

Daha güçlü cihazlar mı, daha çok örnek mi?

Mars'ta bir zamanlar yaşam olup olmadığını net bir şekilde ortaya koyabilmek için 85 milyon kilometre uzaklıktaki gezegene çok daha karmaşık analiz cihazlarının gönderilmesi ya da oradan örnek toplanarak dünyadaki gelişmiş cihazlarla incelenmesi gerekiyor. Birinci seçenek mümkün olmadığı için bir ikilem ortaya çıkıyor: Mars'ta sınırlı kapasitesi olan cihazlarla sınırsız çeşitlilikte örnek üzerinde çalışmak mı daha avantajlı, sınırlı sayıda örneği dünyaya getirerek mümkün olan en gelişmiş ve karmaşık test tekniklerini kullanmak mı?

NASA halihazırda Perseverance aracı tarafından toplanan örneklerin dünyaya getirilmesi için Avrupa Uzay Ajansı ESA ile ortak çalışmalar yürütüyor. Diğer yandan Avrupa'nın ilk Mars yüzey aracının 2028'de fırlatılması planlanıyor. Bilim insanları bu aracın gezegenin yüzeyinin 2 metre altına kadar delerek örnek toplayabilecek bir matkap sistemiyle donanmış olduğunu belirtiyor. Dış etkilerden daha uzak kalmayı başaran bu derin toprak örneklerinde olası biyolojik izlerin daha iyi korunmuş olabileceği düşünülüyor.