Yeni bir araştırma, “uyku” durumundaki yanardağların tahmin edilenden çok daha fazla kükürt gazı açığa çıkardığını gösterdi.
Araştırmadan elde edilen sonuçlar Geophysical Research Letters dergisinde yayınlandı.
Volkanlardan çıkan kükürt gazı neden önemli?
Elde edilen veriler, uyku halindeki volkanların açığa çıkardığı kükürdün, mevcut tahminlerin 3 katı kadar olduğuna işaret ediyor.
Kükürt iklimi soğutucu etki göstermesi sebebiyle en önemli elementlerden biri olarak gösteriliyor. Eğer bu veriler başka araştırmalarda teyit edilirse iklim ve hava kalitesi modellerinin bu yeni verilere göre adapte edilmesi gerekecek.
Araştırma nasıl yapıldı?
Araştırma Grönland'ın merkezinden çıkarılan bir buz çekirdeğinin katmanlarına hapsolmuş küçük parçacıkların analiz edilmesiyle yapıldı. İncelenen parçalar 1200 ile 1850 yılları arasında, Kuzey Kutbu üzerinde dolaşan atmosferin yapısını yansıtıyor.
Burada, uyku halindeki volkanlardan gelen kükürt emisyonlarının beklenenden çok daha yüksek olduğu görüldü.
Araştırmaya ilişkin bilgi veren Washington Üniversitesi’nde Atmosfer Bilimci olan Ursula Jongebloed, “Daha uzun zaman ölçeklerinde volkanların pasif biçimde gaz açığa çıkarması ile salınan sülfat aerosollerinin miktarının, patlamalar sırasında açığa çıkandan çok daha yüksek olduğunu belirledik. Yanardağ patlamalarına kıyasla pasif gaz açığa çıkarma, on yıllık zaman ölçeklerinde en az 10 kat daha fazla kükürt salar. Hatta bu fark 30 kata kadar çıkabiliyor” dedi.
İklim değişikliğini nasıl etkiler?
Havada bulunan kükürtteki dalgalanmaları anlamak, atmosferde tutulan ısı ile uzaya geri yansıyan enerji arasındaki dengeyi modelleyebilmek için çok önemli. Havadaki aerosol parçacıkları, güneş radyasyonunu engelleyerek soğutucu bir etki sağlayabilir. Ancak bu çok karmaşık bir denge.
Örneğin bilim adamları, toz bulutlarının küresel ısınmanın gerçek seviyesini nasıl gizlediğini ancak bu yıl ortaya çıkarabildi.
Aerosollerin küresel iklim üzerindeki etkisi için daha detaylı araştırmalara ihtiyaç var. Yeni çalışmanın arkasındaki ekip, daha önce tespit edilemeyen 'kayıp' emisyonların, kükürt dioksit dışındaki hidrojen sülfit (H2S) gibi bileşikleri kapsayabileceğini düşünüyor. Ancak bunu kesin olarak bilmek için de detaylı araştırmalara ihtiyaç var.
Araştırmacılar, mevcut bulguların iklim değişikliği için iyi veya kötü bir haber olarak değerlendirilmemesi gerektiğini, ancak küresel ısınmanın nasıl seyredeceini anlamak için, aeorosoller bağlamında önemli veriler sağladığını ifade etti.
Yorum yazarak Gıda Hattı Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gıda Hattı hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gıda Hattı editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gıda Hattı değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gıda Hattı Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gıda Hattı hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gıda Hattı editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gıda Hattı değil haberi geçen ajanstır.