Probiyotiklerle birlikte doğru beslenme değişikliği, obeziteye karşı etkili!

Bilimsel araştırmadan elde edilen sonuçlar Current Research in Food Science dergisinde yayınlandı. 

Geçişken standart beslenme nedir? Neden uygulanır?

Bir gıda modeli olarak tanımlanan “Geçiş Standart Diyeti” hızlı geçişten önce uygulanan normal bir diyettir. Geçiş standart diyeti, beslenmedeki ani bir değişime kıyasla obezite için daha etkilidir.

Bu diyet aynı zamanda bağırsaktaki Lactobacillus cinsi yararlı bakterileri artırarak genel sağlığı destekler. Probiyotik takviyesi ise diyet kaynaklı obezite üzerinde sinerjik bir gösterir.

Çin'deki Zhejiang Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden bir ekip, farelerle yaptığı araştırmada yüksek yağlı diyetten (HFD) Akdeniz diyetine (MD) geçiş yapmak için bir “Geçiş Standart Diyeti” uyguladı. Bu sayede farelerde büyük sistemik değişiklikler yaşanması önlendi. Bu sırada probiyotik takviyesinin etkisini belirlemek için bir grup fareye probiyotik takviyesi de verildi.

Çinli araştırmacılar söz konusu diyetin, faydalı olduğu bilinen Lactobacillus türü bakterinin bağırsaktaki miktarını arttırdığını ve anti inflamatuvar etki sağladığını ifade etti.

Beslenme değişikliği ve probiyotik takviyesinin etkisini görmek amacıyla araştırmacılar vücut ağırlığı, karaciğer fonksiyonu ve histopatoloji gibi çoklu sistemik değişiklikleri ölçtü. Akdeniz diyeti, Standart Geçiş Diyeti ve Bifidobacterium longum probiyotik takviyelerinin her birinin yağ birikimini ve karaciğer hasarını hafifletmeye katkıda bulunduğu belirlendi.

Ekip, çalışma hakkında şu açıklamayı yaptı:

“Elde ettiğimiz bulgular, Geçiş Standart Diyeti’nin Lactobacillus bakterilerinin sayısını arttırarak vücuttaki yağ birikimini düzeltebileceğini gösteriyor. Öte yandan bu diyet lipit metabolizmasının biyolojik işlemlerini de iyileştirdi ve anti inflamatuvar etki sağladı.

Bu sayede, suda çözünen vitaminlerin ve kofaktörlerinin, karbonhidratların, vitaminlerin ve kofaktörlerinin metabolik yolları düzenlendi. Aynı zamanda IL-17 ve MIP-1α dahil bazı inflamatuar sitokinlerin seviyeleri de belirgin şekilde azaldı.”