Multipl skleroz (MS) nedir?
Multipl skleroz merkezi sinir sisteminin yangılı (enflamatuar) ve sinir hücrelerinin kaybına neden olan (nörodejeneratif) bir öz bağışıklık (otoimmün) hastalığıdır. Hastalık, vücudun bağışıklık sisteminin merkezi sinir sistemi üzerinde tahribat oluşturması ile ortaya çıkar. MS çoğu kişide belirli bir nörolojik rahatsızlık ve bunun MR ile görüntülenebilen enflamatuar değişimleri ile ortaya çıkar, belirtilerin kaybolması ve tekrarlaması süreci ile devam eder.
MS hastalığının atakları optik sinirler, beyin, omurilik gibi merkezi sinir sistemi bileşenleri üzerinde miyelin dokusunun kaybolmasına neden olan lezyonlarla ortaya çıkar. Bunlar görme kaybı, kaslarda zayıflık, hissizlik, yürüme güçlüğü, bağırsak ve idrar kontrolü gibi sıkıntılara yol açabilir. Çoğu hastada bitkinlik, depresyon, bilişsel değişimler gibi şikayetler de ortaya çıkar.
Lezyon oluşumu yanında nörodejenerasyona bağlı sinirsel körelmeler başlar ve hastalığın ilerleyen dönemlerinde engellilik haline kadar varabilir. Hastaların %10'u başlangıçtan itibaren nörolojik anlamda bir düşüş yaşarken, daha büyük bir bölüm belirtilerin tekrar tekrar kaybolması ve geri gelmesiyle ilerleyen bir sürece girer. Bu hastalarda düşüş daha ileri zamanda başlayabilir.
MS hastalığı nedenleri nelerdir?
MS hastalığının genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin bir beraberliği sonucu oluştuğu düşünülmektedir. Ağırlıklı olarak kabul gören çevresel faktörler düşük D vitamini, güneşe maruz kalma, tütün kullanımı ve viral enfeksiyonlar şeklindedir. Bunların yanında, özellikle ergenlikte obezite tablosu da bir risk faktörü olarak belirlenmiştir.
Tanı koyulduktan sonra hastalığın birbirinden çok farklı klinik seyirler izlemesi, ilerleyişi olumlu yönde etkileyebilmek adına değiştirilebilecek çevresel faktörlerin araştırılmasını doğurmuştur. Yukarıda sayılan faktörlerin çoğunun, aynı zamanda klinik seyri de etkileyebildiği tespit edilmiştir.
Multipl skleroz ve beslenme ilişkisi
Yıllar öncesine dayanan epidemiyolojik çalışmalar beslenme faktörünün MS açısından önemli olduğunu göstermişti. Büyük ölçekli klinik veriler henüz mevcut olmasa da, güncel küçük çaplı çalışmalar da beslenmenin hastalığa yakalanma riski ve hastalığın seyri üzerinde etkili olabileceğini ortaya koymaktadır.
Beslenme insanın çevre ile etkileşiminde temel yollardan biridir. Besin ögeleri ve metabolizma ürünleri vücudun her noktasında sistemik etkiler yaratmaktadır. Bu nedenle beslenme, değiştirilmesi multipl skleroz hastalığına müdahalede yardımcı olabilecek çevresel faktörlerin başında gelmektedir.
Araştırmacılar enflamasyon sonucu yeni lezyonları oluşmasını önleyecek, mevcut lezyonlarda sinir hücrelerinin kaybını engelleyecek ve hatta kaybolan miyelin dokusunu yerine koyarak hasarın tamir edilmesine yardımcı olacak beslenme müdahalelerini ortaya koymaya çalışmaktadır.

Beslenmenin dolaylı ve doğrudan etkileri
Beslenmenin MS hastalığında enflamasyonu önleyici, sinir sistemini koruyucu ve tamir edici etkileri için mekanizmalar, dolaylı ve doğrudan etkiler olarak sınıflandırılmıştır.
MS riski ve hastalığın ilerleyişini etkilediği bilinen fazla kilo, yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, şeker hastalığı ve dolaşımla ilgili benzeri risk faktörleri beslenmeyle de ilişkilidir. Bunlar beslenmenin MS üzerindeki dolaylı etkileri olarak özetlenebilir.
Diğer yandan, gıda ve içeceklerle vücuda alınan besin ögeleri ve bunların metabolizma ürünlerinin doğrudan MS üzerinde etkili olabileceği düşünülmektedir. Benzer şekilde beslenme bağırsak mikroorganizmalarının kompozisyonunu ve bunların ortaya çıkardığı metabolizma ürünlerini de doğrudan etkilemektedir. Beslenmenin topluca bu besin ögeleri ve metabolizma ürünleri yoluyla hastalık üzerinde doğrudan etkili olduğu düşünülmektedir.
Bazı besinler ve besin ögelerinin etkileri
Geniş çaplı klinik çalışmalarla kesinleşmiş olmasa da, bazı besinler ve besin ögelerinin multipl skleroz üzerindeki muhtemel etkilerini inceleyen bilimsel araştırmaların sonuçları aşağıdaki gibi özetlenebilir:
- Doymuş yağlar: Doymuş yağların, MS üzerinde olumsuz etki ile ilişkilendirilen düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) kolesterol düzeylerini yükselttiği bilim camiasında genel kabul görmektedir. Bunun yanında doymuş yağların enflamasyona yol açan bağışıklık tepkisini de artırdığı düşünülmektedir. Doymuş yağların beslenme ile alınan enerji içindeki oranının artması ile hastalığa bağlı bazı risklerin yükselebileceğini gösteren çalışmalar bulunmaktadır.
- Çoklu ve tekli doymamış yağlar: Balık, ceviz, keten tohumu gibi gıdalarda bol miktarda bulunan çoklu doymamış yağlar, özellikle de omega-3 yağ asitleri ile MS ilişkisi çokça araştırılmıştır. Bu yağların enflamasyonu düşürücü etkisi olduğu bilinmektedir. Bunun yanında hayvan modellerinde bu yağların miyelin dokusunun kaybını engelleyici hatta onarıcı özellik gösterebileceği de tespit edilmiştir. Zeytin yağı, avokado gibi gıdalarda bulunan tekli doymamış yağlar ile hastalığın ilişkisi konusunda ise henüz yeteli çalışma bulunmamaktadır.
- Süt ve süt ürünleri: D vitamini eksikliği hem hastalığa yakalanma, hem hastalığın seyri açısından olumsuz bir faktör olarak belirlenmiştir. Süt ürünleri çoğunlukla D vitamini ile zenginleştirildikleri için olumlu etki beklense de, yapılan araştırmalar çelişen sonuçlar ortaya koymuştur. Özellikle tam yağlı süt tüketiminin hastalık riski ve ciddiyetini olumsuz yönde etkileyebileceğine dair bulgular vardır. Bunun altında yatan nedenlerden birinin vücudun sütteki antijenlere tepkisi olabileceği düşünülmektedir. Bir diğer ihtimal de yüksek oranda süt yağının bağırsak mikrobiyotasının kompozisyonunu ve metabolizma ürünlerini enflamasyonu olumsuz yönde etkileyecek şekilde değiştiriyor olmasıdır.
- Meyve, sebze ve tam tahıllar: Doymuş yağ ve süt ürünlerinin muhtemel olumsuz etkilerini vurgulayan araştırmalar, meyve ve sebze tüketimindeki artışın ise hastalığın seyrinde olumlu etki sağlayabileceğini ortaya koymuştur. Bu etkinin muhtemel mekanizmasının, sebze ve meyve tüketimi ile bağırsak mikrobiyotasında yaşanan değişim olduğu düşünülmektedir. Tam tahıllar ile ilgili fazla çalışma olmasa da, yeni elde edilen sonuçlar tam tahıl tüketiminin engellilik riskini düşürebileceğine işaret etmiştir. Benzer bir sonuç yüksek oranda lif içeren meyve ve sebzeler için de ortaya koyulmuştur.

- Bağırsak mikrobiyotasının yüksek oranda lif içeren gıdaları sindirerek bunları kısa zincirli yağ asitlerine çevirebildiği bilinmektedir. Bu yağ asitlerinin ise enflamasyonu engelleyici rol oynadığı düşünülmektedir. Bunun yanında, meyve ve sebze tüketimi ile ortaya çıkan triptofan aminoasidi gibi bazı metabolizma ürünlerinin ve yine bu gıdalarda bulunan flavonoidler gibi polifenollerin çeşitli mekanizmalarla hastalığın ilerleyişini yavaşlatacak ve hatta durduracak potansiyele sahip olduğu düşünülmektedir.
- Tuz: Bazı araştırmalar yüksek oranda tuz içeren bir beslenme tarzının MS açısından olumsuz etkilere yol açabileceğini gösterse de, bazı çalışmalarda tuz tüketimi ve hastalık arasında bir ilişki bulunmadığı gözlemlenmiştir. Beslenmeyle alınan sodyumun hastalığın ilerlemesi ve enflamasyon açısından olumsuz bir potansiyele sahip olduğunda dair işaretler olsa da, bu konuda neden sonuç ilişkisi olduğunu söylemek henüz mümkün değildir.
Beslenme alışkanlıkları
Her ne kadar bazı gıdalar ve besin ögeleri ile ilgili yoğunlaşmış çalışmalar olsa da, bunların normal hayat şartlarında tek başlarına tüketilmediklerini unutmamak gerekir. Beslenme birçok gıda ve içeceğin bir arada tüketildiği ve birbirleri ile etkileşime girdiği bir süreçtir. Bu nedenle daha geniş anlamıyla beslenme alışkanlıklarının incelenmesi öner arz etmektedir.
Yapılan geniş çaplı araştırmalar, daha kaliteli beslenme alışkanlıklarına sahip MS hastalarının engellilik riskinin düştüğünü göstermiştir. Çalışmalarda dikkate alınan kaliteli beslenme alışkanlıkları; günde en az 5 porsiyon sebze ve 2 porsiyon meyve, düzenli bakliyat ve çiğ kabuklu yemiş veya çekirdek tüketimini içermektedir. Bunun yanında balık, avokado, çoklu ve tekli doymamış yağ tüketiminin tercih edilmesi; işlenmiş veya yağlı et, tam yağlı süt, kek ve bisküvi ile fast food ürünlerinin tüketiminin düşürülmesi beslenme kalitesini artıran faktörler olarak anılmıştır.
Diyetlerin MS üzerine etkisi
Kalori kısıtlaması, yağ kısıtlaması, süt ve tahıl kısıtlaması öngören özel diyetleri konu alan araştırmalarda hastaların hayat kalitesinde yükselme görülse de bu diyetlerin sürdürülebilirliği konusunda sıkıntılar vardır. Bunun yanında, belirli besin ögesi gruplarının kısıtlandığı diyetlerin rahatlatıcı etkisinin daha ziyade kilo kaybına bağlı olduğu da düşünülebilir.
Akdeniz diyeti
Doğrudan Akdeniz tarzı beslenme ile multipl skleroz ilişkisinin araştırıldığı çalışmalar az olsa da; doymuş yağ, işlenmiş gıdalar ve dolayısıyla tuz açısından düşük, çoklu ve tekli doymamış yağlar, meyve ve sebzeler açısından zengin bu diyetin, önceki bilgiler ışığında hastalık riskini düşürebileceği ve hastalığın ilerleyişi üzerinde olumlu etki gösterebileceği düşünülebilir.
Klinik çalışmalar neden yetersiz?
MS hastalığı ve beslenme ilişkisinin incelendiği klinik çalışmaların yetersizliği, bu alandaki bazı zorluklardan kaynaklanmaktadır. İlaçlara yönelik klinik çalışmalara benzer kalite standartlarını izlemesi gereken bu çalışmalarda, sağlığını kazanmak amacıyla beslenme alışkanlıklarında önemli değişiklikler yapmayı kabul eden hastalar, kontrol grubuna düştüklerinde hayal kırıklığına uğrayarak çalışmadan ayrılabilmektedir.
Beslenmenin doğası gereği katılımcıların hangi grupta olduğunu fark etmemesi de mümkün olmamaktadır. Diğer yandan, hastalar zaten bağışıklık tepkilerini düzenleyici tedavi altında olabilmekte, bu da beslenmenin etkilerinin tespit edilmesini zorlaştırmaktadır.

Özet olarak beslenmenin MS üzerine etkileri
Tüm bilimsel veriler göz önünde bulundurulduğunda, beslenmenin MS hastalığı üzerindeki dolaylı etkileri şöyle özetlenebilir:
- Sağlıklı bir kiloya inmenin ve bu kiloyu korumanın MS hastalığına bağlı olumsuz etkilerin azalmasına yardımcı olabileceği düşünülmektedir.
- Beslenme alışkanlıkları ile yakından ilişkili yüksek tansiyon, kolesterol ve şeker hastalığı gibi rahatsızlıkların MS riskini ve ilerleyişini de etkileyebileceği düşünülmektedir.
- Bağışıklık sistemi üzerinde önemli bir etkisi olan, dolayısıyla MS riski ve seyri ile de bağlantılı olabilecek bağırsak mikroorganizmalarının ve bunların metabolizma ürünlerinin beslenmeye bağlı olarak değiştiği bilinmektedir.
- Beslenme ile vücuda alınan veya metabolizma sürecinde ortaya çıkan vitaminler, yağ asitleri, amino asitler gibi maddelerin doğrudan bağışıklık ve sinir sistemi üzerinde etkisi olduğu biliniyor.
Multipl skleroz hastaları için beslenme tavsiyeleri
Halihazırda MS hastalığının ilerleyişini olumlu yönde etkilediği bilimsel olarak kanıtlanmış olan bir beslenme rejimi bulunmuyor. Bunun nedeni MS hastaları üzerindeki geniş çaplı klinik araştırmaların yapılmasındaki zorluk olarak gösteriliyor.
Diğer yandan, beslenme başta olmak üzere yaşam tarzında yapılacak olumlu yönde değişikliklerin genel anlamda sağlığı ve vücut direncini etkileyeceği biliniyor. Bu nedenle sağlıklı beslenmenin hastalığın tedavisinde önemli bir destek faktörü olabileceği düşünülüyor ve aşağıdaki tavsiyelerde bulunuluyor:
- Doymuş yağlar yerine çoklu ve tekli doymamış yağları tercih edin
- Balık, ceviz, avokado, zeytin gibi sağlıklı yağlar içeren gıdaları ihmal etmeyin
- Günlük olarak farklı renklerde taze meyve ve sebzeler tüketmeye özen gösterin
- Rafine tahıl ürünleri yerine tam tahıl ve ürünlerine ağırlık verin
- İşlenmiş gıda, hayvansal yağ, yağlı et, tam yağlı süt ürünleri, tuz, şeker ve bal tüketiminizi sınırlayın
Kaynaklar:
- The Role of Diet in Multiple Sclerosis: Mechanistic Connections and Current Evidence (2018)
- A Systematic Review of the Impact of Dietary Sodium on Autoimmunity and Inflammation Related to Multiple Sclerosis (2019)
- The association of diet with quality of life, disability, and relapse rate in an international sample of people with multiple sclerosis (2015)
- National MS Society
Yorum yazarak Gıda Hattı Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gıda Hattı hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gıda Hattı editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gıda Hattı değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gıda Hattı Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gıda Hattı hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gıda Hattı editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gıda Hattı değil haberi geçen ajanstır.