Enflasyonda özellikle 2016 yılında gıda bazlı önemli bir artış yaşandığına dikkat çeken Prof. Dr. Sinan Alçın, “Son bir yıl içerisinde o etki giderilmiş durumda. Gıdadaki artış önümüzdeki 3 ay içerisinde aşağı yönlü hareket edecek diyebiliriz” değerlendirmesini yaptı.
TÜİK’in yıllık bazda yüzde 11,92 olarak açıkladığı 2017 yılı enflasyon verilerini değerlendiren Prof. Dr. Sinan Alçın, enflasyonun ekonomi açısından temel gösterge olduğunun altını çizdi. Alçın, “Nasıl ki kan testlerinden sağlığımıza yönelik birçok şeyi anlayabiliyorsak, enflasyon oranı üzerindeki hareketten de ekonominin genel yapısını anlayabiliyoruz. Küresel riskleri de göz önünde bulundurduğumuzda 2018 yılının Türkiye ekonomisi açısından hareketli geçeceğini söyleyebiliriz” dedi.

“Ara malı fiyatlarındaki artış enflasyonu yukarı çekti”
Enflasyonu yukarı doğru çeken asıl unsurun ara malı fiyatları olduğunu belirten Prof. Dr. Alçın, “2017 yılı içerisinde ara malı fiyatlarındaki artış yüzde 20,75 düzeyine kadar çıkmış durumda. Bunun iki sebebi var; bir tanesi petrol fiyatlarındaki artış ki, hemen ara malı fiyatlarını artırıyor. İkincisi de döviz kurundaki artış eğilimi. 2018 yılı sonu itibarıyla kurun 4,25 civarında olmasını bekliyorum. Bu da özellikle maliyet baskısını yıl içerisinde artıracak gibi duruyor” diye konuştu.
“Enflasyon talep çekişli olmaktan, maliyet itişli olmaya yöneldi”
Yurt içi üretici fiyat endeksindeki artışın yüzde 15,47 düzeyine çıkmasının enflasyon için riskli bir durum olduğunu kaydeden Prof. Dr. Sinan Alçın, şunları söyledi:
“Kasım ayında enflasyon yüzde 13 seviyesindeydi; hafif gerileme var, ancak riskli olan durum yurt içi üretici fiyat endeksindeki artış. Yüzde 15,47 düzeyine kadar çıkmış durumda olan Yİ-ÜFE, enflasyon için çok büyük bir problem teşkil ediyor. Nedeni şu ki; bizdeki enflasyon son 2-3 yıl içerisinde ağırlıklı olarak talep çekişli olmaktan, maliyet itişli olmaya doğru yönelmiş durumda.”
Yurt içi üretici fiyat endeksi
“Gelişmekte olan ülkelerle makas açılıyor”
Enflasyonda gelişmekte olan ülkelerle Türkiye arasında makasın açıldığını belirten Alçın, “Bu ülkelerde son 4-5 yıl içerisinde enflasyon oranlarında ciddi bir gerileme var. Türkiye ise bu noktada ters yönlü ayrışıyor. Enflasyonda hızlı bir artış trendine erişti. Şu an gelişmekte olan ülkelerle Türkiye arasında enflasyon farkı yüzde 8,26’ya kadar çıkmış durumda. Bu çok ciddi bir risk, çünkü özellikle uluslararası sermeye hareketi açısından baktığımızda, enflasyon oranının bu kadar yüksek olması Türkiye’deki kazanç iştahını azaltıyor. Dolayısıyla da faizlerde artış beklentisi yaratıyor” dedi.
“2019 seçimleri bütçe açığına sebep olacak”
2019 yılı seçimlerinin ve bu seçimlere dönük hazırlıklar yapılacak olmasının bütçe açığına yol açabileceğini ifade eden Prof. Dr. Sinan Alçın, “Bu da hazine borçlanması anlamına gelir, hazine borçlanması da faiz üzerinde baskı yaratıyor. Ayrıca FED’in yıl içerisinde yapmayı planladığı üç faiz artışı var. Bu etkenleri üst üste yığdığımızda, bu ayki Para Piyasası Kurulu’nda faiz artışı olmasa bile yıl içerisinde faiz artışını görebileceğimiz sonucunu yaratır. Bu da yatırımcılar açısından maliyetler üzerinde ciddi risk alanı oluşturur” diye konuştu.
“Gıdadaki artış, 3 ay içerisinde aşağı yönlü hareket eder”
Gıdadaki hareketlenmenin mevsimsel olduğunu aktaran Alçın, “Özellikle 2016 yılında gıda bazlı önemli bir enflasyon artışı yaşadık. Son bir yıl içerisinde o etki giderilmiş durumda. Gıdadaki artış önümüzdeki 3 ay içerisinde aşağı yönlü hareket edecek diyebiliriz. Patlıcan, biber gibi çeşitli ürünlerde sıçrama olabilir ama toplam ortalamaya baktığımızda bu ürünlerin fiyatlarındaki artışın genel olarak gıda fiyatı artışını çok fazla yukarıya hareketlendirmeyeceğini düşünüyorum” değerlendirmesini yaptı.
DHA