Dünya Gıda Günü’nde STK’lardan uyarı : Gıdaya erişim hakça değil!
“Bu yıl Dünya Gıda Günü’nde birçok sivil toplum kuruluşu ve meslek odası tarafından çeşitli etkinlikler düzenlendi. Birçok konu masaya yatırıldı, ancak konuşulanların tek ortak noktası vardı: Açlık ve adaletsiz paylaşım”
FAO’nun (BM Gıda ve Tarım Teşkilatı) kuruluş günü olan 16 Ekim günü, tüm dünyada Dünya Gıda Günü olarak kutlanıyor. Ülkemizde 1981 yılından itibaren kutlanmaya başlayan bu günde FAO, her yıl ayrı bir tema çerçevesinde organizasyonlar düzenliyor. Bu yılın teması, “Dünya Gıda Güvenliği: İklim Değişikliği Sorunları ve Biyoyakıt” olarak seçildi.
FAO Genel Sekreteri Jacques Diouf yaptığı açıklamada, gelişmiş ülkelerin ısrarla sürdürdükleri biyoyakıt politikalarının, sadece geçen yıl 75 milyon insanı açlığa mahkum ettiğini ve aç insan sayısının 925 milyona ulaştığını belirtti. Diouf, yoksul ülkelerde ve bölgelerde sürdürülebilir tarımın geliştirilmesinin desteklenmesi ve küresel gıda üretiminde artış sağlanması için dünya ülkelerine daha fazla siyasi ve mali destek sağlama çağrısında bulundu.
Gelişmişliğin açlık karşısındaki çaresizlik sınavı
TÜGİS’de (Türkiye Gıda İşverenleri Sendikası), 16 Ekim Dünya Gıda Günü nedeniyle FAO Orta Asya Alt Bölge Ofisi ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile ortak bir toplantı düzenledi. İstanbul Ceylan Intercontinental Otel’de gerçekleştirilen toplantının açış konuşmasını yapan TÜGİS Başkanı Necdet Buzbaş; FAO Genel Sekreteri Jacques Diouf’un “Bu yıl dünyada aç insan sayısı 925 milyona çıkmıştır” sözünü hatırlatarak, bir yıllık artış bilançosunun 75 milyon olduğuna dikkat çekti. Buzbaş; “Yıllık ortalama dünya nüfus artışının 70 milyon olduğu dikkate alındığında, her yıl bir o kadar aç insan sayısının artacak olması endişesi, “gelişmişlik açlık karşısında çaresizlik sınavı mı veriyor?” sorgulamasını yapmamızın gerekliliğini akla getiriyor. Onurlu insanlık adına, açlık denilen bu utanç tablosu ile birlikte yaşayamayız, yaşamamalıyız” dedi.
FAO Orta Asya Alt Bölge Ofisi Temsilcisi Mustapha Sinaceur de konuşmasında, yaşanan gıda krizinin konuyu küresel kalkınma gündeminin ilk sıralarına taşıdığını, beraberinde tarıma daha fazla yatırım yapma ve tarımsal üretimi arttırma ihtiyacının doğduğunu belirtti. İklim değişikliği ve kuraklığın herkesi etkilediğini, ancak dünyanın yoksul bölgelerinin iklim değişikliğinin ilk kurbanları olduğunu da sözlerine ekledi.
Toplantının sonunda Tarım Bakanlığı, FAO ve TÜGİS tarafından, 2008 yılı içinde Gıda Sektörü’ne yaptıkları katkılar dikkate alınarak belirlenen 10 kişi ve kuruluşa, toplantıda hazır bulunan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker tarafından FAO madalyası verildi.
21. Yüzyılın ayıbı: Açlık
16 Ekim’de Ankara’da bir başka sempozyum da TMMOB Ziraat ve Kimya Mühendisleri Odaları tarafından düzenlendi. “21. Yüzyılın Ayıbı: Açlık” adlı sempozyum Ankara Milli Kütüphane Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi. Açış konuşmasını yapan ZMO Başkanı Dr. Gökhan Günaydın, tüm dünyada açlıkla mücadele edilmesi talebinin somutlaştığı 1996 FAO Zirvesi’nden bugüne kadar, aç sayısının 2 katına çıktığını, bunun da aslında açlıkla mücadelede yetersiz kalındığının en açık göstergesi olduğunu belirtti.
Gıda Politikaları
17 Ekim’de ise Gıda Mühendisleri Odası (GIDAMO) tarafından Gıda Politikaları başlığı ile düzenlenen panelde Türkiye’nin gıda politikaları, AB uyum çalışmaları, gıda denetimi ve gıda güvencesi konuları masaya yatırıldı.
GIDAMO’nun yeni başkanı Atakan Günay, küresel krizin boyutlarından birinin de gıda krizi olduğunu belirtti. Günay, gıda üretimi yapan işletmelerin neredeyse yarısının kayıtdışı olduğuna vurgu yaparak, yasal üretim yapan firmaların kayıtdışı nedeniyle rekabette zorlandığına dikkat çekti. Bu noktada tüketiciye büyük görev düştüğünü hatırlatan Günay, aynı zamanda sorunun çözümüne yönelik olarak Maliye ve Sanayi Bakanlıklarınca ortak hazırlanan “Stratejik Kayıtdışı Eylem Planı”na Oda olarak destek verdiklerini söyledi.
Öğleden sonraki oturumda düzenlenen ve oturum başkanlığını A.Ü. Gıda Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Nevzat Artık’ın yaptığı Gıda Politikaları panelinde ise 5179 Sayılı Gıda Kanunu, yeni taslak kanun, gıda denetimi gibi konular masaya yatırıldı. Panele katılan Dr. İsmail Mert, konuşmasında görüşe açılan gıda kanunu taslağının sektörün tüm taraflarınca hayal kırıklığı ile karşılandığını, beklentileri karşılamaktan uzak olduğunu belirtti ve bu konudaki en uygun yaklaşımın 5179 Sayılı Gıda Kanunu’nun eksiklerinin giderilmesi olduğunu belirtti. Gıda sektörünün büyüklüğüne ve gıda güvenliğinin önemine dikkat çeken Dr. İsmail Mert; “Sektörde yaşanan gelişmeler dikkate alınarak Gıda İşleri Genel Müdürlüğü kurulmalı ve tek yetkili kurum olmalıdır. Sivil toplum örgütlerine daha fazla inisiyatif ve işlevsellik imkânı tanınmalıdır” dedi.