Küresel boyutta yaşanan iklim değişiklikleri, tüm dünyayı etkilediği gibi Türkiye’de de doğal afetlerin yaşanmasına neden oluyor. Doğal afetler, maddi ve fiziki hasar oluşturmasının yanı sıra toplumların ve kişilerinde ruh hallerinde hasar bırakıyor.
Son zamanlarda iklim değişiklikleri sonucu dünya çapında yaşanan doğal afetler, kişilerin ruh halini olumsuz yönde etkiliyor. Kişilerde oluşan travmanın büyüklüğü, afetin büyüklüğünden ziyade kişiye yaşattığı psikolojik etki ile ilgili.
“Bir doğal afet yıllar boyu bir kez yaşanır, bir travma her gün yaşanır”
Kişilerde yaşanan travmaların kalıcı olduğunu belirten Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Onur Okan Demirci, “Büyük afetler büyük travmalar yaratır demek yerine afetler büyük travmalar yaratabilir demek daha doğru olacaktır. Bu travmayla yaşamak kişi için her gün afet yaşamakla aynı anlama gelebilir. Bir doğal afet yıllar boyu bir kez olur, bir travma ise her gün yaşanır” diye konuştu.
Ege Bölgesi’nde yaşanacağı söylenen kasırga haberlerinin toplum üzerindeki etkilerini değerlendiren Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Onur Okan Demirci, “Geçtiğimiz günlerde Yunanistan’dan gelen kasırga haberleri sonucunda ülkemizde de insanlar bir düzeyde kaygı yaşadı. Kendimizce kasırga için önlemler almaya başladık, birçoğumuzda tedirginlik yarattı. Bu tedirginlik sonucunda günlük düşüncelerimizin önemli bir kısmını kasırga haberlerine ayırdık. Yapılan rahatlatıcı açıklamalar dahi bu tedirginliğimizde azalma yaratmaya yetmedi” dedi.
Doğal afetin psikolojik etkileri nesiller boyu sürebiliyor
Doğal afetlerin psikolojik etkilerinin sadece o felaketten etkilenen kişiler için geçerli olmadığına vurgu yapan Demirci, “Bir şekilde yakınları etkilenen insanlar, ekranları başında veya medya kanalları aracılığı ile takip edenler, hatta ve hatta felaket hikayeleri ile büyüyen nesiller dahi bu etkinin altında kalabiliyor. Bu nedenle bir doğal afetin psikolojik etkileri nesiller boyu sürebiliyor.
Örnek olarak Marmara depremi öyküleri ile büyüyen bir nesilde sıklıkla deprem korkusu görülebiliyor. Marmara depremi sonrası uzunca bir süre birçok insan depremi yaşamamış olsa dahi deprem korkusu nedeni ile kendilerince en üst düzeyde önlem almaya çalıştı. Zamanın etkisi ile her ne kadar bu durumda azalma görülse de artçı bir deprem dahi bu korkuyu her zamankinden fazla tetikleyebiliyor” ifadelerini kullandı.
“Afetler ile yaşamak zorundayız, fakat hiçbirimiz travma ile yaşamak mecburiyetinde değiliz”
Yaşanan doğal afetlerden sonra toplumsal ve bireysel olarak travmaları atlatabilmek için psikolojik desteğin şart olduğunu dile getiren Demirci, “Psikolojik destek için illa bir afet tablosunun oluşmasına gerek yok. Doğal afetlere hazırlık konusunda toplumsal ve bireysel olarak psikolojik destek sağlanmalı. Bu destek kişilerin korkularına yönelik olabilir veya afet eğitimleri ile toplumsal olarak sağlanabilir.
Bir doğal afetle karşılaşma öncesi nasıl tatbikat eğitimi yapılıyorsa afet sonrası oluşabilecek psikolojik etkiler için de buna benzer tatbikat eğitimleri yapılmalı. Afetler sonrası kişilerde oluşan travmaların tedavisi mümkün ve yaşamı her gün etkilememesi için tedavi edilmesi gerekli.
Günümüzde bu tür travmaların psikolojik etkilerin tedavilerinde başarılı sonuçları alınabilen birçok yöntem bulunuyor. Bilişsel davranışçı terapiler ve EMDR terapileri bu etkili tedavi yöntemlerinin başında geliyor. Afetler ile yaşamak zorundayız fakat hiçbirimiz travma ile yaşamak mecburiyetinde değiliz” dedi.
DHA