Son 3 yıldır dünyada yaşanan olumsuz gelişmelerin tarımsal üretime daha fazla önem verilmesi gerektiğini ortaya koyduğunu belirten PAKDER (Tarım Ürünleri Hububat Bakliyat İşleme ve Paketleme Sanayicileri Derneği) Başkanı M. Tevfik Dinçer, bakliyatta fiyat-ithalat ve ihracat dengesinin sağlıklı kurulabilmesi, ithalatın azaltılması, ihracatın arttırılması ve iç tüketimin canlandırılmasının temel çözümünün üretimi arttırmaktan geçtiğini belirtti.
Bakliyat sektörüne yönelik 2010 yılı beklentilerini ve öngörülerini Gıdahattı’na anlatan PAKDER Başkanı Dinçer; 2009 yılına ait Türkiye bakliyat pazarının toplam büyüklüğünün yaklaşık 1 milyon ton civarı olduğunu belirterek; “2008 yılında yaşanan emtia fiyatlarındaki artış bize gösterdi ki tarımsal üretim artık çok önemli. Türkiye’nin altyapısı ve coğrafi konumu nedeniyle tarımsal üretim artışı ile bu durumu fırsata dönüştürebileceğini düşünüyorum.” dedi.
Hükümetin başlattığı, tarımsal destekleme politikasının olumlu bir girişim olduğunu söyleyen Dinçer; Buğday, pirinç v.b ürünlere uygulanan prim desteğinin 2009 yılında hububat ve bakliyat ürünlerine de uygulanmasının kararlaştırılmasını önemli bir gelişme olarak niteledi.
Sektörün en önemli sorunlarının başında kayıt dışı ve denetim eksikliği konusunun bulunduğuna dikkat çeken Dinçer, bakliyat ve tarımsal ürünlerdeki açık ürün satışının, halen paketli bakliyat sektöründe, sektörel gelişmenin önündeki en büyük engel olmaya devam ettiğine değindi. Dinçer, bazı ürünlerdeki KDV oranlarının yüksek olmasının kayıt dışılığı arttırdığını belirterek: “Özellikle pirinç ve bulgurda perakende noktasına kadar KDV’nin %1’lere çekilmesi, perakende noktasından sonra %8’lerde devam etmesinin, bakliyat sektöründe kayıt dışılığı yok etmede önemli katkı sağlayacağını düşünüyoruz.” dedi.
Pirinçte üretim artıyor, mercimek sıkıntılı
Dergimize yaptığı açıklamada bakliyat üretimi ile ilgili rakamlar da veren Dinçer, pirinç üretiminin geçmiş yıllara nazaran her yıl giderek artış gösterdiğini ve yurt dışından ithal edilen miktarın azaldığını kaydetti. Pirinçte üretimin yaklaşık 450,000 ton, tüketimin de 550/600.000 ton civarında olduğunu belirten Dinçer, aradaki tüketim farkının ithalatla karşılandığını belirtti.
Dinçer açıklamasında diğer ürünlerle ilgili şu verilere yer verdi:
“Kırmızı mercimekte 2007 yılında, ortalama üretimimiz 500,000 ton civarında ve tüketimimiz de yaklaşık 250,000 ton civarında gerçekleşti. Tüketim fazlamızı ihraç etmekte idik. Ama 2008 yılında, kırmızı mercimeğin yoğun olarak üretildiği Güneydoğu Anadolu bölgesi maalesef kuraklıktan çok önemli bir şekilde olumsuz etkilendiğinden dolayı, geçmiş yıllara nazaran üretim kaybımız 200,000 ton civarında oldu. Dolayısıyla çok önemli bir ihraç kalemimiz olan bu üründe geçtiğimiz yıl, ithalatçı konumuna düştük.
Yeşil mercimekte de maalesef benzer durum söz konusu. Üretimimizin 15.000 ton civarında olduğu tahmin ediliyor, tüketim farkı da ithalatla karşılanıyor.
Nohut üretimimizin yaklaşık 550,000 ton civarında olduğu tahmin edilmekte ve sadece bu üründe hemen hemen hiç sıkıntı yaşamadığımızı söyleyebilirim.
Beyaz Fasulye ve barbunyada üretimimizin 200/220.000 ton civarında olduğu söyleniyor. Tüketimimiz de yaklaşık 250,000 ton civarında; farkı da keza ithalatla karşılanmaktadır.
Ülkemizde beslenmede ağırlıklı olarak buğdaya dayalı ürünler kullanılmaktadır. Bu anlamda buğday üretimi ülkemiz açısından çok önemli bir durum arz etmektedir. Buğday üretimimizin yaklaşık 21 milyon ton olduğu söyleniyor. Bakliyat sektöründe de satılan bulgurun hammaddesi buğdaydır. Dolayısıyla buğday üretiminde şimdilik sorun yaşamadığımızdan dolayı bulgurda da sorun yaşanmıyor. 2009 yılındaki krize rağmen buğdaydaki rekolte artışı, bulgurda ciddi anlamda bir fiyat artışı yaşanmamasına neden oldu.
2009 yılına ait Türkiye bakliyat pazarının toplam büyüklüğü yaklaşık olarak 1 milyon ton civarındadır.
Ülkemiz çok önemli bir coğrafi konum ve kaynaklara sahip. Eğer sahip olduğumuz kaynakları doğru ve verimli bir şekilde kullanırsak, küresel krizleri, küresel fırsatlara dönüştürebileceğimizi düşünüyorum. Dolayısıyla üretmek ana hedefimiz olmalıdır”. Gıdahattı.com/28.01.2010