Yayınlanan bir rapor kurumlara yönelik küresel tedarik zinciri denetimlerinin ciddi suiistimalleri tespit edemediğini öne sürdü.
Raporda STK belgeli etik denetimlerin küresel tedarik zincirlerindeki iş gücü suiistimalleri, kötü çalışma koşulları ve çevrenin bozulması gibi durumları ortaya çıkarmak için gerekeni yapmadığı öne sürüldü ve kurumları çalışma standartlarının onaylı ve akredite olmasını sağlamak için denetim sürecine ‘müdahale etmekle’ suçlandı.
Raporda Kurumsal Sosyal Sorumluluk (CSR) girişiminin bir parçası olarak yürütülen denetim süreciyle ilgili ciddi endişeler olduğu dile getirildi ve denetleme yönetimi kurumlarla ‘çalışmakla’, mevcut iş modellerini güçlendirmekle ve küresel üretim statükosunu korumakla suçlandı.
Rapor ayrıca sivil toplum kuruluşlarının (STK) düzeltmek için çalıştığı iş gücü ve çevre problemlerinin denetimler tarafından daha kötü hale getirildiğini öne sürdü.
Kölelerin kullanıldığı üretime verilen belge
Sheffield Politik Ekonomi Araştırma Enstitüsü (SPERI) tarafından hazırlanan raporda The Guardian gazetesinin ortaya çıkardığı, Tayland deniz ürünü tedarik zincirindeki insan hakları ihlallerine yer verildi. Gazete Tesco, Aldi ve Morrisons gibi önemli ABD, Britanya ve Avrupa perakendecileri tarafından satılan Tayland deniz ürünlerinin üretiminde kölelerin kullanıldığı haberini yapmıştı. Bu ürünlerin tedarikçisi Taylandlı CP Foods firmasıydı.
Bu haberden sonra tarım ürünlerinin belgelenmesi için gönüllü standartlar koyan ve üreticileri ‘güvenli ve sürdürülebilir uygulamaları’ benimseme yönünde teşvik eden bir STK’nın Britanya süpermarketlerindeki Tayland karidesine ‘etik olarak üretildi’ belgesi verdiği ortaya çıkmıştı.
Kurumsal kontrol
Kurumsal tedarik zincirlerini araştırmak için çalışmanın yazarları Dr. Genevieve LeBaron ve Jane Lister Kuzey Amerika, Birleşik Krallık ve Çin’deki tedarik zinciri denetmenleri, iş yöneticileri, sivil toplum kuruluşları ve üreticilerle mülakat yaptı ve Çin’in İnci Nehri Deltası bölgesindeki fabrikaları ziyaret etti.
LeBaron ve Lister firmaların etik denetimler sürecinde etkili olduğunu, STK’lar tarafından standartları izlemek ve teyit etmek için oluşturulan belgeleme standartlarının tamamen gönüllü olduğunu ve firmalar tarafından tasarlanan ve finanse edilen özel denetimlere dayandığını tespit etti.
Rapor küresel tedarik zincirlerinin yönetiminin etik ve gönüllü ‘değerlendirme sistemine’ dayalı hale geldiğini, denetimlerin önemli bir rol oynadığı bu sistemin firmalar ve sivil toplum grupları tarafından desteklendiğini öne sürdü. Bu denetleme sistemi tedarikçi yönetimi, gönüllü belgeler, standartlaştırılmış ölçüler ve kurumun çevresel ve sosyal performansını ölçmek için bir araya getirilmiş endekslerden oluşmaktadır.
Araştırmanın yazarları denetimlerin eskiden çok uluslu firmaların dâhili kurum standartlarını ölçmek, izlemek ve uygulamak için kullandığı bir yönetim aracı olduğunu, ancak günümüzde kurumsal tedarik zincirlerindeki standartları izlemeye yönelik merkezi bir mekanizmaya dönüştüğünü söyledi.
Raporda Tayland deniz ürünleri tedarik zincirindeki insan hakları ihlallerinin yanında büyük bir sebze üreticisi olan Emmetts UK firmasının başarılı geçen bir denetimden 2 ay sonra 60 işçiyi zorla çalıştırdığının tespit edildiği ifade edildi.