Günümüzün zorlu ekonomik ortamında, tüketiciler haftalık alışverişlerinde paralarının karşılığında daha fazla değer almak isterler. Peki değer aslında ne anlama gelir?
Paranın değerinin gerçek anlamını ortaya çıkarırken göz önünde bulundurulması gereken birçok faktör vardır: farklı tüketiciler için farklı şeyler ifade edebilir. Bir tüketici basit malzemeleri ararken, başka bir tüketici ürünün besin özelliklerinden bağımsız olarak uygun bir fiyat arayabilir, bir başkası lezzete ve cazibeye değer verebilir. Tüketici önceliklerinin anlaşılması çok önemlidir.
İşleme konusundaki zorluklar ve inip çıkan ham madde ve enerji fiyatlarıyla başa çıkmanın yanı sıra kimi zaman çelişkili taleplere yanıt vermek, üreticilerin katma değerli tüketici kazanan ürünler sunmalarını zorlaştırabilir. Bu makalede EMEA bölgesindeki kilit müşteri trendlerini incelemekte ve deneyimli malzeme tedarikçilerinin yeni ürün geliştirme sürecinde üreticilere değer sağlamak için bilgileri ve çözümleri nasıl sunabileceğini araştırmaktayız.
Tüketicileri anlamak
Yiyecek ve içecek sektörü, küresel ve bölgesel ekonomik eğilimlerle paralel olarak sürekli değişmektedir. Temiz etiket (clean label), cazibe ve sağlık, son on yıllık süreçte yeni ürün geliştirme faaliyetlerini etkileyen trendlerden yalnızca birkaçıdır. Talebe ayak uydurabilmek için, üreticilerin her şeyden haberdar olmaları ve trendleri ve bunların farklı bölgelerdeki önemini anlamaları gerekmektedir. Örneğin, temiz etiket (clean label) tercihleri Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’nın (EMEA) diğer bölümlerine göre İngiltere, Almanya ve Fransa’da çok daha gelişmiştir. Diğer taraftan, düşük maliyet, Doğu Avrupa ve diğer gelişmekte olan ülkelerde çok daha fazla önceliğe sahiptir. Malzeme tedarikçileri, bölgesel seviyede tüketicileri anlayarak üreticilerin değerli zamanlarını ve paralarını harcamadan pazar talebini karşılayan ürünler sunmalarına imkan veren katma değeri sağlayabilirler.
Sağlıklı seçimler
Sağlık ve hijyen, şu anda yiyecek ve içecek sektöründeki en büyük trendlerden biridir. Obezite ve kalp sağlığı gibi sorunlar tüm dünya çapında artan endişeler arasında olduğundan, tüketiciler kalori alımlarını düzenlemek ve diyetlerini geliştirmek için en sevdikleri ürünlerin şekersiz, düşük tuzlu, düşük yağlı hatta yağsız çeşitlerini aramaktadırlar. Yiyecek sektörü gelişmiş besin profilleri sunarak tüketici sağlığını destekleyebilir. Yine de, yağ ve tuz gibi malzemeler tüketicilerin sevdikleri ürünlerin dokusunu ve tadını cazip kılma konusunda önemli bir rol oynamaktadır.
Bu nedenle, ‘düşük özellikli’ veya ‘hafif’ ürünlerde aynı duyusal özellikleri üretebilmek için bu malzemelere fonksiyonel alternatifler sağlayabilen bir malzeme tedarikçisiyle çalışmak çok önemlidir.
Ancak, sağlık ve hijyen için yeniden formülasyon sadece malzemelerin çıkarılmasından ibaret değildir. Farklı uygulamalarda daha sağlıklı ve yenilikçi ürünler sunabilmek için dahil edilebilecek çeşitli malzemeler vardır. Örneğin, ek lif barındıran ürünler besin alımını artırmak isteyen tüketiciler için cazip bir yoldur ve sonuç olarak tam tahılların popülerliği büyük ölçüde artmıştır. Onaylı bir AB sağlık etiketini taşıması, besin değerini kanıtlayarak ürünün cazibesini artıracaktır. Örneğin, bir süre önce tam tahıllı arpa için sağlık etiketlerine onay veren EFSA’nın pozitif görüşü ile üreticiler, somut avantajlar sağlayan ürünler geliştirerek, sağlık gereksinimlerini destekleyen ürünler için daha fazla ödemeye hazır tüketicileri kendilerine çekebilirler.
Temizlik
Son yirmi yıl içerisinde, tüketiciler yiyecek ve içecek tercihlerinde kullanılan malzemeler hakkında daha bilinçli davranmaya başladılar. Tüketiciler, katkılar ve koruyucular gibi suniymiş gibi görünen malzemelere karşı daha dikkatli davranıyorlar. Proaktif olarak e-rakamlardan kaçınıyorlar, evlerindeki mutfaklarda bulabildikleri malzeme türlerini tercih ediyorlar. Araştırmalar Fransa, Almanya, İtalya, İspanya, İngiltere ve ABD’deki tüketicilerin yüzde 70’inden fazlasının her zaman veya genellikle paket etiketlerinin ön tarafını okuduklarını gösteriyor (1) , bu durum basit malzeme etiketlerinin önemini ortaya koyuyor.
Bu trend İngiltere’de yaygın bir şekilde görülüyor ve dünyanın diğer bölgelerinde hızlı bir büyüme gösteriyor. Katkısız, doğal ve organik ürünler tüketiciler için cazip olmalarını sağlayan net, ayırt edici bir faktöre sahipler. Bazı katkıların çıkarılması için ürünün yeniden formüle edilmesi zor görünebilir, ancak doğru malzeme tedarikçisiyle kalite, lezzet ve doku korunurken bu katkıların nişasta gibi daha geleneksel malzemelerle değiştirilmesi mümkündür.
Kalitenin değil, maliyetlerin düşürülmesi
Paranın değeri yalnızca fiyat olmasa da, birçok tüketici fiyata dikkat eder. Küresel piyasa durgunluğu, dondurulan maaşlar, iş belirsizliği, artan işsizlik ve yakıt gibi diğer emtialar için artan harcamalar gibi ekonomik faktörler, tutumlu alışveriş alışkanlıklarına neden olmuştur. Aynı zamanda kaliteden taviz vermek gibi bir seçenek de yoktur. Geçen seneye göre ortalama bir İngiliz ailesinin haftalık yiyecek harcamasının azaldığı düşünüldüğünde, üreticiler ürünlerinin rafta dikkat çekmesi için çok daha fazlasını yapmak zorundadırlar. Ayrıca, üreticiler ekonomik sıkıntıyı hissetmekte ve yüksek küresel gıda fiyatları, taşımacılık ve yakıt maliyetleri gibi faktörlerle mücadele etmek zorunda kalmaktadırlar. Müşterilerini tutabilmek için, üreticilerin son ürünlerin fiyatını artırmadan, ancak kaliteyi muhafaza ederek bu artan maliyetlerin etkisini minimuma indiren yenilikçi yöntemler bulmaları gerekmektedir.
Üreticiler, bu değişen taleplere ve durumlara yanıt vermek için ürünlerini yeniden formüle edebilirler. Pahalı veya maliyet açısından hassas malzemeleri değiştirerek üreticiler maliyetlerini stabilize edebilir ve kendileri açısından riski hafifletebilirler. Özel nişastaların bitkisel ve hayvansal yağlar, domates, yumurta, süt tozu veya meyve posası gibi malzemelerin yerini alabildikleri kanıtlanmıştır. Ayrıca son ürünü tüketiciler açısından cazip kılmak için gereken viskozite, doku ve emülsifikasyon özelliklerini de muhafaza etmektedirler. Bununla birlikte, artan işlem verimliliği maliyetlerin azaltılması için kilit bir yöntemdir. Bu verimliliğe zaman, para ve depolama alanından tasarruf edecek şekilde daha kısa dondurma ve depolama gibi çeşitli yollarla ulaşılabilir.
Artan verimlilik, düşük enerji kullanımına katkıda bulunarak “yeşil” özellikler sunulmasına da yardımcı olabilir. Bu şekilde, üreticiler fiyatlarını artırmak zorunda kalmadan kaliteli ürünlere ulaşabilirler.
Artı Değer
Değer yalnızca paradan tasarrufla ilgili değildir – makul fiyatlarla tüketicileri cezbeden ürünler sunulmasıyla ilgilidir. Düşük maliyetler bazı tüketiciler için daima cazip olmaya devam etse de, yeterli değildir; tüketiciler genellikle düşük fiyat için kaliteden taviz verilmesini istemezler. Ayrıca sağlık, lezzet ve doğallık gibi diğer faktörlerden de etkilenirler.
Değerin gerçek tanımı yenilikçi, yüksek kaliteli gıda ve içecek ürünleri yaratarak tüketicilere paralarının karşılığında daha fazlasını vermektir.
(1) MMR Research Worldwide, Ocak 2011