• Hakkımızda
  • Site İçi Arama
  • Bize Yazın!
Gıda Hattı
  • ANASAYFA
  • GIDA
  • TARIM
  • SAĞLIK
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • EĞİTİM
  • DEĞER KATANLAR
  • DİĞER
    • MUTFAK
    • BİLİM
    • ÇEVRE
    • YAŞAM
    • HAVA DURUMU
    • GÜNCEL
    • ASTROLOJİ
    • KİTAPLIK
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • ANASAYFA
  • GIDA
  • TARIM
  • SAĞLIK
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • EĞİTİM
  • DEĞER KATANLAR
  • DİĞER
    • MUTFAK
    • BİLİM
    • ÇEVRE
    • YAŞAM
    • HAVA DURUMU
    • GÜNCEL
    • ASTROLOJİ
    • KİTAPLIK
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Gıda Hattı
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Anasayfa Değer Katanlar

COVID-19 Sonrası Tarım ve Gıda Ürünleri

Ülkemizi de yoğun olarak etkileyen Covid-19 salgınının tarım sektörüne yıkıcı etkilerini hep birlikte en aza indirme zamanıdır.

7 Mayıs 2020
Süre:7dk Okuma
COVID-19 Sonrası Tarım ve Gıda Ürünleri
FacebookTwitterLinkedinPinterestWhatsappEposta

Covid-19 tüm dünyada önce sağlığın korunmasını, hemen akabinde de tarımın önemini ön plana çıkardı. Ülkemizi de yoğun olarak etkileyen Covid-19 salgınının sektöre yıkıcı etkilerini hep birlikte en aza indirme zamanıdır.

COVID-19 Sonrası Tarım ve Gıda Ürünleri – Dr. İsmail Mert

Beslenme tüm insanlığın en temel ihtiyacıdır. Nitekim Maslow’un “İhtiyaçlar Piramidi” teorisine göre, beslenme ihtiyacı birinci basamaktaki en temel ihtiyaçlar olan biyolojik ihtiyaçlar arasında yer alır. Bu ihtiyaçlarını gidermemiş bir kişi için diğer ihtiyaçların bir önemi yoktur. Su, hava ve oksijen ile beraber yaşamın vazgeçilmez faktörlerinden olan gıdaya erişim için küresel tedarik zincirleri gözden geçirilmeye başlandı. Rusya, Kazakistan, Ermenistan, Belarus ve Kırgızistan ve birçok ülke çok sayıda tarım ürününün ihracatını kendi gıda güvenliğini sağlayabilmek adına durdurdu.

Salgının tarım sektörüne yıkıcı etkileri

Tarım sektörümüze ilişkin yapısal sorunların üretimimizi, üreticilerimizi, tüketicilerimizi ve dolayısı ile tüm toplumumuzu olumsuz etkilediği bu süreçte; ülkemizi de yoğun olarak etkileyen Covid-19 salgınının sektöre yıkıcı etkilerini hep birlikte en aza indirme zamanıdır.

Ülke olarak ne kadar zengin olursanız olun, kendinize yeterli değilseniz, diğer bir ifade ile insanınızı besleyecek gıdayı üretemiyorsanız, stoklarınız yeterli değilse, böyle sıkıntılı dönemlerde gıda tedarik etmeniz zora girmekte ve tedarik etseniz dahi yaşanan sıkıntılarından dolayı ürünler daha pahalı hale gelmektedir.

Panik yaşanmasının önüne geçildi

Salgın dönemlerinde gıda güvenliği açısından dünyada ilk karşılaşılan sorun, panik havasının oluşmasıdır. Türkiye’de gıda üreticileri, dağıtıcıları ve Bakanlığımız bu panik havasını dağıtmak için gıda arzı bakımında yeterli olduğumuz yönünden art arda açıklamalar yapmışlardır ki, bu açıklamalar bir panik havası oluşumunu da engellemiştir. Böyle bir durumda, tarımsal üretim riskleri en aza indirmek için yapılması gereken birinci öncelik, tarım ve gıda sektörünün tüm bileşenlerini sürece katarak bilimin öncülüğünde krizi yönetmektir.

Ülkemizde sokağa çıkma kısıtlamaları ile birlikte, insanlar ancak temel tüketim ürünleri için harcama yapıyorlar. Ticari tedarik zincirinde yaşanan mevcut kırılmanın gıda sektörüne yansıması ile ürün maliyetleri artmıştır. Çünkü salgının ciddi şekilde etkilediği ülkelerde sınırların kapanması, karantina kararları ve tedbirleri kapsamında üretimden tüketime tedarik zincirindeki aksamalar nedeniyle gıdaya ulaşımda sıkıntılar yaşanmaktadır.

Virüs, kısa sürede küresel tedarik zincirini parçalayacak hale geldi

Salgın ile birlikte üretimin ve tedarik zincirinin bozulması sonucu, Dünya kıtlıktan, açlıktan ve gıda bulamamaktan korkar hale gelmiştir. BM ülkeleri oluşacak olan bu olumsuz şartlara karşı uyarmaktadır. Çünkü salgın gıda güvenliğini her açıdan tehdit etmektedir. Gıdaya ulaşımı kısıtlı olan kişilerin küresel salgından daha fazla etkileneceği görülüyor. Ölümcül virüs, kısa sürede küresel tedarik zincirini parçalayabilecek hale geldi.

Ülkelerin karantina uygulamalarına başvurması insanların temel tüketim ürünlerini stoklamasına neden olurken, tedarik zincirinden yoksun olan firmalar fiyatları artırmak zorunda kaldı, devletler gıda piyasasına müdahale eder duruma geldiler. Gerekli hammadde kaynaklarının azalması dolayısı ile gıda üreten firmalar üretim yapamaz hale geldi ve bunun sonucu olarak da işgücü kayıpları oluştu. Bu nedenle gıda ürünlerinde yaşanacak herhangi bir kıtlık durumu, krizin boyutunu büyütebilecek potansiyele sahiptir.

Para olsa bile ithalat yapılamaz noktaya gelindi!

Bugün gelinen noktada paran olsa bile ithal edemeyeceğin bir dönem yaşıyoruz. Belli ürünlerde belli ülkeler ihracat yasakları uyguluyorlar.

İşte bu yeni Dünya düzeninde sağlık korumanın hemen arkasında tarım ve gıdanın birinci sıraya geldiği görülmektedir. Üretmezsen dışa bağımlı oluyorsun. Temel insan hakları içerisinde yer alan gıdaya ulaşım hakkı maalesef lafta kalmakta ve Kissinger’ın “gıdayı kontrol eden insanlığı kontrol eder” deyişi adım adım gerçekleşmektedir. İnsanların, gıdaya ulaşmada kaygıya düştüklerinde, göze alamayacakları hiçbir tehlike, çiğnemeyecekleri hiçbir kural yoktur.

Teknolojin ne kadar yüksek olursa olsun, ne kadar zengin olursan ol, gıda ve tarımda eğer belli bir güce sahip değilsen sıkıntı yaşıyorsun.

Türkiye’nin gıda ithalatı

Ülkemiz,1980 yılında yalnızca 7 ürün grubunda net ithalatçı iken 2000 yılında 13 ürün grubunda, 2019 yılında ise 21 ürün grubunda net ithalatçı olmuştur. 1980 yılında en önemli net ithalat kalemleri sırasıyla şeker, hayvansal ve bitkisel yağlar oluştururken, 2000 yılında en yüksek net ithalat sırasıyla pamuk, ham deri, yağlı tohum ve yem hammaddeleri, hayvansal ve bitkisel yağlar, 2019 yılında ise buğday, pamuk, yağlı tohum ve ham yağlar, ham deri, yem hammaddeleri olmuştur.

1980 yılında en yüksek net ihracat sırasıyla meyveler, pamuk, tütün, sebzeler ve tekstil ürünleri olurken 2000 yılında en yüksek net ihracat sırasıyla tekstil ürünleri, meyveler, konserveler, halı ve deri eşyalar 2019 yılında ise tekstil ürünleri, meyve ve sebzeler, fındık, un ve unlu mamuller, şekerli mamuller, su ürünleri, tavuk eti ve yumurta, sigara, konserveler ihraç edildiği görülmektedir.

Ayrıca, tarımla uğraşan nüfusumuz giderek yaşlanmaktadır.

Ülkemiz açısından ne yapılmalı?

Salgınının olumsuz etkilerinin salgın sonrasında ülkemizde daha da ağırlaşmaması için gıda üretiminin kesintiye uğramaması ve piyasada istikrarın sağlanabilmesi için sıkı önlemler alınması gerekmektedir. Önümüzdeki süreçte günü kurtarmak yerine derhal “tarımsal üretim seferberliği” ilan edilmelidir. Olabilecek riskleri minimuma indirmek için tarım ile ilgili tüm paydaşların katılımı ile  «TARIM ve GIDA GÜVENLİĞİ EYLEM PLANI»  hazırlanmalı ve uygulamaya konulmalıdır. Eylem planında; tarımsal ürünlerde arz-talep dengesizliğini ve fiyat istikrarsızlığının giderecek, girdi maliyetlerini düşürecek tedbirler alınmalıdır. Yetiştiricinin yapması gerekenleri yetiştirici, sanayicinin yapması gerekenleri sanayici, lojistik ve satış noktalarının alması gerekenleri ilgili sektör temsilcileri,  devletin yapması gerekenleri de devlet yerine getirmelidir.

Uzun vadeli bir şekilde gıda güvenliğini sağlamayı amaçlayan hangi ürünlerin üretiminden vazgeçilerek, hangi ürünlerin artırılacağı politikaları hayata geçirilmelidir. Özellikle ülkemiz için kritik ürünler olan buğday, mısır, pirinç, yağlı tohumlar ve bakliyat ürünlerinde bizi dış bağımlılıktan kurtaracak politikalar uygulanmalıdır. Bunun için çiftçiye belirli kalitedeki ürüne alım garantisi verilmelidir.

En kritik alanlardan birisi hayvancılık!

Hayvancılığın ana girdilerinden yem hammaddeleri ve besi materyalinde dışa bağımlıyız. Yağlı tohum üretimini sadece yağ açığı olarak bakmamamız gerekir. Entansif hayvancılığa geçmemizle birlikte protein kaynağı olarak yağlı tohumlar öne geçmeye başlamıştır. 2019 yılında 25 milyon ton karma yem üretimimizde kullanılan hammaddelerin yaklaşık %50’si ithalatla karşılanmıştır. Bunun büyük bir çoğunluğu da protein kaynağı olan hammaddelerdir. Bunların 2.936 bin tonu soya, 730 bin tonu soya küspesi, 1.080 bin tonu ayçiceği tohumu küspesi, 830 bin tonu DDGS, 273 bin tonu palm küspesi, 223 bin tonu mısır glüteni ve 178 bin tonu balık unudur. Ayrıca 3.588 ton mısır, 1.371bin ton da kepek ithal edilmiştir. Tüm bunlara ödenen döviz 3 milyar dolardır. Ayrıca besilik, damızlık ve bazı durumlarda kasaplık canlı hayvan ve karkas ithalatı ile bu miktar çok daha yukarılara çıkmaktadır. Buraya 2.5 milyar dolar eklenebilir.

Kırmızı et konusunda da endüstriyel önlemlerin yanında meraya dayalı koyunculuğumuzun daha fazla teşvik edilmesi gerekmektedir. İkinci olarak tohum ve hayvancılıkta ıslahın önemi dikkate alınarak araştırma-geliştirme çalışmalarına, akıllı tarım uygulamalarına, verimliliğe önem vermeliyiz.

Tarımsal girdi maliyetleri düşürülmeli!

Tarımsal girdileri çiftçinin dünya fiyatlarından temini için tedbirler alınmalıdır. Tarım arazilerinin parsel bazında değil tarım işletmesi bazında düzenlenmesi, aile çiftçiliğinin güçlendirilmesi sağlanmalıdır. Genç nüfusu tarımda tutacak tedbirler alınmalıdır. Ayrıca, uluslararası tarımsal lojistik sektöründe Türk Girişimciler olarak daha da fazla aktif rol almalıyız. Böylelikle, günümüzde yaşanan küresel salgın ve kıtlıkları en az hasarla atlatmak mümkün hale gelecektir.

Ayrıca, dışa bağımlılıktan kurtulmak için öncelikli olarak sulama alanlarımızı su ekonomisini de dikkate alarak artırmalıyız. Ülkemiz zengin su kaynaklarına sahip bir ülke değildir. Mevcut yeraltı ve yerüstü su kaynaklarımız hızlı bir şekilde tükenmekte, aşırı israfı söz konusudur. Su kaynaklarımızı en uygun ve optimum şekilde kullanmalıyız. Su kaynaklarını ve havzalarını kirlilikten ve yok olmaktan korumalıyız.

Birlikten kuvvet, ayrılıktan azap doğar. Birlik içerisinde olmak mecburiyetindeyiz. Ülkemizin ihtiyacı ÜRETMEK, ÜRETMEK, ÜRETMEKTİR. MUTLAKA ÜRETİM VE FAKAT ÜRETİCİNİN DESTEKLENMESİ ŞARTTIR.

Dr. İsmail Mert

Zootekni Federasyonu Başkan Vekili

Etiketler: Dr. İsmail Mertgıda güvenliğigıda ithalatıZootekni Federasyonu
PaylaşTweetPaylaşPinGönderGönder

İlgiliYazılar

TGDF ile İstinye Üniversitesi arasında iş birliği anlaşması gerçekleşti!
Güncel

TGDF ile İstinye Üniversitesi arasında iş birliği anlaşması gerçekleşti!

9 Şubat 2021
İhracatçılardan gıda güvenliği için dev adım!
Gıda Haberleri

İhracatçılardan gıda güvenliği için dev adım!

12 Ocak 2021
Bakan Pakdemirli, gıda kaybının bilançosunu açıkladı!
Gıda Haberleri

Bakan Pakdemirli’den “Gıdamızı koruyalım” çağrısı!

3 Aralık 2020

Bağlantıda Kalalım

Sıcak Haberler

Meteoroloji : Soğuk ve yağışlı hava yurdumuzu terk etti

Meteoroloji tahminleri | 3 Mart 2021 Çarşamba (yarın) hava durumu

2 Mart 2021
Kelaynak turizmi!

Yaban hayatında 4 tür yok olmaktan kurtarıldı

2 Mart 2021
Polen alerjisi belirtileri bu yıl erken başlayabilir. Peki neden?

Polen alerjisi belirtileri bu yıl erken başlayabilir. Peki neden?

2 Mart 2021
haftalik-burc-yorumlari

Haftalık Burç Yorumları ve Beklentileri | 1 Mart – 7 Mart

2 Mart 2021
Gidahatti Logo

Gıdahattı.com, başta gıda olmak üzere hayatın her alanına ilişkin okuyucuların merak edebilecekleri, istedikleri konularda mümkün olduğunca yalın ve net bilgi alabilecekleri yeni nesil dijital medya platformudur.

Gıdahattı.com‘un insana ve hayata dair her konuda söyleyecek bir sözü, araştıracağı bir konu mutlaka vardır. Ayrıca sitemiz, eli kalem tutan ve hayata dair söyleyecek sözü olan herkese açık bir yayın platformdur.

Bizi Takip Edin

  • Hakkımızda
  • Site İçi Arama
  • Bize Yazın!

Copyright © 2019 - Tüm hakları saklıdır.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • ANASAYFA
  • GIDA
  • TARIM
  • SAĞLIK
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • EĞİTİM
  • DEĞER KATANLAR
  • DİĞER
    • MUTFAK
    • BİLİM
    • ÇEVRE
    • YAŞAM
    • HAVA DURUMU
    • GÜNCEL
    • ASTROLOJİ
    • KİTAPLIK

Copyright © 2019 - Tüm hakları saklıdır.