2015-2016 eğitim ve öğretim yarıyılı tamamlandı. Okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim okullarındaki yaklaşık 17 milyon öğrenci, bugün karne aldı. Çocukların karne heyecanına anne ve babalarda ortak oldu. Eğitim-Sen’nin yayınladığı “Eğitim hakkına yönelik saldırılar ve tehditlerin gölgesinde 2015-2016 eğitim öğretim yılı 1. Yarıyıl değerlendirmesi” raporuna göre, bölgedeki çatışmalar ve sokağa çıkma yasakları eğitim hakkına büyük bir darbe indirdi.
Milli Eğitim Bakanlığı 81 ile gönderdiği yazıda, yarıyıl tatili için öğretmenlerden ‘ev ödevi’ vermemesini istedi. Cizre ve Silopi’de terör operasyonu nedeniyle “sokağa çıkma yasağı” ilan edilmesinin ardından MEB, bölgedeki okul ve yurtları boşaltarak eğitim-öğretimi fiilen durdurdu. Bakanlıktan yapılan açıklamada, eğitimdeki aksamının telafi eğitimleri ile giderileceği belirtildi.
Eğirim-Sen’nin yayınladığı “Eğitim hakkına yönelik saldırılar ve tehditlerin gölgesinde 2015-2016 eğitim öğretim yılı 1. Yarıyıl değerlendirmesi” raporuna göre, 2015-2016 eğitim öğretim yılının birinci yarısının sokağa çıkma yasağının olduğu ilçelerde fiilen kayıp bir dönemin yaşanmasına neden olduğu belirtildi.
Raporda, “Sokağa çıkma yasakları kapsamında Cizre’de 104 okulda öğrenim gören 41.127 öğrenci, Silopi’de ise 68 okulda öğrenim gören 39.128 öğrenci olmak üzere toplam 80.255 öğrenci ve 2.991 öğretmen bu süreçten olumsuz etkilenmiştir. MEB her ne kadar ‘telafi eğitimi yapılacak’ iddiasında bulunsa da, öğrenci ve öğretmenlerin bu süreçte yaşadıkları ‘travma’ ve ‘endişe’lerin telafi edilebilmesinin hiç de kolay olmadığı açıktır.”denildi.
“Okullar çatışmanın hedefi haline getirildi”
Raporda ayrıca, Cumhuriyet tarihinde bir ilk olan ve bakanlık tarafından öğretmenlerin “hizmet içi eğitim” bahanesiyle öğrencilerinden ve okullarından ayrılmak zorunda bırakıldığı belirterek, “Askeri darbe dönemlerinde bile örneklerine rastlanmayan, 1990’lı yılları bile gölgede bırakan yoğun baskı ve şiddet ortamında, hem okullar çatışmaların hedefi haline getirilmiş, çok sayıda okul ve hastanenin yakılarak tahrip edilmesi nedeniyle eğitim ve sağlık hizmetleri başta olmak üzere tüm kamu hizmetleri kesintiye uğramış, halkın günlük yaşamı pek çok açıdan alt üst olmuştur.” ifadelerine yer verildi.
İktidarın eğitim sistemini kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda biçimlendirmeye çalıştığını savunan Eğitim- Sen raporunda, devlete ait eğitim kurumlarında çeşitli adlar altında para toplanması, özel öğretim kurumlarının kamu kaynakları ile desteklenmesi, eğitim politikalarının eğitim-piyasa ilişkisine göre belirlenmesi ve halkın cebinden yaptığı eğitim harcamalarının belirgin bir şekilde artması gibi farklı uygulamaların bu eğitim öğretim yılında da artarak sürdüğü belirtiliyor.
Velilerin çocuklarını özel okullara yöneltmesinde kamu eğitim kurumlarının 4+4+4 nedeniyle yaşadığı tahribat belirleyici olduğunun vurgulandığı raporda, 4+4+4 sistemi sonrasında özel okulların toplam okullar içindeki oranının 3 kat arttığına dikkat çekildi.
“Eğitim, devredilemez bir kamusal haktır”
“Eğitim, devredilemez bir kamusal haktır” diyen Eğitim Sen, devlet okullarında paralı eğitim uygulamalarının yaygınlaştığını ve dar gelirlinin bu harcamaları gıda ve sağlık hizmetlerinden kısarak karşıladığını belirtiyor.
MEB eğitim sistemini, Diyanet İşleri Başkanlığı, dini cemaatlerin kurduğu vakıf ve derneklerle işbirliği halinde olduğunun belirtildiği raporda, “İktidarın bugüne kadar eğitim sisteminde ve günlük yaşamda ortaya koyduğu temel pratik, her türden dini inancı istismar ederek ve kendi çıkarları doğrultusunda kullanarak çocuklarımızı ve toplumu “tek din, tek dil, tek mezhep” anlayışı üzerinden “tek tipleştirmek” olmuştur.” denildi.