• Hakkımızda
  • Site İçi Arama
  • Bize Yazın!
Gıda Hattı
  • ANASAYFA
  • GIDA
  • TARIM
  • SAĞLIK
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • EĞİTİM
  • DEĞER KATANLAR
  • DİĞER
    • MUTFAK
    • BİLİM
    • ÇEVRE
    • YAŞAM
    • HAVA DURUMU
    • GÜNCEL
    • ASTROLOJİ
    • KİTAPLIK
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • ANASAYFA
  • GIDA
  • TARIM
  • SAĞLIK
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • EĞİTİM
  • DEĞER KATANLAR
  • DİĞER
    • MUTFAK
    • BİLİM
    • ÇEVRE
    • YAŞAM
    • HAVA DURUMU
    • GÜNCEL
    • ASTROLOJİ
    • KİTAPLIK
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Gıda Hattı
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Anasayfa Güncel

Biyoyakıt çözüm olacak mı?

16 Ekim 2013
Süre:9 mins read
Biyoyakıt çözüm olacak mı?
FacebookTwitterLinkedinPinterestWhatsappEposta

EPDK enerjide dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla, 2013’ten itibaren akaryakıta yerli tarımsal ürünlerden elde edilen etanol ve biyodizel katılmasını zorunlu hale getirdi. Ama ortada büyük bir çelişki var. Çünkü karara konu ham maddelerde zaten büyük oranda dışa bağımlıyız.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK), Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltmak ve cari açığı düşürmek için 2013 yılından itibaren benzin ve motorine yerli tarım ürünlerinden imal edilen etanol ve biyodizel katılması zorunluluğu getiren kararını kamuoyuna duyurdu. Karar, aynı zamanda Avrupa Birliği Çevre kriterlerine uyum sağlamayı da amaçlıyor. Karara ilişkin iki tebliğ, 27 Eylül 2011 Tarihli ve 28067 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlandı.

Tebliğlere göre, piyasaya akaryakıt olarak arz edilen benzin türlerine 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren %2, 1 Ocak 2014 tarihi itibariyle de en az %3 oranında yerli tarım ürünlerinden üretilmiş etanol ilave edilmesi zorunlu kılındı. Piyasaya akaryakıt olarak arz edilen motorin türlerinin, yerli tarım ürünlerinden üretilmiş yağ asidi metil esteri (YAME) içeriğinin de 1 Ocak 2014 tarihi itibariyle en az %1, 1 Ocak 2015 tarihi itibariyle en az %2 ve 1 Ocak 2016 tarihi itibariyle en az %3 olması zorunluluğu getirildi.

EPDK Başkanı Hasan Köktaş, konuya ilişkin değerlendirmesinde, aldıkları kararın önümüzdeki birkaç yıl içinde hem cari açığın azaltılması hem de yerli tarım üretimi açısından çok büyük önem taşıdığını söyledi. Bu kararı, Hükümetin yerli ürün kullanımının teşvik edilmesi yönündeki kararı ve bu kapsamda yayımlanan Başbakanlık Genelgesi çerçevesinde aldıklarını vurgulayan Köktaş, Türkiye’nin petrol ihtiyacının çok büyük bir kısmının ithalat yoluyla karşılandığı dikkate alındığında, aldıkları karar sayesinde, yerli tarım ürünlerinden elde edilecek biyoyakıtların enerjide dışa bağımlılığı azaltacağını savundu.

Köktaş, yerli tarım ürünlerinden biyoyakıt üretiminin teşvik edilmesiyle belirli tarım ürünlerine olan talebin artacağı ve tarım sektörü için ek gelir ve istihdam imkânı oluşacağı görüşünde. Kararın atıl durumdaki biyodizel tesislerinin tekrar ülkeye kazandırılmasına da katkısı olacağını belirten Köktaş, şöyle konuştu:

“Türkiye’de biyodizel dünyadaki gelişmelerin etkisinde 2000’li yılların başında gündeme gelmişti. İlk başlarda biyodizelin ÖTV dışında tutulması nedeniyle yatırımlar dünyaya paralel biçimde hızla arttı. Bugün ülkemizde yaklaşık 1,5 milyon ton kurulu kapasite bulunduğu tahmin ediliyor. Zamanla, petrol piyasasında haksız rekabet oluşturduğu iddialarının sonucunda vergi avantajının ortadan kalkması ile biyodizel üretim kapasitenin büyük kısmı atıl duruma düşmüştü. Harmanlama zorunluluğu getirilmesi ile bu atıl kapasitenin kullanılması sağlanacak.” 

Eker: “Mevcut üretim arttırılırsa olumlu”

Gıda fiyatlarını artırdığı gerekçesiyle insan gıdası olarak kullanılan ürünlerin akaryakıt üretiminde kullanılmasını doğru bulmadığını ifade eden Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ise akaryakıta yerli tarımsal ürün katkısını “mevcut ürünler kullanılarak değil, mevcut üretimi artırarak yapıldığı takdirde olumlu” bulduğunu kaydetti. Öte yandan kararla birlikte biyoyakıt hammaddesi olarak kullanılan bitkilerin üretiminin cazip hale gelerek çiftçinin gelir düzeyinin artacağını söyleyen Eker, biyoyakıt işleme tesislerindeki mevcut atıl kapasitenin de değerlendirilerek istihdam ve katma değer yaratılacağına dikkat çekti.

2 milyon ton ek üretim

Yapılan hesaplamalara göre, 2010’da 26 milyar TL olarak gerçekleşen benzin ve motorin harcamasının uygulama sonrasında 2014 yılı itibariyle 464 milyon TL’sinin Türkiye’de kalması hedefleniyor.

Biyodizel üretiminde; kanola (kolza), ayçiçek, soya vb. yağlı tohum bitkilerinden elde edilen bitkisel yağlar, atık kızartmalık yağlar ve hayvansal yağlar tercih ediliyor. Ancak Türkiye’de bugün etanol ve biyodizel için yeterli tarımsal ürün yetiştirilmiyor. Uygulamanın bu nedenle 2013 yılında başlayacağı belirtiliyor.

Ülkemizde 2010 yılında yaklaşık 13, 9 milyon ton motorin, 2,1 milyon ton da benzin tüketimi yapıldı.

Benzin ve motorinde %3’lük bir harmanlama yapılmasının zorunlu hale getirilmesi durumunda ise 493 bin metreküp biyodizel ve 80 bin metreküp biyoetanole ihtiyaç bulunuyor.

Bu da 493 bin metreküp biyodizel için 1,2 milyon ton kolza ve aspir, 80 bin metreküp biyoetanol için de yaklaşık 1 milyon ton şekerpancarı veya 223 bin ton mısır üretimi anlamına geliyor. 2010 yılı tüketimi sabit alındığında bu rakama harmanlanması gereken biyodizel üretimi için gerekli yerli tarım ürünlerinin üretiminin Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı verilerine dayanılarak, 2016 yılında karşılanabileceği hesaplanıyor.

Edip Uğur: “Ülke şartlarına uygun değil”

Konunun en yakın muhataplarından olan Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği (BYSD) Başkanı A. Edip Uğur, yağlı tohum bitkileri ve ham yağda net ithalatçı olan ülkemizde böyle bir zorunluluğun getirilmesinin gerekçesini anlamakta güçlük çektiklerini açıkladı. Uğur, “İthalata dayalı ve petrole göre daha pahalı olan ham yağı biyodizelde kullanmak ve motorine katmak cari açığı azaltmaz, bilakis artırır. Bu nedenle EPDK kararını yeniden gözden geçirmeli, ilgili sektörlerin görüşlerini almalı ve özellikle bitkisel atık yağın biyodizele dönüştürülmesi yönünde teşvikler getirmelidir” dedi.

EPDK’nın kararı için; “Ülkemiz şartlarına uygun olmayan, yanlış bir karar” değerlendirmesini de yapan Uğur’a göre kısa vadede en ideal çözüm, “çevre ve insan sağlığı açısından da çok önemli olan bitkisel atık yağların toplanarak biyodizel üretiminde kullanılması ve bu yönde teşviklerin getirilmesi.”

Dernek olarak bitkisel atık yağların toplanması ve enerjiye dönüştürülmesi konusunda önemli sonuçlar aldıklarını kaydeden Uğur, patenti derneğe ait olmak üzere evsel bitkisel atık yağların toplanması amacıyla geliştirdikleri “Bitkisel Atık Yağ Makinası (BAYTOM)” vasıtasıyla yakın zamanda ülke düzeyinde bitkisel atık yağ toplanması uygulaması başlatacaklarını belirtti. Uğur; “Hedefimiz halen 8-9 bin ton seviyesinde olan bitkisel atık yağ miktarını 25-30 bin tona çıkarmak” dedi.

Yeterli üretim yok

Her yıl sezon başlangıcında geleneksel olarak düzenledikleri “Yağlı Tohumlu Bitkiler ve Bitkisel Yağlar Konferansı”nı, 15 Eylül’de İstanbul’da gerçekleştirdiklerini hatırlatan Uğur, dünyada ve Türkiye’de yağlı tohumlu bitkiler ve ham yağ piyasalarındaki gelişmeleri kamuoyu ile paylaştıklarını belirtti. “Toplantıda da ortaya koyduğumuz gibi ülkemizde yağlı tohumlu bitkiler üretimi yetersiz olup, insanımızın tüketimine sunduğumuz yaklaşık 1,5 milyon ton yemeklik likit ve margarin yağı hammaddesinin %70’i dış ülkelerden yağlı tohum veya ham yağ olarak ithal edilmiştir” diyen Uğur, sektörün “net ithalatçı” pozisyonundan çıkamadığını kaydetti.

BYSD verilerine göre, 2010 yılında 1 milyon ton ayçiçeği tohumu, 55 bin ton soya fasulyesi, 1 milyon 150 bin ton pamuk tohumu ve 110 bin ton kolza (kanola) olmak üzere toplam 2,3 milyon ton yağlı tohum üretimi gerçekleştirdik. Son 10 yılın yağlı tohumlu bitkiler üretimi incelendiğinde yıllar itibariyle değişmekle birlikte 1,8 ile 2,4 milyon ton arasında bir üretim söz konusu.

Uğur, son yıllarda yağlı tohumlu bitkilere uygulanan mazot, gübre ve fark ödemesi prim desteklemelerine rağmen üretimde istenilen artışın sağlanamadığını, yakın bir gelecekte de üretimin büyük oranda artacağı beklentisi içinde olmadıklarını da sözlerine ekledi.

İthalat 3 milyar dolar

Öte yandan tüketim de hız kesmeden artıyor. 2010 yılında 950 bin ton likit bitkisel yağ ve 530 bin ton margarin tükettik. Buna karşılık yerli üretim 620 bin tonda kaldı. Türkiye, 2,7 milyon ton yağlı tohum, 815 bin ton ham yağ ithal ettiği 2010 yılında ithalata 2,5 milyar dolar ödedi. 

Bu yılın ilk 7 ayında ise 2,8 milyon ton yağlı tohum ve türevleri ithalatına ödenen miktar 2 milyar dolara ulaştı. BYSD Başkanı, yılsonunda rakamın 3 milyar dolar seviyesinde olacağını tahmin ettiklerini belirterek, “Görüldüğü gibi yemeklik bitkisel yağ sanayinin ana hammaddesi olan yağlı tohumlu bitkiler ve ham yağ yönünden dışa bağımlı ‘net ithalatçı’ bir ülkeyiz” dedi.

“Yerli üretim, insanımızın beslenmesinde kullanılmalı”

BYSD Başkanı Uğur, konu hakkındaki değerlendirmesine şu sözlerle devam etti:

“Ülkemizin mevcut şartları karşısında, yemeklik yağ ihtiyacının üçte birini karşılayan yerli üretimden elde edilecek ham yağın zorunlu olarak motorine katılması ve biyodizel üretiminde kullanılması ne derece doğru, kamuoyunun takdirindedir. Mevcut yerli üretim önce insanımızın beslenmesinde kullanılmalıdır. Almanya’da kanola yağı, Brezilya, Arjantin ve ABD’de soya yağı ve Malezya’da palm yağı fazlalığı nasıl biyodizele işleniyor ve motorinde kullanılıyor ise ülkemizde de ancak yağlı tohum üretimi birkaç misli artırılması halinde ihtiyaç fazlası yerli üretim biyodizelde ve motorinde kullanılmalıdır.”

Buzbaş: “İthalat giderek katlanacak”

Türkiye Gıda İşverenleri Sendikası Başkanı (TUGİS) Necdet Buzbaş da konuya ilişkin değerlendirmesinde “Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK), cari açığın azaltılması ve yerli biyoyakıtların üretiminin teşviki için akaryakıta tarımsal ürün katkısı konusunda yaptığı yeni düzenlenmeyi kuşku ile karşıladıklarını” ifade etti.

Ülkemizde giderek azalan tarım alanlarının, katma değeri yüksek gıda ürünlerine çevrilecek girdilere tahsis edilmesi gerekirken petrol fiyatına, dolayısıyla egzost gazına çevrilmesinin büyük haksızlık olacağını vurgulayan Buzbaş, şunları kaydetti:

“Tüm gelişmiş ülkelerde varlığı henüz tartışılan gıda güvencesi – biyoyakıt çelişkisi umarız atıkların değerlendirilmesi şekliyle kısıtlı kalır. Aksi halde mısır ve yağlı tohumlara verdiğimiz şu andaki 3,5 milyar dolarlık ithalat giderek artarak katlanacaktır. Gıda sanayinin en temel sorunlarından biri olan hammadde sorununu görmezlikten gelerek atılacak moda adımlar, umarız gelecek günlerde bizleri üzmez.”

Biyoyakıtlar, Türkiye ve AB

Biyoetanol genellikle şeker pancarı, şeker kamışı, mısır, buğday ve patates gibi nişastalı tarımsal ürünlerden elde ediliyor. Biyodizel üretiminde ise kanola, aspir, ayçiçeği, soya, pamuk, jatropa, palmiye vb. yağlı bitkiler kullanılıyor.

Biyoyakıtlar (biyodizel ve biyoetanol) ilk kez, 2003 yılında yayınlanan 5015 Sayılı Petrol Kanunu ile mevzuatımızda yer aldı. 2004 yılında yayımlanan “Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği” ile biyodizel, akaryakıt olarak tanımlandı. TSE tarafından Eylül 2005’te ilk biyodizel standardı yayınlandı. 2006 yılında ise EPDK, biyodizel üreticilerine lisans alma zorunluluğu getirdi.

8 Aralık 2006 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan Bakanlar Kurulu kararı ile yerli ürünlerden elde edilen ve normal dizel ile %2 oranında harmanlanan biyodizele, dağıtımın lisanslı petrol şirketleri tarafından yapılması koşulu ile ÖTV muafiyeti getirildi. Bugüne kadar yakıta harmanlama yapılması zorunlu değildi. EPDK’nın son kararıyla artık harmanlama zorunlu oldu.

AB, 2020 yılına kadar enerji ihtiyacının %20’sini yenilenebilir kaynaklardan, ulaşım sektöründe kullandığı yakıtın %10’unu ise biyoyakıtlardan karşılamayı hedefliyor. Fakat Avrupa’da biyoyakıta ayıracak yeterli arazi olmadığı için, Afrika’daki arazilerin biyoyakıt bitkileri için kiralanması yoluna gidildi.

Fiyatlar yüksek kalacak

FAO/OECD tarafından ortaklaşa hazırlanan Tarımsal Görünüm Raporu’na göre şu anda Avrupa’da tarımsal ürünlerin fiyatlarındaki artışın temel nedeni biyoyakıtlar olarak görülmese de uzun vadede böyle olacağı belirtiliyor. Rapor, hükümet politikalarının biyoyakıtları teşvik etmesinin pek çok tarımsal ürünün fiyatının yüksek kalmasına neden olacak temel yapısal değişikliklere yol açacağını gösteriyor.

Avrupa Komisyonu Şubat 2006’da Biyoyakıtlar için bir AB Stratejisi hazırladı. Özellikle biyoyakıtların enerji güvenliği ve seragazı emisyonlarının azaltılmasında oynayacağı role odaklanıldı. Ayrıca tarımsal ürünler için talebin artmasının kırsal kalkınmaya destek olacağı düşünüldü. Ancak 2008 yılında AB Komisyonu Çevreden Sorumlu Üyesi Stavros Dimas, “Biyoyakıt özendirme politikamızın yol açacağı sorunları öngöremedik” açıklamasında bulundu. Dimas, hedefin sadece sürdürülebilir biyoyakıtlarla sağlanması için yeni bir tüzük yayımlayacaklarını belirtti.

Haziran 2010’da ise Komisyon, sürdürülebilir biyoyakıtlar için ruhsatlandırma sistemi kurmaya karar verdi. Kabul edilen paket, iş çevreleri ve Üye Devletler’in Yenilenebilir Enerji Direktifi’ni uygulamalarına yardımcı olacak iki tebliğ ve bir karardan oluşuyor.

Söz konusu belgeler özellikle, Avrupa’da biyoyakıtlar için sürdürülebilirlik kriterleri ve yalnızca sürdürülebilir biyoyakıtların kullanılmasını sağlamak için yapılması gerekenleri ortaya koyuyor.

 

PaylaşTweetPaylaşPinGönderGönder

İlgiliYazılar

Japonya’dan sonra İngiltere… Hindi çiftliğinde kuş gribi salgını!
Güncel

İçişleri Bakanlığından Kısmi Kapanma Genelgesi

14 Nisan 2021
Son dakika… Bakan Selçuk: “21 Eylül’de belirli sınıflarda eğitimi başlatacağız”
Eğitim

Uzaktan eğitime geri dönüş 15 Nisan’da!

14 Nisan 2021
Van Gölü fotoğrafıyla birinci olan Astronot, Van’ın tanıtım elçisi oldu!
Yaşam

Van Gölü fotoğrafıyla birinci olan Astronot, Van’ın tanıtım elçisi oldu!

13 Nisan 2021

Bağlantıda Kalalım

Sıcak Haberler

Japonya’dan sonra İngiltere… Hindi çiftliğinde kuş gribi salgını!

İçişleri Bakanlığından Kısmi Kapanma Genelgesi

14 Nisan 2021
Son dakika… Bakan Selçuk: “21 Eylül’de belirli sınıflarda eğitimi başlatacağız”

Uzaktan eğitime geri dönüş 15 Nisan’da!

14 Nisan 2021
Van Gölü fotoğrafıyla birinci olan Astronot, Van’ın tanıtım elçisi oldu!

Van Gölü fotoğrafıyla birinci olan Astronot, Van’ın tanıtım elçisi oldu!

13 Nisan 2021
Vaka sayısında yeni rekor! 60 bine dayandı…

Vaka sayısında yeni rekor! 60 bine dayandı…

13 Nisan 2021
Gidahatti Logo

Gıdahattı.com, başta gıda olmak üzere hayatın her alanına ilişkin okuyucuların merak edebilecekleri, istedikleri konularda mümkün olduğunca yalın ve net bilgi alabilecekleri yeni nesil dijital medya platformudur.

Gıdahattı.com‘un insana ve hayata dair her konuda söyleyecek bir sözü, araştıracağı bir konu mutlaka vardır. Ayrıca sitemiz, eli kalem tutan ve hayata dair söyleyecek sözü olan herkese açık bir yayın platformdur.

Bizi Takip Edin

  • Hakkımızda
  • Site İçi Arama
  • Bize Yazın!

Copyright © 2019 - Tüm hakları saklıdır.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • ANASAYFA
  • GIDA
  • TARIM
  • SAĞLIK
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • EĞİTİM
  • DEĞER KATANLAR
  • DİĞER
    • MUTFAK
    • BİLİM
    • ÇEVRE
    • YAŞAM
    • HAVA DURUMU
    • GÜNCEL
    • ASTROLOJİ
    • KİTAPLIK

Copyright © 2019 - Tüm hakları saklıdır.