İş birliğine hazırız!
ŞEMAD’ın davetlisi olarak Türkiye’ye gelen Filippo Cerulli, Türk şekerleme sektörü ile iş birliğinin birçok açıdan kendileri için de büyük adım olduğunu söylüyor.
Şekerli Mamul Sanayicileri Derneği (ŞEMAD)’ın 13 Mayıs’ta İstanbul’da yaptığı toplantının ardından CAOBISCO Başkanı Filippo Cerulli ile deyim yerindeyse “şeker gibi” bir sohbet gerçekleştiriyoruz.
Önce toplantı üzerine konuşuyoruz. İzlenimleri olumlu… “Aramızda bir sinerji olduğunu düşünüyorum” diyor.
Avrupa’da uğraştıkları konular ile ŞEMAD’ın konuları hemen hemen aynı… Bunu kendi de teyit ediyor: “Gündemlerimiz aynı”.
Ve hemen ekliyor ardından: “Birçok açıdan iş birliği, bizim için de büyük adım olacak”.
Türkiye’nin Avrupa’nın dış ticaretinde yedinci sırada olan önemli bir ekonomi olduğunu hatırlatıyoruz. “Evet” diyor; “AB-Türkiye ticari ilişkileri çok önemli”.
Bir başka önemli noktayı da kendisi vurguluyor. AB Gıda ve İçecek Sanayi Konfederasyonu-CIAA ile aramızdaki iş birliği… CIAA ile iş birliğimizi önemsiyor; “Bizim tarafımızdan kapı sonuna kadar açık. İleri işbirliği için sizin de açık olduğunuzu görüyoruz” diyor.
Biz biraz da bu büyük organizasyonu kendi ağzından tanımak istiyoruz. Tabii kendisini de…
Mr. Cerulli, kaç yıldır dernekte görev yapıyorsunuz?
Kurulduğumuzdan beri CAOBISCO’nun her başkanı iki yıl süreyle görev alıyor. Üçlü başkanlıkta; 2 yılı başkan yardımcılığı, 2 yıl kıdemli başkan yardımcılığı, 2 yıl da başkanlık olmak üzere toplam 6 yıl görev aldım. 1987’den bu yana İtalyan Barilla Group’ta Satınalma Direktörü olarak çalışıyorum. Birkaç yıldır da grubun Almanya’daki operasyonlarından sorumluyum.
Haziran’da 55 yaşıma gireceğim, 4 çocuğum var; kızım 29, en küçük oğlum 20 yaşında. Roma’lıyım…
Birkaç yıl önce memleketime döndüm ama işim nedeniyle evde gerçekten çok az zaman geçirebiliyorum. Bisiklete binmeyi ve kayak yapmayı seviyorum.
Biraz da CAOBISCO’dan bahsedelim isterseniz…
Caobisco’nun ulusal dernekler ve 7 doğrudan üye firmadan oluşan toplam 20 kurumsal üyesi var. Dernek olarak Avrupa bisküvi, çikolata, şeker ve şekerleme endüstrisinin çıkarlarını hem Avrupa’da hem de uluslararası düzeyde temsil etmeye ve korumaya çalışıyoruz.
AB otoriteleri olan ilişkilerimizi CAOBISCO üzerinden yürütüyoruz. Şundan emin olun; biz, AB kurum ve kuruluşlarıyla düzenleyici ve mevzuat hazırlama anlamında birebir etkileşim içindeyiz. AB Komisyonu’yla da çalışıyoruz. Bizim ilişkimiz daha çok yetkili otoritelerle iki yönlü çalışmak üzerine kurulu.
Çoğu zaman Avrupa Komisyonu da sektörü anlamak için bize danışabiliyor. Anlayacağınız, iki yönlü bir ilişki. Temsili bir rolümüz var.
Bir diğer iş ortağımız da Avrupa Parlamentosu. Burada delegeler ve devletlerle çalışıyoruz. Bildiğiniz gibi Parlamento, seçimle gelen temsilcilerden oluşuyor. Bazen burada alınan kararlar hayatımızı zorlaştırıyor, bazen de kolaylaştırıyor.
Biz Brüksel tabelasıyla çalışırız, onlara doğrudan ulaşırız. Avrupa Konseyi memurları, bakanları bir araya getirir, mevzuat ve düzenlemelerde son kararı Konsey alır. Sonuç olarak Brüksel ile bağlantıların yürütülmesi için ulusal bağlantılar gerçekten çok önemlidir.
Biz CAOBISCO olarak, Madrid, Almanya ve diğer ülke dernekleriyle de çok yakın ilişkiler içerisindeyiz.
Bildiğimiz kadarıyla işlerinizi Komiteler aracılığı ile yürütüyorsunuz. Peki, çalışma şekliniz nasıl?
Bu bizim en önemli güçlerimizden biri. Komiteler endüstrimizin alanında en iyi uzmanlarını bir araya getiriyor. Yeni bir konu ya da sorunla karşılaştığımızda hemen işbaşına geçiyorlar. Gereksiz yolculuklardan kaçınmak amacıyla katkılarını bize e-posta yoluyla sağlıyorlar.
Ancak sadece bununla kalmıyoruz. Ticari ilişkiler konusunda DTÖ tartışmalarında yer alıyoruz. ICA (Uluslararası Kakao Organizasyonu) çatısı altındaki kodeks toplantılarına da katılıyoruz. Üyelerimizin çıkar ve rekabet avantajını, çok yönlü veya tek taraflı müzakerelerde savunuyoruz.
İkili anlaşmalarda da kendi üye devletlerimizin çıkarlarını göz önüne almalıyız. Etkileri gözlemlerken çok dikkatli hareket etmemiz gerekiyor.
Kakao fiyatlarındaki yükselişin size yansıması nasıl oldu?
Kakao fiyatları daha da artacak, çünkü global anlamda üretim düşerken tüketim artıyor. Yüksek fiyatlar, üretim faaliyetlerinin çok küçük çiftliklerle yürütülmesine yol açıyor.
Avrupa’ya kakaonun yüzde 40’ı dışarıdan gelir. Batı Afrika’daki yağmur, kakao üretimini etkiliyor. Son yıllarda piyasa istikrarsızlığı, kakao üretimini etkileyen başka bir sebep.
AB’de reform sürecinin tamamlanacağı 2015’e kadar geçen süreç var. Emin değilim nasıl ilerleyeceğinden; ama kendi ham maddelerimizi rekabetçi fiyata alabilmemiz lazım.
Satın almada da bir kayma var. Çin’deki fabrikaların hammadde talebi çok. Avrupa’da ihracat seviyesi arttığı için bu olumlu bir gelişme oldu. AB’de bazı korumacı eğilimler var. DTÖ’ye bağımlıyız. İhracatta daha iyi olmamız lazım ama bazı engeller var. Ürünlerin geldiği yerlerde dağınıklıklar var. Asya-Tayvan-Malezya ithal edilen ülkeler.
Ancak son yıllarda stok seviyelerinin bölgesel veya global olarak azaldığını görüyoruz. Örneğin Hindistan’da kakaoya ilişkin bazı tehditler görülüyor. Benzer şekilde hububatta da azalmalar var.
Sektörün önündeki zorluk ve fırsatlar neler?
Öncelikle şunu belirtmeliyim; çikolata ve kakao endüstrisi Avrupa ve dünyada tarım sektöründe değişiklik yapma konusunda lider. Hammadde kaynağının az olması, bunun önemini daha da arttırıyor. Sektörle hükümetler, gerekli çalışmaları yapıyor.
Bizle çalışmaya başlayınca, kakao dünyasında bir fark yaratmak adına siz de bu olumlu sürecin bir parçası olacaksınız. Bu alanda fark yaratmak için büyük şeyler yapmamız lazım.
Diğer bir konu, sürdürülebilirlik. Zannediyorum şekerlemeciler olarak bu konuda kendimizi iyi tanıttık. Düşünün ki Batı Afrika kakaosunu üreten küçük çiftlik sayısı 2 milyon. Çevre, etik, düzenlemeler, mevzuatlar… Hepsi çok önemli.
Sizlerde olduğu gibi etiketleme gereklilikleri var. Bu işbirliği ile bilgi akışımızın bir parçası olacaksınız.
Örneğin AB’de yeni pestisit yönetmeliği var. İnanın bu konular AB’de de çok karışık. Mesela Kadmiyum konusu tartışılıyor, bu konularda da durum sizden farklı değil. Gıda Güvenliği, izlenebilirlik, hijyen yasası ve genetik gıdalar bizim sektörümüz için de çok önemli konular.
Biyoyakıtlar konusu ise apayrı… Gıda sektörüyle iş birliği içinde ilerliyor. Artan bir talep de var.
Eğer bunu sadece rekabetçi konu olarak görürsek sorun yok, ama asıl zorluk hükümetlerin müdahalelerde bulunması. Biyoyakıt tüketimi, artan gıda talebi ve azalan AB üretimi nedeniyle fiyatlarda artış eğilimi öngörüyoruz. Gıda sektörü daha adil pay peşindeyken, biyoyakıtlara artan talep caydırır.
Ortak Tarım Politikası ve ortak enerji politikası olunca bu işler daha da zorlaşacak.
Avrupa sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Tüketim ne durumda?
Açıkçası, 2008-2009 yıllarında görülen küresel yavaşlama Avrupa’daki tüketimin azalmasına neden oldu. Tüketici davranışları değişiyor. Gerçekte bu durum, dünya pazarındaki rekabetçiliği de önemli oranda azalttı. Tabii tüketim alışkanlıkları da değişti. Bu bazen hacim açısından değişiklik gösteriyor. Bazen de daha çok piyasa ürünlerinin satın alınmasına doğru kayma olduğu görülüyor; özellikle çikolatada. Bir başka etken de Avrupa nüfusunun yaşlanıyor olması, dolayısıyla satın alınan ürünler de değişiklik gösteriyor.
Peki, tüketici eğilimi ne yönde?
Küresel kriz sonrası oluşan yeni ekonomik ortamda, farklı satın alma alışkanlıkları gelişti. Tabii burada şeffaflık etik sorumluluk ve STK’ların desteği çok önemli. Şirketler ve markalar; adil kakao ticareti, sağlık vb konularda çalışıyorlar, diğer yandan yeni formüllere ve inovasyona devam ediyorlar. KOBİ’lerde aynı şekilde.
Son yıllarda Avrupa’da gelişen trendler arasında, daha egzotik tatlar, baharatlı lezzetler ve daha çok kakaolu ürünler var.