Dünyada 1 milyar insan aç ve ben buna öfkeliyim!
Bu yıl 16 Ekim Dünya Gıda Günü için FAO tarafından belirlenen tema Açlığa Karşı Birleşelim (United Against Hunger), uluslararası düzeyde dünyadaki açlıkla mücadele etmek için ortaya konan çabaların fark edilmesini hedefliyor.
Açlık, gelişmiş ülkelerde “artık yemek saati geldi” şeklindeki bir his olarak algılanırken geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerdeki daha az şanslı insanlar için, halsizlik, yorgunluk, konsantrasyon bozukluğu ve hastalığa neden olan bir olgu.
Bu tanım, BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından 11 Mayıs 2010’da küresel düzeyde başlatılan “1 Milyar Aç İnsan” imza kampanyası için hazırlanan www.1billionhungry.org sitesinde yer alıyor.
Kampanyanın sloganı ise “1 milyar insan aç ve ben buna öfkeliyim!”.
FAO Genel Direktörü Jacques Diouf da aynen böyle söyledi: “Dünya üzerinde aç insanların olması kabul edilemeyecek kadar korkunç ve gerçekten öfkelenmemizi gerektiren bir durum.” Diouf, Roma’da FAO yıllık raporunu dünya basınıyla paylaştığı toplantıda, dünyadaki aç insan sayısının 925 milyon kişiye inmesini beklediklerini ancak sayıdaki düşüşe rağmen açlığın halen dünyanın en ciddi sorunu olmaya devam edeceğine de dikkat çekti.
FAO bünyesindeki kurumlardan Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD) tarafından hazırlanan yıllık rapora göre halen 6,8 milyar olan dünya nüfusu, 2050 yılında 9 milyara ulaşacak. Bu nüfusun beslenebilmesi için mevcut tarımsal üretimin %70 oranında artırılması gerekiyor.
300 milyar dolar lazım
“1 Milyar Aç İnsan” imza kampanyası hakkında Türkiye’deki birçok kuruluş ve tanınmış kişiye mektupla ulaşan FAO Orta Asya Alt Bölge Ofisi Temsilcisi Mustapha M. Sinaceur, mektubunda “dünyadaki aç insanların oranını yarıya düşürmenin, Birleşmiş Milletlerin 21. Yüzyıl için belirlediği Binyıl Kalkınma Hedeflerinin en başında yer aldığını” söyledi.
Ancak, dünyadaki açlığı azaltmaya şu anki hızımızla devam edersek, açlığı 2015 yılına kadar yarıya indirmeyi amaçlayan Binyıl Kalkınma Hedefi’ne (BKH) ulaşılması da mümkün görünmüyor. FAO’nun raporu, 2015 yılı itibariyle BKH’ne ulaşılması ve problemlerin çözümü için 300 milyar dolarlık daha yardım gerektiğine vurgu yapıyor.
Binyıl hedeflerinin başarılarından birisi Afrikalı çiftçiler için sağlanan tohum ve gübre teşvikleri oldu. Örneğin Malawi, 2005 yılında açlığın eşiğindeyken, şimdi hububat fazlası veriyor. Böyle ufak tefek başarı örnekleri var. Ancak BKH’ne ulaşılamamasının nedeni; son on yılda kalkınma yardımları artmış olsa da zengin ülkelerin bu yardımları gayrisafi yurtiçi hasılalarının %0,7’sine yükseltme vaadini gerçekleştirememiş olması. Dünya genelindeki ortalama açısından da sadece %0,7’lik nihai hedef değil; 2010 hedefi olarak belirlenen %0,56 oranına ulaşılması bile mümkün olmadı.
“Bir şeyler yanlış yapılıyor”
FAO tarafından bu yıl dünya çapında pek çok ülke ve şehirde, “1 Milyar Aç İnsan” kampanyasına destek amaçlı etkinlikler düzenlendi. Düzenlenen etkinliklere, sanat, spor ve siyaset dünyasından uluslararası önde gelen kişiler ve sivil toplum kuruluşları destek verdi.
Türkiye’de düzenlenen Dünya Gıda Günü etkinliklerinin ev sahipliğini bu yıl da Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası (TÜGİS) yaptı. Etkinlik, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve FAO Orta Asya ve Türkiye temsilcilerinin katılımıyla İstanbul’da düzenlendi. Etkinlikte, belirli kriterlere göre değerlendirilip seçilen dört gıda kuruluşu da FAO Madalyası ile ödüllendirildi. Bu yıl İreks Gıda, Söke Un, Marsan ve Önem Gıda madalya alan firmalar oldu.
Organizasyon içindeki panellerde “Açlığa Karşı Birleşelim” teması yetkin kişiler tarafından ele alınırken, başka bir panelde üniversitelerin gıda bölümü öğrencileri gelecek elli yılda gıda eğilimlerini konuştu.
TÜGİS Başkanı Necdet Buzbaş; “Açlığa karşı birlik olmak, devlet, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörün açlık, aşırı yoksulluk ve yetersiz beslenme ile mücadele etmek üzere tüm seviyelerde ortak çalışması durumunda gerçekleştirilebilir” dedi.
“Üretimi arttıramıyoruz”
Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) Merkez Konseyi Başkanı Dr. Mehmet Alkan ise Dünya Gıda Günü mesajında, ülkemizde tüketilen et, balık, süt, yumurta gibi değerli protein kaynakları miktarının gelişmiş ülke verileri ile karşılaştırıldığında çok geride olduğunu söyledi. Türkiye’nin hayvansal üretim açısından önemli bir potansiyele sahip olmasına rağmen yanlış uygulanan tarım politikaları nedeniyle hayvansal üretimini geliştiremediğine vurgu yapan TVHB Başkanı, hayvansal üretimin arttırılması yerine, hayvansal protein açığının ithalat yolu ile karşılanmasının ileride çok daha büyük açlık sorunlarını beraberinde getireceğini savundu. Alkan mesajında, gelişmiş ülkelerin, uluslararası kuruluşların, STK’ların ve ulusal yöneticilerin açlığın önlenmesinde daha samimi olmalarını diledi.
Tarımsal ürün fiyatları
FAO ve hükümetlerin gündeminden düşmeyen aç insan sayısının artmaya devam ettiği dünyamızda tarımsal ürünlerin de fiyatları artmaya devam ediyor. Örneğin, bu yılın başından beri pamuk, şeker, kakao, kahve ve buğday gibi emtialar yeni fiyat rekorları kırdı. Bir başka örnek, FAO’nun et fiyatları endeksi… Dünyada gıda fiyatları için gösterge olarak kabul gören FAO’nun et endeksi, Ağustos ayında tarihi bir artış oranıyla son 20 yılın zirvesine çıktı. Bu durum, Türkiye’nin kırmızı et fiyatları konusunda yaşadığı sıkıntıların aslında tüm gelişmekte olan ülkelerde de söz konusu olduğunu gösterdi.
Analistler, birçok tarımsal emtiada arz-talep sıkıntısını tetikleyen nedenlerin varlığına işaret ediyor. Bunların başında yakın geçmişte Rusya’da yaşandığı gibi kuraklık ve iklim koşulları geliyor. Yani üretici arzda tek başına söz sahibi değil. Bir diğer neden ise dünya enerji talebinin tarımsal ürünlerle karşılanmaya çalışılması. Bu da mısır, şekerkamışı, şekerpancarı, soya, ayçiçeği gibi emtiaların fiyatlarını tetikliyor.
Bunun yanı sıra gelişmekte olan ekonomilerde, gıda talebinde yaşanan artış da arz-talep dengesini bozuyor. Çin ve Hindistan giderek artan bir şekilde hem arzı hem de dünya ticaretini etkilemeye başladı. Ve son olarak tarımsal ürünleri bir finans aracı gibi portföylerine almaya çalışan fonlar da fiyatları spekülatif olarak arttırıyor. Uzmanlar, tüm bu gelişmelere karşın dünyada ekilebilir tarım arazilerinde artış gözlenmediğini belirtiyor. İş dolaşıp, teknolojiye, verimi artırmaya, gıda teknolojisindeki gelişmelere, inovasyon ve yeni ürün çalışmalarına dayanıyor. Galiba açlıkla mücadele etmeye kararlı hükümetlerin, tarım ve gıda sektöründe yaşanan gelişmelere bir de bu gözle bakması gerekiyor.