• Künye
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Site İçi Arama
Gıda Hattı
  • ANASAYFA
  • GIDA
  • TARIM
  • SAĞLIK
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • KORONAVİRÜS
  • DEĞER KATANLAR
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • MUTFAK
    • BİLİM
    • ÇEVRE
    • YAŞAM
    • HAVA DURUMU
    • GÜNCEL
    • ASTROLOJİ
    • KİTAPLIK
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • ANASAYFA
  • GIDA
  • TARIM
  • SAĞLIK
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • KORONAVİRÜS
  • DEĞER KATANLAR
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • MUTFAK
    • BİLİM
    • ÇEVRE
    • YAŞAM
    • HAVA DURUMU
    • GÜNCEL
    • ASTROLOJİ
    • KİTAPLIK
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Gıda Hattı
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Anasayfa Güncel

AB regülasyonları ışığında Yeni Gıdalar

4 Ekim 2018
Süre:10 mins read
FacebookTwitterLinkedinPinterestWhatsappEposta

“Genetik modifiye gıdalarla ilgili AB’nin risk değerlendirme, izlenebilirlik ve etiketleme kurallarının Türkiye tarafından adapte edilmesi artık ertelenmemesi gereken bir husustur.”

Yeni gıdalar kavramı Dünya’nın gündemine ilk kez resmi olarak 1997’de 258/97 sayılı Avrupa Birliği (AB) Regülasyonu ile gelmiş ve Regülasyonun yürürlüğe girdiği tarih bir “milat” kabul edilerek, “15 Mayıs 1997’den önce Avrupa Birliği ülkelerinin herhangi birinde önemli ölçekte üretimi ve tüketimi bulunmayan ürünler”, “yeni gıda” olarak tanımlanmıştır.

Yeni gıda kategorileri

Regülasyonda, ürünler altı kategori de tanımlanmış olup kategorilerin ilki, “genetik modifikasyon görmüş organizmaları (GMO) içeren gıdalar ve gıda ingrediyenleri”dir. İkincisi, GMO içeren ham maddelerden üretilmiş, ancak GMO’lar içermeyen gıdaları kapsamaktadır. Örneğin, GMO’lu mısırdan üretilen, ancak içeriğinde genetiği modifiye (GM) edilmiş proteini içermeyen yüksek fruktozlu mısır şurupları (HFCS) gibi. Üçüncü kategori, primer moleküler yapısı yepyeni olan, ya da daha önce var olmayan bir moleküler yapıya dönüştürülmüş gıdalar ve gıda ingrediyenlerini kapsar. Dördüncü kategoride daha önce tüketilmeyen yeni mikroorganizmalardan (küfler, algler vb.) üretilmiş gıda ve gıda ingrediyenleri, beşincide geleneksel bitki ve hayvan ıslahı çalışmaları dışında yöntemlerle geliştirilmiş bitki ve hayvanlardan elde edilen gıda ve gıda ingrediyenleri ve nihayet altıncı kategoride de 1997’ye kadar hiç kullanılmamış yepyeni bir “gıda işleme yöntemi”yle üretilen, ancak üretim yönteminin, ürünün kompozisyonunu önemli ölçekte değiştirdiği ve dokusal yapısını etkilediği saptanan gıda ve gıda ingrediyenleri tanımlanmaktadır.

Bunların dışında, bu kapsama, bugüne değin başka ülkelerde geleneksel olarak üretilen ve tüketilegelen ancak 1997’ye kadar AB ülkelerinde tüketilmediği için “yeni” olarak tanımlanan bazı “eski” gıdalar da girmektedir. Örneğin, tropik ülkelerdeki “noni meyvesi”nden yapılan meyve suları, AB’ye ithal edilmek istenildiğinde, bu ürün o ülkelerde uzun yıllardır tüketildiği halde, AB’de daha önce hiç tüketilmemiş olduğu için “yeni gıda” tanımı kapsamı altına alınmıştır.

İkinci bir örnek de, yeni geliştirilen bazı inovatif ingrediyenlerle üretilen geleneksel gıdalardır. Bunların daha önce katılmadıkları herhangi bir ürüne katılmasıyla üretilerek piyasa arzolunan her yeni ürün, örneğin “fitosterol ve bitki stanolleri”ni içeren margarinler gibi, bu grupta mütalaa edilmektedir. Yine yüksek basınçla yapılan pastörizasyon gibi bazı yeni geliştirilmiş teknolojilerle üretilen ürünler de artık bu kapsam altında değerlendirilmektedir.

Öte yandan, AB’de kullanılagelen geleneksel ingrediyenlerle oluşturulan yeni formülasyonlar ve teknolojilerle üretilen, ancak kompozisyon açısından orijinal ürünle eşdeğerliğini (substantial equivalence) koruyan geleneksel ürünler “yeni gıda” tanımının kapsamı dışında tutulmuştur.

Yeni gıdaların piyasaya arz koşulları ve prosedürü

“Yeni gıda” tanımına giren herhangi bir ürünü herhangi bir AB ülkesinde piyasaya sunabilmek için, öncelikle ürünün tüketici sağlığı açısından herhangi bir sakınca arz etmemesi, tüketiciyi yanıltmaması ve beslenme açısından da herhangi bir dezavantaj getirmemesi koşullarına uyması öngörülmüştür. Bu tip bir başvuruyu sadece o ürünü herhangi bir AB ülkesinde piyasaya sunmak isteyen özel veya tüzel kişinin yapmasına izin verilmektedir.

Bu başvuru prosedüründe AB’nin yasal uygulamalarında çok yaygın olarak kullandığı ve “komitoloji prosedürü” olarak bilinen genel bir yöntemin uygulanması öngörülmektedir. Bu yöntemde AB, herhangi bir durum (başvuru) için “genel-geçer” kesin bir yargıya ve karara varmak yerine, her durumu başlı başına bağımsız bir vaka “case” olarak nitelendirir ve her vakayı kendi koşulları altında kurulacak özel komiteler vasıtasıyla değerlendirerek, her seferinde özel bir karara varmayı amaçlar.

Uygulamalardaki aksaklıklar ve son gelişmeler

“Yeni Gıda” Regülasyonunun çıktığı yıllarda, “yeni ürün” addedilen gıda hangi AB ülkesinde piyasaya sunulacaksa, yapılacak başvurunun da o ülkenin “kompetan otorite”sine sunulmasıyla başlayan bir süreç öngörülmekteydi. Ancak uygulamada, süreçlerin öngörülen sürelerden çok daha fazla uzadığı ve başvuruların sonuçlandırılamadığı gözlemlendiğinden, daha sonra “süreç süreleri” için de birtakım kısıtlamalar getirildi.

Uygulamada yaşanan sorunların devamı üzerine, “yeni gıda” başvurularının ilk değerlendirme mercii olarak “kompetan otorite” yerine, AB’nin “merkezi otorite”si olarak EFSA (European Food Safety Authority) devreye sokuldu. EFSA’ya, başvuru yapılan ürüne eşdeğerlik kararı verme yetkisi de tanındı.

Regülasyonda “yeni gıda” başvurularının sadece gıda tedarikçileri tarafından yapılabileceği öngörülüyordu. Bunu genişleterek, örneğin inovatif bir makine geliştiren kişi ya da kurumun da bu tür başvuru yapabilmesine olanak sağlandı. Yine çıkarılan her karar sadece başvuruyu yapan kişi ya da kurumu kapsıyordu. Benzer ürünler için aynı değerlendirmelerin tekrar tekrar yapılmasını önlemek için, alınan kararların, bileşimleri aynı olan tüm ürünleri kapsamasına dair bir fikirbirliği şimdiden oluşmuştur, ama yoğun çaba ve büyük masraf gerektiren “başvuru”yu “fikri mülkiyet hakkı” olarak algılayan çokuluslu şirketlerin itirazları bulunmaktadır.

Diğer bir önemli sorun, çok önemli bir paydaş ve konunun direkt muhatabı olan tüketiciler tüm bu süreçlerin dışında kalmaktaydı. Ama bunu sağladığınızda da, kullanılan özel fikrî ya da ticarî bazı bilgilerin “gizliliğe saygı” prensibi çiğnenebiliyor. Bu konularda tartışmalar ve çalışmalar halen sürüyor.

2006 yazında, Avrupa Topluluğu 258/97 sayılı “Yeni Gıdalar Regülasyonu”nu revize etme kararını aldı ve bu konuda “online” bir kamu konsültasyonu başlattı. Oluşturulan bir internet sitesinde her kesimden paydaşların (çok uluslu şirketler, sade tüketiciler, taraflı ve tarafsız bilim adamları) görüşlerine sundular. Görüşler dikkate alınarak Regülasyonda gerekli görülen revizyonlar yapıldı ve 14 Ocak 2008’de Komisyonun hazırladığı teklif* Avrupa Parlamentosu’na sunuldu. Yeni teklif, yakında yukarıda özetlenmeye çalışılan düzeltmelerle tüm üye ülkelerde uyulması zorunlu yasa niteliği kazanacak.

Genetik modifiye gıdalar ile ilgili gelişmeler

AB’de eski regülasyonun uygulanmasında yaşanan süreçlerde, GM gıdaların tamamen farklı bir bakış açısıyla ve özel regülasyonlar altında ele alınması gerektiği yönünde görüşler hâkim oldu. Bu amaçla da, önce GMO’lar için diğer “yeni gıdalar”dan farklı özel bazı koşullar getirilmeye çalışıldı. Daha sonra, 2001/18/EC sayılı direktif ve 1852/2001 sayılı regülasyon ortaya konuldu. Böylece genetik modifiye gıdalar, tamamen 258/97 sayılı “Novel Foods” Regülasyonunun kapsamı dışına taşınmış oldu.

Ardından 178/2002 sayılı “Genel Gıda Yasası” oluşturuldu. 2003’te de GM gıdalar ve yemler hakkında 1829/2003 ve 1830/2003 sayılı iki yeni regülasyon daha geçirilerek GMO’ların izlenebilirliğin sağlanması ve GMO içeren gıdaların etiketlenmesi konularına netlik getirildi. Bunların piyasaya arzından önce risk değerlendirmeleri için de EFSA yetkili kılındı. Bu regülasyonlardan hareketle de 2005’te EFSA genetik modifiye gıdaların risk değerlendirmesi için ayrı bir özel rehber (Guideline) geliştirdi.

Son EFSA rehberinde ve bu yeni GMO mevzuatına göre, GM gıdalarla ilgili yapılan bir başvuru, artık doğrudan EFSA’ya sunuluyor; EFSA gerekli görürse, o ülkenin “otoritesi”nden risk değerlendirmesi istiyor. Bu arada diğer üye ülkelerde de konsültasyon süreci başlatılıyor. Gelen değerlendirmeler EFSA süzgecinden geçirilerek, komisyona ve üye ülkelere bildiriliyor. Toplam 6 aylık süre sonunda, kamu yoklaması ve risk iletişimini de içeren, tüm paydaşların fikirlerinin alındığı bir çevrim başlatılıyor. Çevrimin sonucunda Avrupa Komisyonu artık başvuruyla ilgili nihai kararını alıyor. Karar, başvurunun özel durumuna göre, ya Avrupa Topluluğu’nun tüm ülkelerini kapsayacak bir yasa şekilde hazırlanıyor yahut da sadece başvurunun yapıldığı üye ülkede geçerli kılınıyor.

Türkiye’deki gelişmeler

Türkiye’de ilk olarak 1998’de “Transgenik Kültür Bitkilerinin Alan Denemeleri Hakkında Talimat” hazırlandığını görüyoruz. Genetik modifikasyon konuları ülkemizde ilk tartışılmaya başlandığında, herhangi bir şekilde genetik bitkilerin kontrolsüz ekimini öncelemek amacıyla, önce kontrollü alan denemeleri yapılmasını öngören bu talimat yürürlüğe konuldu. Daha sonra, genetik modifiye organizmalarla üretilen tarımsal ürünlerin uluslararası ticaretini regüle eden, iki uluslararası anlaşmaya; Mayıs 2000’de Cartegena Biyogüvenlik Protokolu’na, Haziran 2003’te ise “Biyoçeşitliliğe İlişkin Protokol-Barselona Sözleşmesi”ne imza konuldu. Türkiye, 2004’te “Yeni Bitki Çeşitlerine Ait Islahçı Haklarının Korunması”, 2006’da da “Tohumculuk” konusunda iki kanun daha çıkardı. Ancak bu gelişmelere rağmen, konuya ilişkin tüm AB müktesebatını içselleştirebildiğimiz hâlâ söylenemez.

Sonuç

AB’ye aday ülke olarak Türkiye’nin yasalarını ilgili AB müktesebatı ile harmonize etme yükümlülüğü var. Hazırlanmış bulunan “Ulusal program”ımızda, “yeni gıda”larla ilgili 97/258 sayılı regülasyonun ulusal yasalarımızla uyumlaştırarak Mayıs 2005’e kadar yürürlüğe sokulacağı taahhüdümüz var. Ağustos 2008’de hazırlanan Ulusal Program Taslağı’nda da Biyogüvenlik Kanunu’nun 2009’a kadar çıkarılacağı taahhüt edilmektedir. Fakat hepimiz biliyoruz ki, bu konularda Türkiye taahhütlerini hemen gününde yerine getirmesiyle ünlü bir ülke değil. Fakat en azından “yeni gıda” mevzuatımız konusundaki gecikmemizle çok da önemli şeyler kaybetmiş değiliz. AB önümüzdeki günlerde uygulamada birtakım kusurları gözlenen 97/258 sayılı regülasyonunu yaşanan tecrübeler ve yeni görüşlerle yeniden şekillendirecek. Öte yandan, en az yasa çıkarmak kadar önemli olan bir diğer husus da, yasaları uygulamaktır.

“Yeni gıdalar”ın uzun yıllar GM gıdaları da kapsayan bir konu olması nedeniyle son vurgulamak istediğim ise, GM gıdalarla ilgili AB’nin risk değerlendirme, izlenebilirlik ve etiketleme kurallarının Türkiye tarafından adapte edilmesinin artık ertelenmemesi gereken bir husus olduğudur. Özellikle de yılan hikâyesine dönen “Biyogüvenlik Yasa Tasarısı”. Bu konuda çalışan ulusal komitelerimize gerçekten de çok iş düşüyor. Tarımda ulusal politika ve strateji belirleme çalışmalarımıza paralel olarak, GM uygulamaları yerine mümkün mertebe “bütünleşik zararlı yönetimi”, “bütünleşik ürün yönetimi” gibi, tarım uygulayıcılarımıza daha yakın olduğunu düşündüğüm alternatif tekniklerin benimsenmesinin tarımımız için çok daha yararlı olacağı yönündeki görüşümü de bu vesileyle belirtmek isterim.

PaylaşTweetPaylaşPinGönderGönder

İlgiliYazılar

Dünya Nadir Hastalıklar Günü: 7 binden fazla çeşidi var ama görülme sıklığı düşük!
Bilim

Bilim insanları psikolojik sorunları tespit edebilen kan testi geliştirdi!

17 Nisan 2021
Yıldız Holding’de bayrak değişimi! Yönetim Kurulu Başkanı değişti
Yaşam

Murat Ülker yazdı: Babamın Tavsiyesiyle Dinimi Hep Nasıl Yaşadım?

17 Nisan 2021
Pandemi güncesi: Dünyada ölümler 1,5 milyonu aştı, umut aşılarda!
Sağlık

Yoğun bakımdaki genç korona virüs sayısı artıyor!

17 Nisan 2021

Bağlantıda Kalalım

Sıcak Haberler

Dünya Nadir Hastalıklar Günü: 7 binden fazla çeşidi var ama görülme sıklığı düşük!

Bilim insanları psikolojik sorunları tespit edebilen kan testi geliştirdi!

17 Nisan 2021
Yıldız Holding’de bayrak değişimi! Yönetim Kurulu Başkanı değişti

Murat Ülker yazdı: Babamın Tavsiyesiyle Dinimi Hep Nasıl Yaşadım?

17 Nisan 2021
Pandemi güncesi: Dünyada ölümler 1,5 milyonu aştı, umut aşılarda!

Yoğun bakımdaki genç korona virüs sayısı artıyor!

17 Nisan 2021
Yerli COVID-19 aşı adayının Faz-1 çalışmaları o merkezde yürütülecek!

Yerli COVID-19 aşı adayının Faz-1 çalışmaları o merkezde yürütülecek!

17 Nisan 2021
Gidahatti Logo

Gıdahattı.com, başta gıda olmak üzere hayatın her alanına ilişkin okuyucuların merak edebilecekleri, istedikleri konularda mümkün olduğunca yalın ve net bilgi alabilecekleri yeni nesil dijital medya platformudur.

Gıdahattı.com‘un insana ve hayata dair her konuda söyleyecek bir sözü, araştıracağı bir konu mutlaka vardır. Ayrıca sitemiz, eli kalem tutan ve hayata dair söyleyecek sözü olan herkese açık bir yayın platformdur.

Bizi Takip Edin

  • Künye
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Site İçi Arama

Copyright © 2019 - Tüm hakları saklıdır.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • ANASAYFA
  • GIDA
  • TARIM
  • SAĞLIK
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • KORONAVİRÜS
  • DEĞER KATANLAR
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • MUTFAK
    • BİLİM
    • ÇEVRE
    • YAŞAM
    • HAVA DURUMU
    • GÜNCEL
    • ASTROLOJİ
    • KİTAPLIK

Copyright © 2019 - Tüm hakları saklıdır.