AB Çevre Bakanları Konseyi’nde 2-13 Aralık’ta Şili’nin Santiago şehrinde düzenlenecek olan Birleşmiş Milletler İklim Konferansı (COP25) öncesinde AB’nin yaklaşımı tartışıldı. Küresel iklim eyleminin hızlandırılması gerektiğini vurgulayan Konsey, döngüsel ekonomi kapsamındaki çabaların da sistemli bir şekilde hızlandırılmasını istedi.
AB üyesi ülkelerin çevre politikalarından sorumlu bakanların katılımıyla 4 Ekim’de yapılan Çevre Bakanları Konseyi toplantısında, BM İklim Konferansı (COP25) öncesinde AB’nin savunacağı tutum üzerinde ayrıntılı tartışmalar gerçekleştirildi. Bakanlar ayrıca, ekonomi faaliyetlerinin çevre üzerinde hiçbir etkiye yol açmamasını sağlamak vizyonuyla oluşturulması amaçlanan AB’nin uzun dönemli çevre stratejisini de tartıştı.
AB’nin BM İklim Konferansı’ndan beklentileri
AB, Şili’deki konferansta şu konularda ilerleme sağlanmasını hedefliyor:
- Paris Anlaşması’nın öngördüğü gönüllü işbirliği mekanizması için uygulama kılavuzu ilkelerinin tamamlanması (madde 6);
- Zarar ve hasarlar için Varşova Uluslararası Mekanizması’nın ikinci revizyonunun tamamlanması;
- Lima çalışma programının toplumsal cinsiyet eşitliği konusuna ilişkin incelemesinin tamamlanması;
- “Geliştirilmiş Şeffaflık Çerçevesi” kapsamındaki düzenlemelere ilişkin teknik çalışmaların ilerletilmesi.
Küresel iklim eylemi hızlandırılmalı!
AB Çevre Bakanları, küresel iklim eyleminin hızlandırılması gerektiğinin altını çizdiler.
Avrupa Birliği, 2014 yılında Paris İklim Anlaşması kapsamında AB’nin katkısı olarak, sera gazı emisyonlarını 1990 yılındaki seviyesine kıyasla 2030 yılına kadar en az %40 azaltmayı taahhüt etmişti. 2017 yılı itibariyle %22 oranında azaltım kaydedildiği belirlendi. AB, 2030 yılına kadar toplam enerji karması içerisindeki yenilenebilir enerji payının %32; enerji verimliliği oranının da %32,5 düzeyine ulaşmasını hedefliyor.
Döngüsel Ekonomi’ye geçiş çabaları
AB Çevre Bakanları Konseyi’nde AB ekonomisinin ve toplumun daha sürdürülebilir bir çizgiye oturtulması amaçlı çabaların sistemli bir şekilde hızlandırılması gerektiği vurgusu da yapıldı.
Su ve enerji güvenliğine vurgu yapan, sürdürülebilir, güvenli ve dairesel gıda sisteminin çok önemli olduğunu belirten Çevre Bakanları, bu alanda başarı kaydedilmesinin, bir dizi sürdürülebilir kalkınma hedefine aynı anda ulaşılmasına katkı sağlayabileceğine dikkat çektiler. Konsey sonuç bildirgesinde yer alan bazı kararlar şöyle::
- Sürdürülebilir toplum hedefli çalışmalar hızlandırılmalıdır. AB Komisyonu yasal çerçeveyi gözden geçirerek, döngü ekonomisinin başarılmasını engelleyen yasalar üzerinde gerekli değişikliği yapmalıdır.
- Atıklara ilişkin yasal çerçeve tüm unsurlarıyla uygulamaya konulmalıdır.
- Belediye atıklarının toprak altına gömülmesi işlemlerine bir an önce son verilmelidir.
- Döngü ekonomisinin başarılması için özel ağ platformlarına gereksinim duyulmaktadır; sınır ötesi işbirliği kolaylaştırılmalı, inovasyon çalışmaları artırılmalı ve iyi uygulama örnekleri paylaşılmalıdır.
- AB Komisyonu ve üye ülkeler döngü ekonomisini ilgili tüm politika ve stratejilere entegre etmelidir.
- Doğal kaynakların sürdürülebilir ve verimli kullanımın desteklemek amaçlı bir uluslararası anlaşma olasılığını değerlendirmek üzere AB Komisyonu ve üye ülkeler harekete geçmelidir.
- İnsan sağlığı ve çevre ve çevre için güvenli, toksik olmayan ve yüksek kalitede ikincil hammaddeler için iyi işleyen ve AB’deki kaynakların başka bölgelere taşınmasına engel olacak bir tek pazar yaratmak gerekmektedir.
“Sürdürülebilir gıda sistemi önemli”
- Sürdürülebilir olmayan gıda sistemleri küresel sera gazı emisyonlarının artmasına yol açmakta, biyolojik çeşitlilik kaybı, küresel ölçekte arazi kullanım dengelerinin bozulması ve ormansızlaşmaya sebep olmaktadır.
- Su ve enerji güvenliğine vurgu yapan, sürdürülebilir, güvenli ve dairesel gıda sistemi çok önemlidir; bu hususlarda elde edilecek başarı, bir dizi sürdürülebilir kalkınma hedefine aynı anda ulaşılmasına katkı sağlayabilecektir. Kişi başı gıda atık miktarının ve üretim aşamasından itibaren gıda perakendesi değer zinciri boyunca meydana gelen atıkların 2030 yılına kadar yarıya indirilmesi hedefine ulaşmak hedefli çalışmalar bir an önce hızlandırılmalıdır.