Ülkemizin öncülüğünü yaptığı, 2016 yılının “Uluslararası Bakliyat Yılı” ilan edilmesi konusu, Haziran ayında gerçekleştirilen 38. FAO Genel Konferansı’nda onaylandı. Türkiye aynı konferansta bir başarıya daha imza atarak, 3 yıllığına FAO Konsey Üyeliği’ne seçildi.
Türkiye, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) İtalya’nın başkenti Roma’da gerçekleştirilen 38. Genel Konferansı’nda iki büyük başarıya birden imza attı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in girişimleri ile 2016 yılının Uluslararası Bakliyat Yılı ilan edilmesi kararlaştırılırken, konferansta Türkiye açısından tarihe geçecek bir kararın da altına imza atıldı. Türkiye, 49 üyeli FAO Konseyi üyeliğine seçildi.
38. FAO Genel Konferansı’nın 21 Haziran’da yapılan oylamalarının ikinci turunda Türkiye, oylamaya katılan 155 ülkenin 116’sının oyunu alarak Temmuz 2013 – Temmuz 2016 arasındaki 3 yıllık dönemde FAO Konseyi Üyeliği hakkı kazandı.
Türkiye’nin Roma Büyükelçiliği’nden yapılan açıklamada, ülkemizin FAO Konseyi’ne seçilmesinin, gıda güvenliği, sürdürülebilir kalkınma, tarım, açlığın önlenmesi ve kırsal kalkınma alanlarındaki uluslararası rolümüzün ve çabalarımızın bir tezahürü olduğu vurgulandı.
Türkiye bu kararla, dünya tarımının merkez kuruluşu olan FAO’da artık karar merciinde yer alacak.
Eker: “Açlık ve kötü beslenme halen gündemde”
38. Genel Konferansı kapsamında düzenlenen çeşitli oturumlara katılan Bakan Eker burada, ‘Gıda Güvenliği ve Beslenme İçin Sürdürülebilir Gıda Sistemleri’ konusunda bir konuşma yaptı. Yeterli gıdaya erişmenin en temel hak olduğuna vurgu yapan Bakan Eker, açlık, yoksulluk ve kötü beslenmenin hala dünya gündeminde önemli yer tuttuğunu açıkladı. 2050’de 9 milyarı bulması beklenen dünya nüfusunun yeterli beslenebilmek için sürdürülebilir sistemlere ihtiyacı olduğunu söyleyen Bakan Eker, bu sorunların FAO üyesi ülkelerin bireysel çabalarının yanı sıra uluslararası işbirliğiyle çözülebileceğini kaydetti.
Sürdürülebilir tarımsal üretim, yeterli ve dengeli beslenmeye erişimi sağlamak amacıyla çok sayıda önlemler aldıklarını anlatan Eker, bu alanda sahip oldukları deneyimleri, ihtiyaç duyan ülkelerle paylaşmaya hazır olduklarını ifade etti.
Bakan Eker, “En Az Gelişmiş Ülkelerde Gıda Güvenliği, Sürdürülebilir Tarım ve Yapısal Dönüşümler” konulu toplantıda yaptığı konuşmada ise Türkiye’nin dış yardımlarının 2,5 milyar doları geçtiğine vurgu yaptı. Bakan Eker, OECD istatistiklerine göre, yardımlarını bir önceki seneye göre %38 ile en yüksek düzeyde artıran ülkenin Türkiye olduğunu belirtti.
Konferansa katılan ülkelerin Gıda ve Tarım Bakanlarıyla da çeşitli temaslarda bulunan Bakan Eker, FAO Genel Direktörü Jose Graziano da Silva ile de görüştü. Eker, da Silva’yı FAO – Türkiye İşbirliği Programı’nın ikinci dönem anlaşmasını imzalamak üzere Türkiye’ye davet etti.
2016 Dünya Bakliyat Yılı
Haziran ayında gerçekleştirilen 38. FAO Genel Konferansı’nda ayrıca, Türkiye’nin girişimleriyle Nisan ayında Roma’da gerçekleşen 146. FAO Konsey toplantısında kabul edilen “2016 Yılının Uluslararası Bakliyat Yılı” ilan edilmesi konusu da görüşülerek onaylandı.
Bakan Eker konferans kapsamında, Uluslararası Bakliyat Ticaret ve Endüstri Konfederasyonu (IPTIC/ CICILS) Başkanı Hakan Bahçeci tarafından verilen akşam yemeğine de katıldı.
2016 yılının Dünya Bakliyat Yılı kabul edilmesinin ardından Gıdahattı’na açıklama yapan IPTIC/CICILS Başkanı Hakan Bahçeci, “Türkiye’nin desteği ve girişimleri sayesinde üç aşamalı bu çalışmanın en önemli iki aşamasını başarıyla sonuçlandırdık. Üçüncü ve son aşamasının da Kasım ya da Aralık ayında New York’taki Birleşmiş Milletler toplantısında gündeme alınacağını umut ediyoruz. Başta Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Mehdi Eker olmak üzere, emeği geçen bakanlık bürok-ratları ve Roma büyükelçiliğimizin çalışanlarına destekleri ve başarılı çalışmaları için şükran ve teşekkürlerimizi sunuyorum” dedi.
2011 yılında IPTIC/CICILS Başkanı seçildiğinde, bakliyat sektörünü masaya yatırıp yeni global stratejiler geliştirmeye karar verdiklerini söyleyen ve Dünya Bakliyat Yılı için ilk girişimi başlatan Hakan Bahçeci, Bakliyat Yılının önemi ve Türkiye’nin dünya bakliyat ligindeki yeri hakkında dergimize yaptığı özel değerlendirmede şunları kaydetti:
“Bakliyat üretimimiz eski seviyelerine ulaşabilir”
“Türkiye bakliyatın anavatanıdır. Kökeni milattan önce 7 bin senelerine kadar gidiyor. Ayrıca dünyanın en geniş gen soylarına sahibiz. 1990’larin başlarına kadar dünyanın en büyük üreticisi ve ihracatçısı konumundaydık. Ancak zaman içerisinde çiftçilerin daha fazla para kazanabilecekleri ürünlere yönelmesi sonucunda üretim azalmaya başladı ve maalesef ihracatçı konumumuzu kaybettik.
Bu boşluğu Kanada, Amerika ve Avustralya gibi zengin ülkeler doldurdu. Son yıllarda ise Rusya, Kazakistan ve Ukrayna, diğer yandan Etiyopya ve Tanzanya gibi Afrika ülkeleri ön plana çıkmaya başladı.
Ben, Tarım Bakanlığımızın bakliyat üretimine teşvik desteği vermesi ve yüksek verim veren tohumların kullanılması neticesinde bakliyat üretimimizin tekrar eski seviyelerine geleceğini ümit ediyorum.”
Ticaret Türk firmalarının elinde
“Dünya bakliyat liginde Türk firmalarının önemi çok büyük. Gururla söyleyebilirim ki dünyada bakliyatı işleme tekniği ve knowhow’unda Türk firmaları çok ön planda. İşlenen ürünlerin doğru satış kanallarında pazarlanmasında da yine Türk firmaları öncülük yapıyor.
Bugün bu alanda büyük birikime sahibiz ve dünyanın hemen her yerinde sözleşmeli tarımdan tutunda üretilen bakliyatın büyük tonajlarda bilhassa Mersin’e getirilip, işlenerek bölge ülkelerine sevk edilmesi noktasında da öncü konumundayız.
Kanada, Amerika ve Avustralya’da Türklerin kontrolünde olan 15 işletme var. Yine aynı şekilde Kırgızistan, Kazakistan, Ukrayna, Rusya gibi ülkelerde bakliyat ticareti Türk firmalarının kontrolünde gelişmektedir. Bu bakımdan 2016 Dünya Bakliyat Yılı’na Türkiye’nin öncülük yapması çok büyük anlam taşıyor.”
Mercimekten cips, nohuttan bisküvi
“Biz 2016 yılını,sadece bakliyatın tanıtım yılı olarak değerlendirmek istemiyoruz. Bakliyatın günlük hayatımızda tüketimini sürekli kılacak pratik çözümler üzerinde çalışmaktayız. Çalışan kadınlar için bakliyat yemekleri yapmak artık bir sıkıntı haline geldiğinden, bakliyatın artık hazır gıdaya girmesi gerektiğini düşünüyoruz. Şu anda IPTIC/CICILS bünyesinde Dünya Bakliyat İnovasyon Ortaklığı adında bir grup oluşturduk. Bu grupta, gıda teknolojilerine sahip üniversitelerden akademisyenlerin yanı sıra, Nestle, Firmenich, DNS, Bühler gibi dev firmalar var. Kanadalı, Amerikalı bakliyatçı birliklerinin bakliyat katkılı ürünleri üzerinde çalışmalar yapmaktayız.
Mercimekten yapılmış cipsler, nohut bisküvileri, bezelye unundan yapılmış spagettiler, anti-alerjen niteliğine sahip olmasından dolayı birçok atıştırmalık, çikolata gibi inovatif çalışmalardan bahsedebiliriz.
“Leo Burnett’le görüşmeler devam ediyor”
“Bakliyatın tohum ıslahları, dayanıklı ve yüksek verimli yeni bakliyat türleri geliştirmek üzere her ülkenin kendi bünyesinde yaptığı Ar-Ge çalışmalarını gene birliğimiz bünyesinde konsolide etme hedeflerimiz var. Bu bağlamda ülkelerin bakliyata ayırdığı bütçelerin israfını engellemeyi hedeflemekteyiz.
Uluslararası iletişim, tanıtım, imaj, pazarlama çalışmaları için dünyanın önde gelen ajanslarından biri olan Leo Burnett grubuyla görüşmelerimiz devam ediyor.
Öte yandan FAO’ya üye 185 ülkede ortak etkinlikler düzenlemeyi planlıyoruz.
Kısaca biz 2016 yılını basit bir tanıtım ya da deyim yerindeyse “piknik yılı” olarak görmüyoruz. Bu başarıyı fırsat bilip,dünya bakliyat sektörününşeklini kalıcı ve sürdürülebilir olarak reforme etmeyi amaçlıyoruz.
Hedef, üretimi 150, ticareti 100 milyon tona çıkarmak
“Yeni nesilleri sağlıklı beslenme konusunda bilinçlendirmeyi, bakliyatın artık ciddi bir sağlıklı besin kaynağı ve gıda güvenliğinin güvencesi olduğu gerçeğini her yerde kabul ettirmeyi hedefliyoruz.
Bu bağlamda bir başka hedefimiz de, sektörün bugün 62-65 milyon ton arası üretimin 150 milyon tona, dünya bakliyat ticaretinin de 100 milyon tonlara çıkmasıdır.
Bakliyat ürünlerinin; mahsul rotasyonu suretiyle toprağa yaptığı nitrojen katkısı, karbon ayak izi veemisyon noktasında yaptığı çevresel katkılar, obezite, kalp hastalıkları, hatta bazı kanserleri önleyici etkisi gibi üstünlüklerinin daha fazla bilinmesiyle bakliyat sektörünün hak ettiği konuma ulaşacağına inanıyorum.”