10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin kabul edildiği gün olan 10 Aralık 1948’den bu yana kutlanıyor. Bu yıl, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin ilanının 72. yıldönümü…
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü nedeniyle bir konuşma yayınlayan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, herkesi nerede olurlarsa olsunlar insan haklarını savunmaya çağırıyor. Guterres’in İngilizce açıklamasını aşağıdan izleyebilirsiniz.
İnsan Hakları Evrensel Bildirisi
İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nun Haziran 1948’de hazırladığı ve birkaç değişiklik yapıldıktan sonra 10 Aralık 1948’de, BM Genel Kurulu’nun Paris’te yapılan 183. oturumunda kabul edilen 30 maddelik bildiridir.
Bildirinin imzalanmasında, II. Dünya Savaşı’ndan sonra devletlerin, bireylere tanınan hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması konusunda birleşmesi de etkili olmuştur.
Eleanor Roosevelt bu bildiriyi “Bütün insanlık için bir “Magna Carta (Magna Karta)” olarak tanımlamıştır.
Bildirinin imzalandığı 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü olarak kutlanır.
Devletler, önceleri, baskıya dayanan bir anlayışla yönetilmekteydi. Bu anlayışa son vermek amacıyla 1215 yılında İngiltere Kralı’na kabul ettirilen bildiri olan Magna Carta, insan hakları kavramının ilk belgesi sayılır.
İnsan hakları konusunda yayımlanan bir diğer önemli bildiri ise, Amerika’da yayımlanan Bağımsızlık Bildirgesi’dir.

Özgürlük, eşitlik ve kardeşlik gibi kavramlar, 1789 yılında gerçekleşen Fransız Devrimi’nden sonra yayımlanan “İnsan Hakları Bildirisi”nde gerçek yerini almıştır.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra devletler bireylere tanınan hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması konusunda birleştiler.
Bunun bir nedeni de, insanlara özgürlük tanınmasının, devam ederse uygarlıkların sonu olabilecek savaşları da önleyebileceği düşüncesidir.
Bildirinin hazırlanması ve imzalanması
Bildiri, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonunca Haziran 1948’de hazırlandı. Yapılan kimi değişikliklerin ardından, 10 Aralık 1948’de Genel Kurulun Paris’te yapılan oturumunda kabul edildi. Bu, Dünya İnsan Hakları Günü için ilk çıkış noktası oldu.
Oturumda, 6 sosyalist ülke çekimser kaldı.
Bildiri, bu ülkeler ile Suudi Arabistan ve Güney Afrika Birliği dışında kalan ülkelerin oylarıyla kabul edildi.
Bu bildiriyle, yalnızca demokratik anayasalarla tanınan temel ,medeni ve siyasi haklar değil, ekonomik, toplumsal, kültürel haklar da genel tanımlarla belirli hale gelmiştir.
İlk grup haklar arasında, yaşama, özgürlük ve kişi güvenliği gibi haklarla birlikte, keyfi tutuklama, hapis ve sürgünden korunma, bağımsız ve tarafsız mahkemelerde adil ve kamuya açık olarak yargılanma hakkı ile düşünce, vicdan, din, toplanma ve örgütlenme özgürlükleri bulunur.
Sosyal güvenlik, çalışma, eğitim, toplumun kültürel yaşamına katılma haklarıyla bilimsel ilerlemenin ürünlerinden yararlanma hakkı ise, bildiriyle getirilen yeniliklerdendir.
Genel hatlarıyla İnsan Hakları Evrensel Bildirisi
İnsan
Bütün insanlar özgür, onur ve hakları yönünden eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler. (Madde 1)
İnsan haklarının özellikleri
Herkes, ırk, renk, cins, dil, din, siyasal ya da herhangi bir başka inanç, ulusal ya da toplumsal köken, varlıklılık, doğuş ya da herhangi bir başka ayrım gözetilmeksizin bu Bildiri’de açıklanan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir.
Bundan başka, ister bağımsız ülke uyruğu olsun, isterse bağımlı, özerk olmayan ya da başka bir egemenlik kısıtlamasına bağlı ülke uyruğu olsun, bir kişi hakkında, uyruğu bulunduğu devlet ya da ülkenin siyasal, adli ya da uluslararası durumu bakımından hiçbir ayrım gözetilmeyecektir. (Madde 2)
Ayrıca bu haklar hiçbir şekilde başkalarına ya da kurumlara aktarılamaz.
İnsan Hakları
En başta yaşam ve özgürlük olmak üzere sağlık, eğitim, yiyecek, barınma ve toplumsal hizmetler de içinde olmak üzere sağlığına ve esenliğine uygun bir yaşam düzeyine kavuşma; yasanın koruyuculuğundan eşit olarak yararlanma;
Barışçıl amaçlar için toplanma ve dernek kurma; evlenme, mal ve mülk edinme; çalışma, işini seçme özgürlüğü; din, vicdan, düşünce ve anlatma özgürlüğü hakları İnsan Hakları Evrensel Bildirisinin temellerini oluşturur.
Maddelerde Kesinlik
Bu bildirinin hiçbir unsuru, içinde açıklanan hak ve özgürlüklerin bir devlet, topluluk ya da bireyce ortadan kaldırılmasını amaçlayan bir etkinlik ya da girişime hak verir biçimde yorumlanamaz(madde 30)
1948 sonrasındaki gelişmeler..
İnsan Hakları Bildirisi kabul edildikten sonra insan haklarını geliştirme koruma ve uygulama konusunda yeni anlaşmalar yapılmış ve bildiriler yayımlanmıştır. Bunlardan belli başlı olanlar:
- Birleşmiş Milletler, Kadınların Siyasi Haklarına İlişkin Sözleşme 20 Aralık 1952
- Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirisi 20 Kasım 1959
- Avrupa Sosyal Şartı 18 Ekim 1961
- Afrika İnsan ve Halklarının Halkları Şartı 26 Haziran 1981
- Birleşmiş Milletler, Yargı Bağımsızlığına Dair Temel Prensipler 29 Kasım 1985
Marksistlerin eleştirisi
Çeşitli marksist düşünürler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 1. maddesinde bulunan “Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar.” ve 17. maddesinde bulunan “Kimse mülkiyetinden keyfi olarak yoksun bırakılamaz.” cümlelerine atıfta bulunarak; her insanın ekonomik olarak eşit doğmadığını ve bundan yoksun bir durumun özgürlük ve hak sayılamayacağını, dolayısıyla bu durumun bir kandırmaca olduğunu ve burjuva sınıfının mülksüzleştirilmesi gerektiğini savunan marksist görüşün bu bahsi geçen cümlelerle mücadele etmesi gerektiğini vurgularlar.
Bu görüşü savunanlara göre; kapitalizm koşullarında bu kavramların içi boştur ve sadece göstermeliktir.
Dolayısıyla dünyaya egemen olan emperyalizm ve sınıflı toplumlara sahip devletler, bir taraftan ne kadar insan haklarına saygılı olduğunu belirterek kitleleri insan haklarından yana olduğuna inandırmaya çalışırken, diğer taraftan yoksulluk verici politikalarına, gözaltında kayıplara, hak ve özgürlük taleplerine saldırılarına devam ederler.
Maoist eleştiri
Bununla birlikte özellikle Maoist görüşü referans alan bazı düşünürler ise, ezilenlerin şiddetini meşru görmeyen bir insan hakları kavramının burjuva çerçevesinde durduğunu iddia etmektedirler.
Zira marksist olduğunu belirten Küba Devrimi lideri Fidel Castro konu hakkında şu görüşleri beyan etmiştir;
“Bizler çoğu kez insan hakları üzerine konuşuyoruz. Ama aynı zamanda insanların hakları üzerine de konuşmalıyız. Diğerleri lüks otomobillere binebilsin diye neden bazı insanlar çıplak ayaklarıyla yürümek zorunda? Diğerleri 70 yıl yaşasın diye neden bazı insanlar 35 yıl yaşamak zorunda?Diğerleri müthiş derecede zengin olsun diye neden bazıları berbat bir şekilde yoksul olmak zorunda? Ben, bir parça ekmeğe bile sahip olamayan dünya çocuklarının adına konuşuyorum.”
VAN TSO AB bilgi merkezinden AB 8. insan hakları film günleri
Van Ticaret ve Sanayi Odası AB Bilgi Merkezi tarafından 8. AB İnsan Hakları Film Günleri başladı.
“Geçmişin Hayaletleri”, “Bugünün Zalimleri”, “Yarının Hayalperestleri” ve ”Çocuklara Esinler” bu dört kategorideki yaklaşık 40 insan hakları filmi 21 şehirde izleyiciyi bekliyor. AB Türkiye Delegasyonu, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 70. Yıldönümü kutlamalarına 8. Film Günleriyle katılıyor. AB 8. İnsan Hakları Film Günleri 21 Şehirde 1-16 Aralık tarihleri arasında gerçekleşiyor.
vrupa’nın dört bir yanından yönetmenler ve sivil toplum aktivistleri festival kapsamında izleyiciyle buluşuyor. Van Ticaret ve Sanayi Odası AB Bilgi Merkezi tarafından 7-8-10 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilen 8. AB İnsan Hakları Film Günleri Van AVM içinde bulunan Cinemaximum sinemalarında ve ücretsiz olarak halka ulaştırıldı. AB üye ülkeleri ve kültür merkezlerinin katkılarıyla, 10 Aralık İnsan Hakları Günü çerçevesinde düzenlenen etkinlikler, bu yıl 21 şehirde 40’tan fazla belgeseli izleyiciyle buluştu. Tüm illerde İnsan Hakları Film Günleri kapsamındaki gösterimler halka açık ve ücretsiz yapıldı.
Van TSO AB Bilgi Merkezi Koordinatörü Kerem Oruç yaptığı açıklamada “AB İnsan Hakları Film Günleri film severleri ve ilgili vatandaşları, her yıl farkındalık yaşatmak, tartışmak ve düşünmek için hazırlanan bir ortamda bir araya getirmeyi amaçladık. Yine Avrupa’nın dört bir yanından yönetmenler ve sivil toplum aktivistleri sinema severlerle bir araya geldi.
Avrupalı konuklar ile izleyicilerimiz, Türk yönetmenler ve aktivistler arasında adalet, anmanın önemi, toplumda en kırılgan grupların korunması ve çevrenin gelecek nesillere bozulmadan bırakılması konularında tartışmaları ve diyaloğu teşvik etmek amaçlandı. Film gösterimlerinin yapıldığı 21 şehirden birinde bize katılın ve evrensel değerler ile onların anlamı üzerinde eleştirel düşünmeyi seven kişiler halkasını oluşturuldu” iadesini kullandı.